9 Ocak 2023 Pazartesi

Xena ile Mitoloji Saati 4 : Hercules:TLJ 113 - Unchained Heart

 Yepisyeni bir Xena ile Mitoloji Saati'ne hoşgeldiniz! Yine hevesle başlayıp, 4 yazı yazdıktan sonra tozlu raflarda unuttuğum bir proje daha. Evet biliyorum ama çok kötü bir zamana denk getirmişim başlarken. 15 Ocak 2020'de şu yazı ile başlamıştım. Temelde Xena bölümlerini izleyip, her bölümdeki konuyu, maceraları, karakterleri mitoloji ve tarihteki/arkeolojideki yerlerine göre inceleyecektik. Başlamaya karar verdiğimde pandemi yoktu, lazer ameliyatı olacaktım ama beni çok zorlamaz diyordum. Gene de şubatta ikinci yazıyı - Xena ile Mitoloji Saati 1 : Hercules and The Amazon Women (1994) - yazabilmişim. Bir ay sonra pandeminin hayatımızı allak bullak edeceğini ve evlere gönderileceğimizi bilmiyordum. Sonraki bölümler Xena ile Mitoloji Saati 2 : Hercules:TLJ 109 - The Warrior Princess ve Xena ile Mitoloji Saati 3 : Hercules:TLJ 112 - The Gauntlet'i nisanda yazdıktan sonra sanırım kafayı yemiş olabilirim. Evdeydim, evden çalışıyordum. Tüm sistemi evden çalışma üzerine kurmaya çalıştığımız için işler arap saçına dönmüştü, sabahın köründen geceye kadar bilgisayar başında iş yapıyordum. Bir iki ay sonra da annemin ameliyat işi çıktığından 2020 öylece bitivermişti. Ben de Xena'yı ve Mitoloji Saati'ni unutup gitmişim. Sonunda devam edebiliyorum. Umarım :)


En son Hercules:The Legendary Journeys dizisinin ilk sezonunun 9.bölümünde Xena'nın değişim hikayesine tanık olmuştuk. O bölümün sonunda Xena, Hercules'in peşine takılıp, bundan sonra hayatında ne yapacağına dair düşüncelere dalmıştı. Aradan geçen birkaç bölümden sonra sezon finalinde Xena'yı Hercules ile otururken buluyoruz. Yanlarında da eski dostumuz Salmoneus var (ondan The Gauntlet bölümünde bahsetmiştim). Salmoneus bu bölümde Hercules'in biyografisini yazmaya heves ediyor. Hercules'in kankası Iolaus'un bölümün başında nerede olduğunu bilemiyorum, önceki bölümleri izlemediğim için ama o da sonradan katılıyor maceraya ve evet, The Warrior Princess bölümünde yaşananlardan ötürü Xena'ya çok pis nefret dolu (Hercules'i öldürüp, şan şöhret kazanıp, ordumu geri alacağım diye Iolaus'u kendine aşık etmiş ve ben iyi biriyim artık diye kandırmıştı). O bölümün sonunda Ares'in (savaş tanrısı olarak ne menem olduğundan yine bahsetmiştim bir önceki yazıda), Darphus'u diriltip, kötülüklere saldığını görmüştük. Darphus, kötü savaşçı kişiliğindeki Xena'nın sağ kolu olan manyaktı hatırlarsanız. Yeniden dirilmiş, üstüne bir de oklarla kılıçla falan öldürülemeyen Darphus, bu bölümde yine köyleri yakıp yıkıyor peşindeki adamlarla. Ve kaçırdığı köylüleri de Ares'in kötücül yaratığı Graegus'u beslemek için kullanıyor. Hedefinde Elysia isimli, elmas madeni olan bir köy var. Yolda saldırdığı köylülerle de Xena ve Hercules'e haber salıyor, ben dirildim, gelin sizi yiyeyim diye. Kahramanlarımız Hercules, Iolaus, Xena ve Salmoneus maceralara atılıp, sonunda Darphus'u ve ordusunu yenip, köyleri kurtarıyorlar.


Bu bölümün ilk taslağında esasında Xena karakteri ölüyormuş bu arada. Ancak bakmışlar hem çok sevilmiş, hem de bitirmeye karar verilen başka bir dizinin yerine bir dizi lazım olmuş, eh o zaman bir de bunu deneyelim demişler. Bölümün ortalarında zorlama bir Hercules-Xena aşkının tanıştırılmasına ve tarihin en kötü CGI'ına sahip bir yaratığı barındırmasına rağmen bölüm ortalama bir şekilde tamamlanıp, bir efsanenin doğuşunu çok güzel hazırlamış oluyor son sahnesiyle. Sonunda geçmişinin bağını temizleyen Xena, Hercules'e, bölüme ismini veren cümleyi söylüyor: "you unchained my heart". Ardından insanı heyecanlandıran o "goodbye" ve yarım gülüş geliyor, Xena atına atlayıp uzaklaşıyor.

CGI kötü olabilir ama makyaj ve kostüm ekibi 5 maaş ikramiyeyi hak ediyormuş o yıllarda. 

