Bir önceki yazıda sadece diziyle ilgili düşüncelerimi anlatıp bırakacağım sandıysanız beni hiç tanımamışsınız demektir. O yazı baktım Moğolistan'ı aşıp gidiyor, tarih kısmını bir sonrakine saklamaya karar verdim. Ve bir kdrama ile Kore Tarihi dersimize daha mutlulukla başlayabiliriz! (Buradaki tek mutlu benmişim gibime geliyor ama olsun.)
Dizide şefimiz Yeon Ji Yeong, zaman yolculuğuyla Joseon dönemine düştüğünde bir kralla karşılaşıyoruz. Dizide kralla Lee Heon ismiyle tanışıyoruz. Dizinin uyarlandığı web romanında Lee Yung olan bu isim, dizide durumu daha fantastik hale getirelim, gerçek tarihten hepten ayrılmış gibi yapalım ki kafamızı eseni yapabilelim diyerek değiştirilmiş gibi duruyor. Çünkü Joseon döneminde gerçekten Lee Yung ismine sahip bir kral var ve bu kral, Kore tarihinde dilden dile en kötü, en zalim kral diye anlatılan, ünü zamanı aşmış bir kral.
![]() |
| Yeonsangun'un kendi yaptığı portresi olarak yazmışlar ama kaynağını tam doğrulayamadım, pek fake geldi çünkü aşırı batılı ve modern duruyor çizim |
Doğduğunda aldığı isim Lee Yung olan kralımızın kral olarak aldığı isim Yeonsangun. Bir veliaht prens ya da işte şans eseri kral olan birine bir tapınak ismi veriliyor Joseon'da. Yani kendi ismi berkecan olunca haliyle kralımız berkecan haşmetmeapları saçma olacağı için daha malkoçoğlu tarzı bir isim seçiliyor, o kral bundan sonra öyle anılıyor. Tüm diğer Joseon krallarının ismi -jong veya - jo gibi hecelerle biterken bir tek bu Lee Yung'un (ve 15.kral Gwanghaegun'un) ismi -gun hecesiyle bitiyor. Çünkü ikisi de bir darbe ile tahttan indirilip, isimleri yoluyla itibarları ellerinden alınmış krallar. Gwanghaegun'un zamanına dair "The Tale of Nokdu" dizisini izlemiştik, şöyle de anlatmıştım. Neyse konuyu dağıtmayalım. Yeonsangun'a dönelim. Zalim olarak yaftalanan kralımıza.
![]() |
| Bu da National Museum of Korea'da yer alan Yeonsangun portresi |
Yeonsangun'un anne babası ve büyükannesinden kaynaklanıyor aslında tüm bu zalimliklere dönüşen kişiliği. Babası, 9.kral Seongjong'un ilk eşi kraliçe Gonghye daha 17 yaşında hiç çocuk sahibi olamadan ölünce, kral Seongjong, bir veliahtım olsun da olsun aman işi şansa bırakmayalım diye cariyeler ve haliyle eşler almaya başlıyor. Bu sebeple aşırı güzelliğiyle dikkat çeken cariyelerinden biri bir erkek doğurduğunda kendisine kraliçe Yun denmeye başlıyor. Bu kraliçe Yun'un doğurduğu çocuk 10.kralımız olacak olan Yeonsangun. Buraya kadar her şey çok mutlu mesut görünüyor. Ama kraliçemiz Yun, bu delilik çekicilik grafiğinin sebeplerinden biriymiş zamanında. Çok güzel, pek çekici ama biraz fazla çılgın. Kralın diğer cariyelerini ve eşleri kıskanıp, hepsine bir şeyler yapmaya başlamış. Bir şeylerden kastım canlarına kast etmek. Hatta sonunda artık bir gün kralı da tartışırken tartaklamış, adamın suratında resmen kavga izleri bırakmış. Kral Seongjong yine de evliya gibi adammış, gık dememiş. Ama kralın annesi, devletlüüü kraliçe Insu (bir diğer adıyla Sohye - bu isimlerin hepsinin bir sebebi var da konumuz o değil şimdi) oğlunun yüzünü görünce her oğluna düşkün kaynana gibi davranıp, alın götürün bu zındığı diyor. Tabi tek başına da değil, araya devletin üst düzey yetkilileri olan ve diğer güçlü ailelerden gelen işgüzar adamlar da girdiğinden çılgın kraliçemiz Yun'u tahttan indirip, saray dışına atıyorlar ama bu da yetmiyor. Çünkü gücü elinde tutmak isteyen, kralı ve ailesini her türlü kendilerinin yapmaya çalışan bu devlet adamları grubu, büyük kraliçe Insu'ya ısrar ediyorlar, bu deliyi indirdik ama zehirleyelim. Nitekim kraliçe Yun zehirleniyor, minik oğlu Yeonsangun da hiçbir şeyin farkında olmayacak bir yaşta olduğundan (hemen hemen 6 yaşında çocukmuş ama olabilir) babasının bir sonraki karısı olan kraliçe Jeonghyeon'u annesi olarak bilerek büyüyor ve kral oluyor.
