ji chang wook etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
ji chang wook etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

20 Aralık 2020 Pazar

İzlemesi eziyet olan 16 bölümlük Convenience Store Saet-Byul(2020)


Henüz 22 yaşında gencecik bir kız olmasına rağmen Jung Saet Byul hem birkaç işte birden çalışıp, evi geçindiriyor, hem de lisede okuyan kız kardeşine bakıyor. Dışarıdan bakıldığında minicik ve narin bir kız gibi görünse de o aslında acayip dövüş yeteneklerine sahip, çok güçlü bir genç kadın. Çünkü zaten onlara bakacak, ilgilenecek bir ailesi olmadığı, hayatta yanlarında olan kimse olmadığı için Jung Saet Byul her durumda güçlü olmayı ve kendi başının çaresine bakmayı öğrenmiş durumda. Günün birinde küçüklüğünden beri sevdiği, ilk öpücüğünün sahibi, ilk aşkıyla Choi Dae Hyun ile karşılaşıyor. Choi Dae Hyun bir "convenience store" işleten, kendi halinde, azıcık saf, içi iyilik dolu, bu iyilikle ve katıksız adalet duygusuyla hala dünyada fark yaratabileceğine inanan bir hayalperest. "Convenience store"dan uzun uzun bahsetmeyeceğim, hiç duymamış olanlar için şöyle söylenebilir (ben de gidip görmüş değilim tabiki, bunca zamandır dizilerde izlediğim kadarıyla öğrendiğim bu): 24 saat açık mahalle marketi gibi bir şey. Ama içeride sadece market malzemeleri satılmıyor, hazır haldeki yemekleri ısıtabileceğiniz, hazırlayabileceğiniz, içecekleri yapabileceğiniz gerekli teçhizatlar da var. Yemek hazırlayıp, oturup yiyebileceğiniz masalar, yerler de var. Yani bizde hava karardı mı biten sokaktaki hayatın aksine, 24 saat boyunca açta açıkta kalmayacağınızın garantisi bir ortam. Jung Saet Byul kızımız Choi Dae Hyun'un marketinde part-time elemanı olarak işe başlıyor. İlk başta sadece işinde çok iyi olarak aşık olduğu adama yardım etmek ve bir yandan da onun da kendisine aşık olmasını istemekle meşgulken zaman ilerledikçe tabi araya bir dolu ilginç karakter ve akıllara zarar olaylar da giriveriyor.

Bu sevimli Jung Saet Byul ile saf Choi Dae Hyun'un aşık olma maceraları gibi başlayan "Convenience Store Saet Byul" Güney Kore'nin SBS kanalında 19 Haziran ile 8 Ağustos arasında, her bölümü yaklaşık birer saatlik 16 bölüm halinde yayınlandı. 2016-2017'de yayınlanmış "Convenience Store Saet-Byul" isimli webtoon'dan uyarlanmış. Webtoon ne ola ki derseniz, hani çizgi romanlar var ya, onları artık bu çağda internette yayınladılar mı webtoon oluyor ismi, işte o. Dizinin orijinal dilindeki isminde yer alan Saet Byul hem esas kahramanımızın ismi hem de sabah yıldızı demek Korece. Hoş.

Ben diziyi elbette Ji Chang Wook'un bir diğer yeni dizisi diye hevesle bekliyordum. Askerden döndükten sonraki ilk dizisi "Melting Me Softly" tam bir ziyandı (şurada bahsetmiştim), o yüzden hadi bu sefer güzel bir şey yap da izleyeyim diyordum. Çünkü adama aşıktım, söylemişimdir. Artık değilim. Vallahi kendime şaşırıyorum ama adam için eriyip biterken şu an görmeye bile dayanamıyor hale geldim. Ve işte hepsi bu peş peşe berbat dizilerde izlemiş olmamdan. Gerçek hayatta tanımadığım için haliyle oyunculuğuna ve oynadığı karakterlere aşık oluyorum, her oyuncu için bu böyle doğal olarak. Ji Chang Wook da bu içime fenalıklar getiren dizilerde, poflatacak karakterlere bürünüp durduğundan kendisinden buz gibi soğuttu sonunda.

