11 Mart 2022 Cuma

Eğlenceli, sevimli, hüzünlü, güzel bir hikaye : 16 Bölümlük Ghost Doctor


 Başarılı kalp cerrahı Cha Young Min için işler alabildiğine tıkırında giderken, bir gün her şey alt üst olur. Çalıştığı hastanenin sahibinin tıp okuyan, şımarık ve beceriksiz torunu Ko Seung Tak, asistan olarak işe başlar ve Cha Young Min'in yıllar önce onu terk edip giden eski sevgilisi de Amerika'dan geri döner. Tüm bunların üstüne çok zor bir ameliyatla, çok büyük bir şirketin başkanını da ölümden döndürdüğü gece arabasıyla bir kaza yapar. Bedeni, kendi çalıştığı hastaneye koma halinde getirildiğinde Cha Young Min de koma hayaleti olarak, neredeyse evi gibi olan hastanede yepyeni bir maceraya başlar.

"Ghost Doctor" Güney Kore'nin tvN kanalında 3 Ocak-22 Şubat tarihleri arasında yaklaşık 70'er dakikalık 16 bölüm halinde yayınlanan bir dizi. Bu yılın izlediğim ilk dizisi. Aynı zamanda izlediğim ilk Rain dizisi. Yayınlanmasını merakla bekliyordum, medikal dramaları severim, ama en çok Rain'i (bu dizide başroldeki Cha Young Min'i canlandırıyor) bir dizide izlemek istediğim ve Kim Bum'ı da (bu dizide yine bir diğer başrol olan Ko Seung Tak'ı canlandırıyor) daha önce "Law School"da severek izlediğim için. Haftalık olarak, çok büyük keyif alarak izledim diziyi. Beklentim eğlenmekti, keyifli vakit geçirmekti. Dediğim gibi bu beklentimi karşıladığı gibi hiç beklemediğim şekilde hüngür şakır ağlattı, hayat üstüne bol bol düşündürdü, ağız dolusu kahkahalar attırdı, sevimli sevimli gülümsetti. Ortada çok büyük bir aksiyon yoktu, çok büyük bir gizem yoktu, kocaman bir aşk hikayesi veya kavuşamamaktan içimizi kurutan aşıklar falan da yoktu. Temelde bir adamın karanlık taraftan aydınlık tarafa geri dönüşünün, en başta aydınlıktan karanlığa nasıl geçtiğinin, genç bir adamın hayattaki yolunu bulmasının hikayesiyle iç içe geçmiş bir şekilde anlatan bir hikayeydi. Bu ana hikayenin orasından burasından dokunup, bu hikayeyi besleyen daha da hüzünlü ve düşündürücü yan hikayeleri ise hem ağlattı hem de gülümsetti çoğu kere. 

Ah be Tess ahjussi

İnsanın pişmanlıklarını, şanslarını, kıymetini bilmesini gerekenleri, hayatta önemli olan şeylerin neler olduğunu, görünenin ardında pek çok şey olabileceğini anlatmaya çalıştı. "Herkesin kalbinde sakladığı bir hikayesi vardır." diyerek bilge hayalet Tess amca bizi bir yandan hastanede dolaşan diğer tüm hayaletlere ve yaşayanlara baktırırken bir yandan da kendi içimize döndürdü. Hikayenin yazılışı ve anlatılışı o kadar iyiydi ki temelde komedi olarak yayınlanan bir dizide bu kadar ağlamayı beklemiyordum. Şirket başkanının son sahnelerini öyle güzel düzenlemişlerdi ki o akşam izlerken bölümü ve izledikten sonra kendime gelemedim ağlamaktan. Müziğin kullanımı, görüntülerin gözlerimin önünden geçişi, oyuncuların bir aradaki o halleri...Sanırım uzun yıllar izlediğim en iyi sekanslardan biri olarak hatırlayacağım. 