Dizide de flashbackler gördüğümüz kadarıyla buraya kadarki kısım çok benzer şekilde gösteriliyor. Birazcık farkla. Dizide kralımız çocukken annesinin saraydan kovulduğunu kıyıdan köşeden görmüş olduğu için bu gerçekle büyüyor ama bilmiyormuş gibi gösteriyor etrafındakilere ve intikam planını yavaş yavaş, hesaplı kitaplı yapıyor gibi görünüyor. Ayrıca kraliçe Jeonghyeon'u annesi olarak kabul ederek büyümemiş oluyor.
Kral olan Yeonsangun en başta güzel işler yapıyor, akıllı akıllı yönetiyor ülkeyi. Yine her şey çok güzel görünürken alaşağı oluyor. Yönetimde güçleri eline geçiren ailelere karşı olanlar haliyle genç krala geçmişi anlatıyor. Annesi bildiği kadının, gerçek annesinin ölümünde parmağı olduğunu, en yakın bakanlarının çoğunun annesini zehirlediğini ve hatta haşmetli büyükannesi kraliçe Insu'nun da emri bizzat verdiğini öğrenen kral kendini kontrol edemeyen Hulk'a dönüşmüyor aslında dizideki gibi. Tamam böyle böyle olmuş o zaman annemin hatırasına sahip çıkalım, itibarını yerine koyup, hataları düzeltelim diyor.
Dizide kralımız annesinin nasıl öldüğünü veya kimlerin suçu olduğunu tam olarak bilemediğinden bunun peşine araştırmak üzere gizli gizli birilerini görevlendiriyor. Gerçeğe her yaklaştığında karşıt gruplar ona engel oluyor ama sonunda öğrendiğinde gerçekten kendini kaybediyor.
Bu noktada Joseon tarihinde etkili olan "faction"lardan bahsetmem gerek. Türkçe'de hizip denilebilir sanırım. Krallık kurulduğundan beri yönetimde, kralların tahta çıkıp, indirilmesinde, yani ülkede dönen ne dolap varsa hepsinde etkili ve hepsinden sorumlu olan bu hizipler orta ve geç krallık dönemlerinde Hungu ve Sarim olarak biliniyor. İşte bizim zalim kralın zamanında da bu Hungu hizbi, çok güçlenen Sarim hizbini alaşağı etmek için krala geçmişi ispiyonluyor. Sarim hizbi de annesinin itibarını düzeltmek isteyen krala karşı çıkınca işte o zaman Yeonsangun zıvanadan çıkıyor. İyice detayını vermeyeceğim ama kral, bu Sarimcilerden bir tanesinin yaptığı bir şeyden yola çıkarak ihanetti oooyyy buydu şuydu diyerek bahane yaratıp, Birinci Aydın Tasfiyesi olarak tarihe geçen şeyi yapıyor. Yani bulabildiği Sarimcilerin hepsini yok ediyor.
Aradan 6 yıl geçiyor, bu sefer de başka bir işgüzar krala annesinin zehirlenirken üstünde olan kanlı giysisini gösteriyor. Evet, herkes manyak. Yani zalim olmasan bile, deli olmasan bile delirtiyorlar bir şekilde. Yeonsangun da insan, artık mantıklıca düşünüp, bu adamları nasıl yok edebilirim diye planlar yapmayı bırakıyor. Annesinin ölümünde parmağı olan diğer iki cariyeyi döverek öldürüyor. Büyükannesi kraliçe Insu'yu tartışırken itiveriyor, o da öyle ölüyor. Tüm bu politiklerin arasındaki asıl çıban başlarından bir tanesi olan eski baş devlet danışmanı olan adamın da cesedini mezarından çıkarttırıp, kafasını kestirtiyor. Öyle böyle delirtmiyor kralı yani. Haliyle saraydaki diğer tüm devlet görevlilerini ve bakanları da kıyımdan geçirmeye başlıyor çünkü diyor annem kovulup zehirlenirken hiçbir şey yapmadınız. Bu da tarihe İkinci Aydın Tasfiyesi olarak geçiyor.
Öyle böyle delirmedi derken sadece annesinin olayına sebep olan devlet görevlilerinin yok edilmesini de kast etmiyorum. Bıktım bu okumuş adamlardan deyip Sungkyunkwan'ı (taa 1398'de kurulan, ülkenin en önemli eğitim yeri olan ve devlet görevlilerini yetiştiren okulu) kapattım, benim oldu diyor. Okulun arazisinde top oynuyor, at koşturuyor. Wongoksa'yı, kocaman tapınağı kapatıyor. Ülkenin her bir yerinden güzel kızları toplattırıp, bu tapınağın üniversitenin arazisinde onları yerleştiriyor, kendine harem kuruyor. Başkentteki neredeyse tüm topraklara el koyup, insanları evlerinden çıkarıyor ve her yeri kendi av alanı yapıyor. Hakkında insanlar bir şeyler yazıp, çizmeye başlayınca ifade özgürlüğünü yok ediyor, yazı yazmayı ve kitapları yasaklıyor.