Asıl başrol kızımız Kim Yoo Jung'u ise ilk defa Love in The Moonlight(2016)'ta görmüştüm ama o diziyi bir türlü bitiremedim, bir 3-5 bölüm bir şey kaldı. Orada dünyalar tatlısı bir şeydi, bu dizide bir tuhaf geldi gözüme. Ufacık bir kafa, kalın bir boyun, üstünde emanet duran giysiler. Ne bileyim. Dizinin her şeyi bana tuhaf gelip durdu herhalde. Hani bir ifade var ya "cringe" diye, artık ne demekse, işte tam o kafada her şey. Absürd de gibi, böyle saçmalıklar silsilesi. Ama aralara da acayip ağır şeyler sıkıştırma çabaları, böyle insanın boğazını düğümleten şeyler... Esas kızımızın dövüşmesi ile ilgili her şey absürd de zaten, bir çizgi film kafasında, diğer noktalarda insanı deli eden şeyler oluyor bir yandan. Esas erkeğimizin karakteri insanı çileden çıkaracak derecede eziklikle, saflıkla doluydu mesela. Ya da onun için acayip tatlı bir aile çizmişler ama onların hikayesi de çoğu noktada fazlasıyla gürültülü, gereksiz derecede çığlık çığlığa ekranı işgal ediyordu. Esas erkeğimizin sevgilisinin ne yapmaya çalıştığı belli olmayan yan hikayesi habire gözümüze sokulmaya çalışılıp durdu. Esas kahramanlarımızın kankaları olan kızlar ve erkekler ise olayın komedi tarafını çok aşırı zorlamak olarak geliyor.


Aslında oldukça ilginç ve taze fikirlerle başlayan bir hikaye gibi görünüyordu dizi ilk bölümlerde. Yenilikçi karakterlere sahip esas oğlan ve esas kıza sahipti, kendi başının çaresine bakan, bilek gücüne güvenen, aşkının peşine düşen bir genç kızla, ne olursa olsun hep doğruyu söyleyen, herkese iyi davranan ama bu iyiliği neredeyse eziklik derecesinde yumuşak başlı olmasına yol açan bir genç adam.  Genel olarak hikayenin geçtiği ortam da diğer dizilerin arasında çok daha sıradan bir yer olması ile ayrı bir yere sahip gibi geliyordu ayrıca. Yani bir mahalle arasında, sıradan kaygıları olan, sevimli insanların günlük işleri güçleri gibi esasında baktığımızda. Öyle büyük büyük hayallere sahip olmayan hepimiz gibi insanların maceraları. Bir holdingin veliahtı olan gıcık bir esas oğlanımız yok, fakir ve aşırı saf esas kızımız da yok. Çok sıradan ama bir yandan da çok absürt karakterlerimiz var. Ama dizi ile ilgili her şey o kadar kötüydü ki, bu ilk bölümlerden sonra izlemesi benim için felaket derecede eziyet haline geldi. Yani sanki çekerken acayip eğlenmişler ama hiçbirisi de çıkıp ortaya, ulan biz ne saçmalıyoruz dememiş gibi. Oysa bayadır bekliyordum ve hayatımın en kötü dönemlerinden birinde iyi gelmesini umuyordum. Yayınlandığı yaklaşık 2 aylık dönemde haftalık olarak izlemiştim, bir yandan annemin ameliyatını bekliyordum, sonra yoğun bakımı, hastane günleri, evde bakması derken Ji Chang Wook'un da bana ilaç olmasını umut etmiştim. Ama sonucu adamdan tiksinmem oldu. Olsun artık, yeni aşklara yelken açacağız aynı umutla.


Yine de izlemek isterseniz youtube'da legal bir şekilde tüm bölümleri ingilizce altyazılı mevcut. Şurada.