İçimi dışıma çıkarttınız ağlamaktan, alacağınız olsun

Bu kadar etkilemesini de beklemiyordum gerçi. Normalde, dedim ya severim medikal dramaları, heyecanlı ve aksiyonlu gelir, izlemesi keyiflidir. Ama herhalde annemle hastanede geçirdiğim günlerden sonra bir şeyler tetikleniyor içimde izlerken. Eskisi gibi voo diyerek izleyemiyorum ameliyat sahnelerini ya da hastaların hikayelerini, doktorların bir hastayı kurtarma çabalarını, hasta yakınlarının bekleyişlerini. Bu diziyi izlerken fark ettim bu durumu. Özellikle kalp cerrahlarının ameliyatlarını ve hikayelerini gösterdiği için bol bol kalp ameliyatı izlemek zorunda kaldım ve çok kötü oldum. Aşırı hikayeleştirilmiş ve somutluktan çok uzak olmalarına rağmen kendimi hep bir şekilde hikayenin içine girmiş buldum.

Başrollerimizi canlandıran Rain ve Kim Bum

En solda botokslu Son Na Eun, en sağda ifadesiz Uee

Neyse. Oyuncular açısındansa Kim Bum'ın ve Rain'in oynadıkları karakterlerin aynı bedeni paylaştığındaki halleri ne kadar iyiyse, ayrı ayrı karakterlerinin farklılıklarını oynayışları da bir o kadar iyi oluşundan bahsedebilirim mesela. Gerçi Uee'nin ifadesiz suratından ve Son Na Eun'ın botokslu gibi duran bet suratından ötürü olduğundan daha iyi bulmuş da olabilirim başrol erkeklerinin oyunculuklarını. Yan rollerdekiler ise Güney Kore dizilerinde hep olduğu gibi başroldekilerden çok daha anlamlı ve başarılı oyunculuklar çıkararak yan hikayelerini insanın içine dokundurtan hikayeler haline getirmeyi başardılar. Tess amcayı oynayan Sung Dong Il'i artık herhalde kaç yüz dizide izledim bilmiyorum ama her defasında yeni bir yön gösterip, güzel bir hikaye anlatmayı başarıyor. Ya da herhalde ilk defa izlediğim, Han Seung Hyun oynamıyor olsa, o koma hayaletinin hikayesi bu kadar etkili olmayabilirdi gibime geliyor.


"Ghost Doctor" öyle kocaman, şatafatlı bir hikaye anlatmıyor yani. Ama minik minik içe içe geçmiş kah hüzünlü kah gülümseten hikayelerinin bir araya getirdiği eğlenceli ve her bölümde heyecanı dimdik tutan keyifli bir hikaye seriyor gözlerimizin önüne.



Ayrıca acayip hoşuma giden, izlerken hikayeyi daha da tamamlayan soundtrack i de buraya iliştiriyorum.

2 yorum:

  1. Yine o kadar güzel, içten anlatmışsınız ki mutlaka izleyeceğim.

    Bu arada samimiyetle söylemek istiyorum. Kendinizi ifade etme tarzınızı çok beğeniyorum. Yazdıklarınızı okurken, istesem de önüne duvar örüp en içime işlemesine engel olamıyorum. Bahsettiğiniz tüm hisler, duygular akıp ulaşması gereken yeri buluyor gibi geliyor. Yazı bittiği anlarda da kendimi sanki az önce başka bir dünyadaydım da sonra tekrar 'gerçek' hayata dönmem gerekmiş ve o dünyanın tadı damağımda kalmış gibi hissettiriyor. Hem önerileriniz için hem de içtenlikle ve bu kadar kendiniz gibi yazdığınız için teşekkürler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben teşekkür ederim zaman ayırıp yorum yazdığınız için. Mutlu etti tahmin edebileceğinizden de çok. Takdir görmek, yazdıklarımın gerçekten okunuyor olduğu gerçeğinin falan yanında, "ben bir şey ürettim ve bu benim gibi nefes alıp veren, düşünen, hisseden birilerine bir şey kattı, bir şeyler hissettirdi, iyi geldi" düşüncesinin bugünlük de olsa kendimi işe yarar, bir şey başarmış gibi hissettirmesi. Teşekkürler.

      Sil

eylülde

 Neden hep imkansızı istiyor ki canım? Oysa çok kolay olabilirdi. Elimi uzatsam alabileceğim mesafede duran şeyler. Çok kolay olabilirdi. He...