Dizide bu aydınların tasfiyelerinin arasındaki bir zaman dilimine düşüyoruz. İlki 1498'de olan bu tasfiyelerden ikincisi 1504'te olacağı için ve dizi başladığında bu ikincisi olmamış olduğu için 1504'ten önce bir tarihteyiz. Dizide gelecekten gelen şef kızımız, Joseon'da saray mutfağında geçirdiği zaman sırasında bu ikinci tasfiyeyi önlemeye çalışıyor ve dizinin sonunda kralımızın tahttan indirildiğini görüyoruz. Yani 1503 ya da 1504 yılındayız. Dizide tasfiyelerin dışında yaptıkları da aslında gösteriliyor biraz. Tüm ülkeden kadınları toplatmasını, insanların evlerine arazilerine el koyup, ava çıkıyor olmasını ilk bölümlerde görüyoruz. Ama yazı ve kitap yasaklarından hiç bahsetmiyor dizi.
Gerçeğe dönersek, sonunda saltanatının 12.yılında kalan devlet adamları bir darbe yapıp, onu tahttan indiriyor. Yerine kardeşi (Yeonsangun'un en başta annesi bildiği kraliçeden olma küçük kardeşi) prens Jinseong'u geçiriyorlar (o da kral Jeongjong ismini alıyor). Ganghwa adasına sürgüne gönderiliyor Yeonsangun ama süs niyetine çünkü birkaç ay sonra orada ölüyor. Daha 30 yaşında ancak. Tüm bu zalimliklerinde onu destekleyen cariyesi Jang Noksu'nun kafası vuruluyor. Yeonsangun'un 4 oğlu da zehir içerek ölmeye zorlanıyor.
Dizide tabiki gelecekten gelen şefimizden dolayı tarihin akışı ve olaylar değişmiş oluyor ama her şeyi daha da romantik hale getirmek için haliyle Yeonsangun'un Jang Noksu dışındaki hiçbir eşi veya cariyesi ve hatta çocuklarından hiçbirisi yer almıyor. Jang Noksu da dizide Kang Mokju olarak değiştirilmiş durumda. Dizide kralı yok etmek için yapılan ve uzun yıllar alan komplonun en başından itibaren bir parçası olarak gösteriliyor. Ayrıca dizide zalim kralımızın yerine geçirilen kardeşi Jinseong'un annesi olan kraliçe Jeonghyeon çok daha saf ve masum bir şekilde gösteriliyor. Tarihte yaptığı gibi en başından beri olayların içinde zalim kralı tahttan indirmeye çalışan bir figür değil. Aksine kenarda, kendi halinde, kendi minik oğluyla meşgul. Sadece oğluna zarar geldiğinde aslan kesiliyor. Haa tabi bu arada dizide 8-9 yaşlarında gösterilen bu prens Jinseong, tarihte abisi tahttan indirilip, kendisi çıkarıldığında 18 yaşında. Bu yüzden hatta darbe sırasında abisi gelip onu öldürecek diye intihar etmeye çabalarken ilk eşi durduruyor onu. Ki bu ilk eş de daha sonra pek çok diziye filme konu olacak meşhur 7 günlük kraliçe Dangyeong.
Dizide tüm kötülüklerin kaynağı olarak sonunda ortaya çıkan büyük prens Jesan ise tarihte büyük prens Jean diye geçen Lee Hyeon ismindeki prens. Zalim kralımız 10.kralken, bu Jesan 8.kralın oğlu. Tabiki oralarda kardeş katli vaciptir diyen Fatih çıkmadığı için böyle dığdısının dığdısı 30 kuşak öncesinden herkes yaşıyor kralın etrafında. Tarihte, zalim kral öldükten sonra bir 20 yıl daha yaşan bu prensin hiç bu işlere bulaştığına dair bir şey yok. Hatta tarihteki kayıtlarda ciddi ciddi adamın çok salak olduğuna dair anekdotlar var. Dizide ise bu salaklığı bir maske olarak kullandığını görüyoruz. Ki tarihte de buna benzer iddialarla karşılaşmış, mevcut krallar kendisini bir tehdit olarak görüp, öldürmesin diye salakmış gibi davrandığını yazmışlar. Dizide kralın sonunda ihanet eden eşi olarak yer alan eş, tarihteki Jang Noksu dizideki Kang Mokju, tarihte de tıpkı dizide olduğu gibi bu büyük prens Jesan tarafından krala sunulmuş bir köleymiş. Pek çok dizide ve filmde bu büyük prens Jesan ve Jang Noksu'nun hikayesini görebiliyoruz ve her seferinde her bir senarist bu adamı çok değişik bir karaktere büründürüyor. Çünkü krallığın en kanlı ve karmaşalı dönemlerinden birinde yaklaşık 60 yıllık bir zaman diliminde her şeyin içinde olup da yine de hiç tahta oturmamış, hiç ciddiye alınmamış böylesine bir figür her hikaye anlatıcısının kalemini cezbediyor.
Tarih gerçekten çok eğlenceli değil de ne?


.jpg)









































