3 Ekim 2021 Pazar

자동차


Benim arabam var. Çok tuhaf. Bu cümleyi kendi kendime tekrarlıyorum ama yine de gerçek gelmiyor. Hala tuhaf. Ben araba sürüyorum. Bu daha da tuhaf. Bunların hiçbiri "ben" değilim gibi. Ama saçma da bir sakinlik var üstümde (ilacın etkisi olabilir, bilemedim şimdi). Normalde bildiğim "ben", kendine ait bir arabanın sorumluluğunu üstüne almanın düşüncesi ile bile sokak boyunca bir ileri bir geri koşturup duruyor olurdu. Hele o arabanın direksiyonuna geçerken büyük ihtimalle titremekten parmaklarını kapayamazdı. Oysa geçtiğimiz iki hafta içinde pek çok kez arabayı oldukça da kalabalık trafiğin içinde bile sürdüm. Gerçi yanımda ailem vardı tüm bu süre içinde, yarın ilk defa kendi başıma gireceğim o trafiğe. Bu düşünce de beni şu an delirtiyor endişeden ama dedim ya tuhaf bir sakinlik, bir cesaret var üstümde. Antidepresanların böyle bir etkisi mi var acaba? O bildiğim "ben"i yine duyuyorum, önüme çıkan her durumda önce bir geliyor gibi oluyor. Ama tam yüzeye çıkacakken yavaşça kayboluyor gibi oluyor. Yani bir anda aşırı endişelenecekmişim gibi oluyor, sonra bir anda ben neredeyim der gibi etrafıma bakınarak kalıyorum, ben bir şeye mi endişelenecektim oluyorum. Endişelenecekmişim hissini duyuyor oluyorum hala ama neye endişelenecektim onu bulamıyorum. Böyle uyandıktan sonra, gece boyu çılgınca boğuştuğunuz rüyanızı hatırlamaya çalıştıkça kaybolur ya, onun gibi bir şey. Tuhaf bir cesaret. Annemler hadi geç direksiyona abinlere götür bizi dediğinde aynı sakinlikle arabaya bindim mesela. 15 yıl önce aldığım ehliyetten sonra bir daha araba sürmemiş olmam da, bu 15 yıldan sonra ilk defa bindiğim bir araba ile şehirlerarası yola çıkıyor olmam da aklıma gelmedi o an. Geldi de yani, dedim ya böyle tam yüzeye çıkacakken yavaşça dibe çöktüler. İlacın verdiğini düşündüğüm bu sakinliğin cesareti iyi mi kötü mü düşünmedim değil açıkçası. Çok tuhaf. Bu arabayı almamı sağlayan, 35'ime gelirken bir arabam olmasını sağlayan, babaannemin satılan evinden gelen paraydı. Geçen sene tam da dün vefat eden babaannem. Ardından "Babaanem ve Dolunay"ı yazdığım babaannem. Hah, tam da, ilaca başladığımdan beri hiç ağlamadım, içimden hiç ağlamak gelmedi diyecektim. Demek ki ilacın da etkisi bir yere kadar sürüyormuş. Sabahları içiyorum ya ondan. Ahh ya da doktorla ilk görüşmemde o kadar ağladım o kadar ağladım ki herhalde bir süre yetecek kadar ağlama stoğumu doldurmuş olmalıyım. Bence ilaçtan çok bunun da etkisi olabilir.

2 yorum:

  1. İçimde bir yerlerde kendime olan inancım öyle zedelenmiş ki , çoğu zaman incir çekirdeğini doldurmayan, başarı bile denilemeyecek küçük harekete geçişlerim karşısında bile şaşkınlığa düşüyorum. İçimde bir yerlerde korkutulmuş, bir başına bırakılmış, sessiz sessiz ağlayan biri var gibi. Yazılarınızda öyle kendimi görüyorum ki. On beş yıl sonra şehirlerarası yolculuk için tekrar şoför koltuğuna oturmak büyük cesaret. Ve ben inanıyorum ki sizi siz yapan kendiniz hakkındaki hissettikleriniz değil, içinde büyük potansiyeller taşıyan, belki de kendi ışığından korkan siz asıl sizsiniz. Biliyorum böyle kuru kuru yazmakla geçmiyor birçok şey, ama emin olun ki yalnız değilsiniz. Böyle düşünmek iyi hissettiriyor bana, her şeye rağmen.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İlk cümleyi okurken ulan noluyor bunu ben mi yazdım farkında olmadan diye bakındım bir süre. Ama demek ki sizin dediğiniz gibi "yazılarımda kendinizi görmek" bu demek herhalde. Ve benim de taa en başında ajandalara yazdığım günlüklerden, buraya, bir bloga içimi dökmeye başlamamın sebebi de buydu işte. Burada rastlayıp, okuyup görüp diyebiliyoruz ki yalnız değilim, tuhaf değilim, uyumsuz değilim, bende bir sorun yok...çünkü birbirimizi bulabiliyoruz burada. Birbirimizle karşılaşabiliyoruz. Bu da biraz olsun güç veriyor sanırım, devam etmeye mecal veriyor hayatımıza. Teşekkür ederim yorum için, hakikaten. Yazdıklarımı okuyup da şuraya bir iki satır bir şey yazmış olmanız bile benim için ne kadar anlamlı, anlatabilsem keşke.
      Ve inancınız için de teşekkür ederim. Umarım o asıl ben, o ışıklı ben, ortaya çıkabilecek cesareti bulur çok geç olmadan.

      Sil

So many books, so little time

Mesela.  En son yazdığımda Pazar akşamıydı. Annemleri yolcu etmiştim sabahında. Pazartesi işe gittim, o hafta için planım her gün sabah ilk ...