18 Kasım 2019 Pazartesi

16 Bölümlük Kocaman Bir Hayalkırıklığı : Melting Me Softly

1999 yılındayız. Esas oğlanımız Güney Kore'nin bir tv kanalında acayip başarılı bir show programı yapımcısı-yönetmeni olan Ma Dong Chan için her şey mükemmel gitmektedir. Başarılı anne babasının serveti sayesinde üst tabakadan bir hayat sürmekte, erkek kardeşi gelecek vaat eden bir müzisyen olarak boy göstermekte ve kız kardeşi de güzelliğinin baharında çok mutlu bir hayata doğru yelken açmaktadır. Ma Dong Chan da 32'sindedir, aktörleri kıskandıran bir yakışıklılığı vardır. Yaptığı show programının sunucusu olan Na Ha Young ile evlenmek üzeredir ve işinde de aldığı ödüllerin haddi hesabı yoktur.
Esas kızımız, Ma Dong Chan'ın programında çalışan korkusuz Ko Mi Ran ise üniversite son sınıfta, 24 yaşında bir Çin Dili ve Edebiyat öğrencisidir. Ailesinin maddi durumu pek de iyi değildir, küçük erkek kardeşi de bir miktar zihinsel engellidir. Ama çok çok mutlu ve sevgi bir dolu ailedir onunkisi. Ko Mi Ran'ın da bir sürü umudu vardır zaten, bu şekilde sıkı çalışmaya devam edip çok para kazanacak, ailesiyle yaşayabileceği bir ev alacaktır.
Sene 99, fotoğraf makinesini ters çevirip kendimizi çektiğimiz zamanlar
Fakat bir gün Ma Dong Chan bir profesörün haberini alır. Canlıları dondurma işlemi yapan ve başarılı olduğunu iddia eden bu profesörün yeni deneği olmaya karar verir, show programı için bir bölüm olarak çekecektir bunu. Profesör ile anlaşır, kendi dışında bir denek ile birlikte 24 saatliğine dondurma kapsülüne girecek ve bundan program yapacaktır. Tabi kimse yanaşmaz böyle bir şeye. Sonunda Ko Mi Ran ikna olur ve ikisi 24 saatliğine dondurulur. Ancak kaderin oyunu, her şey birbirine girer ve nasıl olduysa olur, Ma Dong Chan ile Ko Mi Ran tam 20 yıl sonra uyanır donmuş uykularından.
Daha önce sinema ve tvde hatırı sayılır derecede işlendiğini gördüğümüz bu insan dondurma deneyine dair hikayemiz böyle başlıyor. Güney Kore'nin tvN kanalında 28 eylülde başladı yayınlanmaya, dün 17 kasımda da bitti (https://mydramalist.com/34063-let-me-melt). Toplam 16 bölümde 1999'dan 2019'a adeta ışınlanmış gibi olan iki karakteri ve onlar uykudayken devam eden hayatla karşılaşmalarını izledik. Esas oğlanımız olarak Ji Chang Wook'u izlemeyi 2 yıldır beklediğimiz için hep beraber, balıklama atladık bu diziye. Ama bu gözler böyle eziyet, bu kafa böyle işkence çekmemişti sevgili kore dizisi manyağı dostlarım. Sırf aşığız diye de bu kadar cefa çekmemize sebep var mıydı sorarım.
Hiç sormayın :)