Mitoloji tarafına gelirsek ise bu bölümde ilk defa karşılaştığımız elmas madeni Elysia köyü ve Ares'in canavarı Graegus'u raflarda aramaya çıkıyoruz. Bulabildiğim kadarıyla Elysia isminde bir köy yok eskiden Yunanların yaşadığı yerlerde. Buna en yakın isim Elysium ki onu da mitolojiden duymadıysanız filmden duymuşsunuzdur. 2013 yapımı, Matt Damon ve Jodie Foster'lı filmde de ismin asıl anlamından esinlenilmiş olabilecek bir hikaye vardı. Elysium mitolojide yeryüzünün batı yakasında yer alan bir tür cennet. Elysian düzlükleri de denen bu cennete ilk anlatılarda kahramanlar falan gidebilirken, sonradan tanrılar da dahil olmak üzere şimdiki gibi cenneti hak eden pek çok Yunanın gittiği söylenmeye başlıyor. Hades'in yönettiği yeraltı dünyasının tersine burası ölümün asla tadılmayacağı, sonsuza dek haz içinde yaşanılacak bir yer. Elmas madeni ise kuzeydoğu Yunanistan'da bulunan bir maden. Ama buralarda antik dönemde madenciliğinin yapılıp yapılmadığını bilemiyorum. Elmas, mitolojide pek çok yerde geçiyor oysa. Cronus, annesi Gaia tarafından kendisine verilen elmastan sert bir orak kullanarak babası Uranüs'ü hadım ediyor mesela. Kahraman Perseus da Gorgon Medusa'nın uyurken başını kesmek için elmastan bir orak veya kılıç kullanıyor.

Platon, elmasların taşlarda bedenlenmiş yaşayan göksel ruhlar olduklarını öne sürmüştü ayrıca. Yunan halkı, elmasların tanrıların gözyaşları veya düşen yıldızların parçaları olduğuna inanıyormuş mesela. Yıldızların da tanrılar Eos ve Astraios'un çocukları olduğuna inanıldığından, elmaslar otomatik olarak tanrısal şeyler oluyor.

Bakın 1994 senesi CGI


Ares'in savaş köpeği Graegus'un mitolojideki pek çok yer altı canavarından esinlendiği ortada. Ares'in simge hayvanı akbabalar. Yine de kelimenin orijinine bakarsak Graecus'tan senaristlerin uydurmuş olabileceğini varsayıyorum. Graecus, mitolojide Pandora ile Zeus'un oğlu. Buradaki Pandora, öbür meşhur kutuyu açan Pandora'nın torunu. Bu Pandora'nın kız kardeşi Hellen'in çocuklarının Yunan (Hellen) ulusunu oluşturan kabilelerin başı olduğuna inanılıyor mitolojide. Akrabalık ilişkileri mitolojide en deli konu. Ares'e insan kurban etme ritüeli gibi bir şey de yok şimdilik bilindiği kadarıyla. Ancak inek veya horoz gibi hayvanların kurban edilmesi var.

Bir gün Ares'in acımasız insan yiyen canavarlarıyla
 karşı karşıya kalırsanız unutmayın, bu şekilde savaşıyoruz.

Görüntülerinin döneminin tüm özelliğini yansıtır şekilde kötü olmasının yanı sıra, hikayesinin de biraz zorlama olması insanı sıkabiliyor tüm bölüme genel olarak baktığımızda. Hem Hercules'in ilk sezonu olduğu için her şey oturmaya çalışıyor, hem de Xena'yı oynayan Lucy Lawless karaktere girmeye çalışıyor. Mesela atından inmiş, yaya bir halde köye saldıran adamların üstüne koşan bir Xena var, sert bir ifadeyle korkutucu bir şekilde koşmaya başlıyor, tam kahkaha atacaktım. Neyse ki o anda o muhteşem fon müziği girdi de tüylerim diken diken oldu. Tüm bunlarla birlikte mitoloji adına da pek bir şey içermeyen bölümün tek özelliği, benim için, Xena'nın kendi hikayesine anlaşılır bir "closure"la uğurlanmış olması.

Daha istikrarlı olabildiğimiz (olabildiğim) bir yıl olsun çocuklar, asıl Xena bölümlerinde görüşürüz!

3 yorum:

  1. Emeğine sağlık güzel olmuş. Lakin hafızam beni yanıltmıyorsa o bahsettiğin elysian düzlükleri, mitolojide elysion çayırları veya ovaları olarak geçen, kahramanların ve erdem sahibi kişilerin öldüklerinde gidilineceğine inanılan yer diye hatırlıyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aynen, bir tür cennet anlayışı işte, onu demeye çalışmıştım. Kahramanlar tamam da erdem sahibi ifadesini bir türlü getirememiştim yazarken aklıma :)

      Sil

eylülde

 Neden hep imkansızı istiyor ki canım? Oysa çok kolay olabilirdi. Elimi uzatsam alabileceğim mesafede duran şeyler. Çok kolay olabilirdi. He...