Sabah babaannemin vefat ettiği haberini aldım. Bir süredir hastaneye kaldır, eve getir, şekeri yükselmiş şekeri düşmüş, ciğerleri su toplamış falan filan diye uğraşıyordu çocukları zaten. Üzülmedim aslında o kadar, pek bir şey hissetmiyorum daha doğrusu ama sabahtan beri ağlıyorum. Neden ağladığımı da bilmiyorum. Büyük ihtimalle telefonda babamın sesini duyduğum için. Yoksa babaannem pek de sevilen bir insan değildir. Bunu arkasından böyle kötü bir şey söylemek için demiyorum, sadece normal bir şey bu. Kötü bir insan demiyorum, sadece her zaman her fotoğrafta somurtuyor çıkardı diyorum. Benim 30 küsür yıllık hayatım boyunca pek de gülümsediği görmedim, çocuklarının bile pek gördüğünü sanmıyorum. Her zaman biraz duygusuz bir kadın olduğunu düşünmüşümdür. Ya da bilmem, belki onun da aklındaki, istediği şeylerin büyük çoğunluğu olmamıştır, gerçekleşmemiştir, o da onun somurtukluğunu gösteriyordur hayata karşı. Çoğu insanın babaanneleriyle ya da anneanneleriyle büyüme gibi anıları vardır. Çocukluklarında onlar tarafından bakıldıkları için, ne bileyim böyle sevimli anıları vardır. Benim yok. Babaannem hiçbir zaman bana bakmadı. Annem evdeydi zaten, gerek de yoktu. İyice gençlik fotoğraflarına baktığımda aslında güzel yüz hatlarına sahip, gayet boylu poslu bir genç kadın gibi görünüyor bana. Yaşı o zamanlar köydeki standartlara göre baya ilerleyip de hala evlenmekte gözü olmayınca, etraftakiler sen evlenemedin falan demeye başlamışlar. Hiç öyle bir isteği olmamasına rağmen sinir olmuş, inat etmiş, gidip büyükbabamı bulup, evlenmiş. Sanırım hayatındaki her şeye/hayata karşı hep bu böyle inatlaşma, yukarıdan bakma, beğenmeme düsturuyla yaklaştığından, kendinden 180 derece farklı bir adamla, büyük ihtimalle pek de sevmeden/hissetmeden evlenmiş olmuş yani. Büyükbabam hemen hemen herkes tarafından sevilen, eğlenceli, neşeli, konuşkan, alabildiğine dışa dönük bir adamdı. Küçüklüğümden hatırladığım her sahnede bağrıştıklarını, babaannemin büyükbabama söylendiğini ve delici bakışlar attığını hatırlayabiliyorum. Çocuklarına da aynı mantıkla sahip olduğunu düşünüyorum. Evlenemez dediniz, evlendim. Alın işte çocuklarım bile oluyor diyerek. Bu yüzden onlara da pek sevgi gösterdiğini görmedim. Herkesin çift yaratıldığını düşünmüyorum artık o çocukluğun romantizmiyle. Bazı insanların yaradılış itibariyle başka biriyle hayatı paylaşması gerekmiyor bence, uygun değiller yani. Öyle bir istekleri de yok. Bildiğim böyle birkaç insan var, nedense hepsi de evli ve çocuklu. Oysa buna ne uygunlar, ne buna ihtiyaçları var, ne de aslında böyle bir istekleri var. Hepsinin ortak noktası, bunu sadece uyum sağlamış olmak için, başardıklarını gösterebilmek için yapmış olmaları. Babaannem de onlardan biri bence. Belki öyle bir köy yerinde, öyle bir zamana doğmuş olmasa, tek başına pek de başka şeyler başarmış bir insan olabilirmiş diye düşünüyorum. Oysa şimdi, 90 küsür yıl sonra, sadece nesillere yayılan bir mutsuzluk zinciri oluşturmuş oldu. Mental sorunları olan, mutsuz çocuklar yetiştirdi. O çocuklar da, hayatta tökezleyerek yönlerini bulmaya çalışan daha mutsuz çocuklar büyüttü.
Oysa dün gece çok güzel bir dolunay vardı. Asya kıtasının bize uzak ucunda bayram olarak kutlanan, adına şenlikler yapılan bir dolunay. 2018'de tam bu zamanlarda Huawei'den bir ekiple toplantımız/görüşmemiz gibi bir şey vardı. "Mid-Autumn festival" keklerinden getirmişlerdi. İlk defa öyle haberim olmuştu zaten. Geçen sene eylül ayının gelişininden bahsederken (yazım burada) anlatmışım : "Çin ve Vietnam'da kutlanan Zhong Qiu Jie var bir de bu ay. Onların ay takvimine göre hesaplanıyor, mid-autumn festivali oluyor. Bu sene mesela 13 eylül görünüyor. Ay takviminin 8.ayının 15.günü sonbahar hasadının bitişini simgeliyor. Ay festivali bir diğer adı. Dolunay en parlak günündeyken kutlanıyor çünkü. Çin mitolojisindeki ay tanrıçası Chang'e nin onuruna bu festival. " O zaman eylülün ortasına denk gelmiş. Bu sene sonuna denk geldi. Birkaç gün önce başladılar sanırım kutlamalara. Dolunay'a, Ay'a tapınmaya dayanan bir festival bu. Aileler bir araya toplanıyor, kadınlar kadınların bereket tanrıçası Ay'a dua ediyor ve evlilikler kutlanıyor. Babaannemin bunların kutlandığı bir dolunayda bu dünyadan ayrılmış olması da...Umarım gittiğin yerde çok daha mutlu olursun, çok daha rahat edersin babaanne.