16 Bölümlük Kocaman Bir Hayalkırıklığı : Melting Me Softly
1999 yılındayız. Esas oğlanımız Güney Kore'nin bir tv kanalında acayip başarılı bir show programı yapımcısı-yönetmeni olan Ma Dong Chan için her şey mükemmel gitmektedir. Başarılı anne babasının serveti sayesinde üst tabakadan bir hayat sürmekte, erkek kardeşi gelecek vaat eden bir müzisyen olarak boy göstermekte ve kız kardeşi de güzelliğinin baharında çok mutlu bir hayata doğru yelken açmaktadır. Ma Dong Chan da 32'sindedir, aktörleri kıskandıran bir yakışıklılığı vardır. Yaptığı show programının sunucusu olan Na Ha Young ile evlenmek üzeredir ve işinde de aldığı ödüllerin haddi hesabı yoktur.
Esas kızımız, Ma Dong Chan'ın programında çalışan korkusuz Ko Mi Ran ise üniversite son sınıfta, 24 yaşında bir Çin Dili ve Edebiyat öğrencisidir. Ailesinin maddi durumu pek de iyi değildir, küçük erkek kardeşi de bir miktar zihinsel engellidir. Ama çok çok mutlu ve sevgi bir dolu ailedir onunkisi. Ko Mi Ran'ın da bir sürü umudu vardır zaten, bu şekilde sıkı çalışmaya devam edip çok para kazanacak, ailesiyle yaşayabileceği bir ev alacaktır.
Sene 99, fotoğraf makinesini ters çevirip kendimizi çektiğimiz zamanlar
Fakat bir gün Ma Dong Chan bir profesörün haberini alır. Canlıları dondurma işlemi yapan ve başarılı olduğunu iddia eden bu profesörün yeni deneği olmaya karar verir, show programı için bir bölüm olarak çekecektir bunu. Profesör ile anlaşır, kendi dışında bir denek ile birlikte 24 saatliğine dondurma kapsülüne girecek ve bundan program yapacaktır. Tabi kimse yanaşmaz böyle bir şeye. Sonunda Ko Mi Ran ikna olur ve ikisi 24 saatliğine dondurulur. Ancak kaderin oyunu, her şey birbirine girer ve nasıl olduysa olur, Ma Dong Chan ile Ko Mi Ran tam 20 yıl sonra uyanır donmuş uykularından.
Daha önce sinema ve tvde hatırı sayılır derecede işlendiğini gördüğümüz bu insan dondurma deneyine dair hikayemiz böyle başlıyor. Güney Kore'nin tvN kanalında 28 eylülde başladı yayınlanmaya, dün 17 kasımda da bitti (https://mydramalist.com/34063-let-me-melt). Toplam 16 bölümde 1999'dan 2019'a adeta ışınlanmış gibi olan iki karakteri ve onlar uykudayken devam eden hayatla karşılaşmalarını izledik. Esas oğlanımız olarak Ji Chang Wook'u izlemeyi 2 yıldır beklediğimiz için hep beraber, balıklama atladık bu diziye. Ama bu gözler böyle eziyet, bu kafa böyle işkence çekmemişti sevgili kore dizisi manyağı dostlarım. Sırf aşığız diye de bu kadar cefa çekmemize sebep var mıydı sorarım.
Hiç sormayın :)
Yukarıda anlattığım gibi fantastik-bilim kurgu temelli bir hikaye ortaya koyarak başlıyor dizi ama anlattığı bir şey yok aslında. Kocaman bir karmaşa. Aşırı iyi karakterler var elimizde halbuki. Tek tek izlendiğinde çok güzel sözler söyleyebilen, çok iyi alt metinleri olan karakterler. Dahası manyak iyi oyuncuların hayat verdiği karakterler. Ama hepsini bir araya getiremiyorlar bir türlü. Senarist sanki kişilik bölünmesi yaşıyor dizi boyunca. Karakteri çok iyi yazıyor, sonra bir bakıyorsunuz salak saçma bir bölüm izlemişsiniz. Ortada bir olay yok, hikaye yok, söyleyecek bir sözü, bir derdi yok dizinin. Yani aslında var düşününce, çok da damara basacak şeyleri var ama söyleyecekmiş gibi yapıp söyleyemiyor. Çünkü ortada bir yazım yok. Bu kadar insan gibi oyuncunun böyle bir saçmalığa nasıl olup da dahil olduğunu anlamak mümkün değil. Herhalde hiçbirine izletmiyorlardı bölümleri edit'ten çıktıktan sonra. Hadi onu geçtim, her hafta elinize aldığınız senaryoyu okuduğunuzda da mı anlamadınız ortada hiçbir şey olmadığını? Akıl alır gibi değil.
Başrollerimiz arasında bir kimya yok mesela sonra. Aslında var gibi, ama aslında yok. Çok ilginç değil mi? İşte bir senaryo yazımı insanı ne hale düşürüyor en güzel örneği. Ma Dong Chan karakterine çok iyi bir kişilik çizmişsin ama üstünü dolduracak bir şey yok, JCW sadece cazibesini, teatralliğini kullanarak günü kotarmaya, boşlukları doldurmaya çalışıyor. Ko Mi Ran'a kapı gibi güçlü, atılgan ama pervasızca olmayan, dürüst ama boşa konuşmayan bir karakter vermişsin. Gel gör ki bu iki karakteri bir araya getirdiğinde hikayeyi taşımıyor. Aslında bir arada çok iyiler, ellerinde iyi bir senaryo olsa şahane olacaklar ama bu hikayeyi götüremiyorlar. İkisinin aşkı, şusu busu için hiçbir şey hissetmiyorsunuz, hissettiremiyor dizi.
Oysa böyle ara ara ışık çakmaları gibi parlayan mükemmel yan hikayeler izletiyor. Ko Mi Ran'ın engelli kardeşi ile olan hikayesi böğrümüzü deliyor. Ma Dong Chan'ın kardeşleriyle olan her şeyi, bu 3 kardeşin yer aldığı her sahne mükemmel mesajlar taşıyor. Hele insanın hayatının nasıl geçtiğine, yaşlanmaya, hayatın bizi nerelere götürdüğüne dair o kadar güzel noktalardan yakalıyor ki hikaye, tam da hah işte bu dizinin rayını bulacağı şey de bu diyorsunuz ama devam ettiremiyor tabiki. Halbuki o Go Go 99 programının çekimlerini yaptıkları bölümde resmen içim dışıma çıktı ağlamaktan. O kadar güzel anlatmış, o kadar güzel çekmişlerdi.
Ahh arada gülmekten bayılmadık da değil
Komedi tarafında da acayip iyi şeyler başarıyordu mesela - neredeyse. Profesör ile Ko Mi Ran'ın kardeşinin dinamikleri mükemmeldi. Ko Mi Ran'ın eski sevgilisini oynayan Shim Hyung Tak yine şahaneler yaratmış (daha 6-7 ay önce Touch Your Heart ile tanıştım bu oyuncu ile, orada da çok iyiydi), sahnesi olsa da gelse diye bakıyorsunuz, keşke gene hayal kursa da absürt absürt izlesek diyorsunuz.
Ama genelinde böyleydik
Ama yine de neresinden tutarsak tutalım elde kalıyor dizi. Ve suçun tamamı senaristte. Onun yazdığı şeylerden yönetmen de oyuncular da ancak bu kadar çıkarabilmiş ortaya (çünkü yönetmeni A Gentleman's Dignity'yi - benim en bir favorim olan diziyi - yapan yönetmen, ona laf edemeyiz). Oysa ne özlemiştik be JCW'yi. Yazık oldu.
Farklı kültürleri dizi filmleri aracılığınız ile tanıyoruz teşekkürler editör
YanıtlaSil