Yukarıda anlattığım gibi fantastik-bilim kurgu temelli bir hikaye ortaya koyarak başlıyor dizi ama anlattığı bir şey yok aslında. Kocaman bir karmaşa. Aşırı iyi karakterler var elimizde halbuki. Tek tek izlendiğinde çok güzel sözler söyleyebilen, çok iyi alt metinleri olan karakterler. Dahası manyak iyi oyuncuların hayat verdiği karakterler. Ama hepsini bir araya getiremiyorlar bir türlü. Senarist sanki kişilik bölünmesi yaşıyor dizi boyunca. Karakteri çok iyi yazıyor, sonra bir bakıyorsunuz salak saçma bir bölüm izlemişsiniz. Ortada bir olay yok, hikaye yok, söyleyecek bir sözü, bir derdi yok dizinin. Yani aslında var düşününce, çok da damara basacak şeyleri var ama söyleyecekmiş gibi yapıp söyleyemiyor. Çünkü ortada bir yazım yok. Bu kadar insan gibi oyuncunun böyle bir saçmalığa nasıl olup da dahil olduğunu anlamak mümkün değil. Herhalde hiçbirine izletmiyorlardı bölümleri edit'ten çıktıktan sonra. Hadi onu geçtim, her hafta elinize aldığınız senaryoyu okuduğunuzda da mı anlamadınız ortada hiçbir şey olmadığını? Akıl alır gibi değil.
Başrollerimiz arasında bir kimya yok mesela sonra. Aslında var gibi, ama aslında yok. Çok ilginç değil mi? İşte bir senaryo yazımı insanı ne hale düşürüyor en güzel örneği. Ma Dong Chan karakterine çok iyi bir kişilik çizmişsin ama üstünü dolduracak bir şey yok, JCW sadece cazibesini, teatralliğini kullanarak günü kotarmaya, boşlukları doldurmaya çalışıyor. Ko Mi Ran'a kapı gibi güçlü, atılgan ama pervasızca olmayan, dürüst ama boşa konuşmayan bir karakter vermişsin. Gel gör ki bu iki karakteri bir araya getirdiğinde hikayeyi taşımıyor. Aslında bir arada çok iyiler, ellerinde iyi bir senaryo olsa şahane olacaklar ama bu hikayeyi götüremiyorlar. İkisinin aşkı, şusu busu için hiçbir şey hissetmiyorsunuz, hissettiremiyor dizi.
Oysa böyle ara ara ışık çakmaları gibi parlayan mükemmel yan hikayeler izletiyor. Ko Mi Ran'ın engelli kardeşi ile olan hikayesi böğrümüzü deliyor. Ma Dong Chan'ın kardeşleriyle olan her şeyi, bu 3 kardeşin yer aldığı her sahne mükemmel mesajlar taşıyor. Hele insanın hayatının nasıl geçtiğine, yaşlanmaya, hayatın bizi nerelere götürdüğüne dair o kadar güzel noktalardan yakalıyor ki hikaye, tam da hah işte bu dizinin rayını bulacağı şey de bu diyorsunuz ama devam ettiremiyor tabiki. Halbuki o Go Go 99 programının çekimlerini yaptıkları bölümde resmen içim dışıma çıktı ağlamaktan. O kadar güzel anlatmış, o kadar güzel çekmişlerdi.
Ahh arada gülmekten bayılmadık da değil
Komedi tarafında da acayip iyi şeyler başarıyordu mesela - neredeyse. Profesör ile Ko Mi Ran'ın kardeşinin dinamikleri mükemmeldi. Ko Mi Ran'ın eski sevgilisini oynayan Shim Hyung Tak yine şahaneler yaratmış (daha 6-7 ay önce Touch Your Heart ile tanıştım bu oyuncu ile, orada da çok iyiydi), sahnesi olsa da gelse diye bakıyorsunuz, keşke gene hayal kursa da absürt absürt izlesek diyorsunuz.
Ama genelinde böyleydik
Ama yine de neresinden tutarsak tutalım elde kalıyor dizi. Ve suçun tamamı senaristte. Onun yazdığı şeylerden yönetmen de oyuncular da ancak bu kadar çıkarabilmiş ortaya (çünkü yönetmeni A Gentleman's Dignity'yi - benim en bir favorim olan diziyi - yapan yönetmen, ona laf edemeyiz). Oysa ne özlemiştik be JCW'yi. Yazık oldu.

28 Ekim 2017 Cumartesi

Ji Chang Wook aşkına: Suspicious Partner

Avukat olmak üzere son virajına giren Eun Bong Hee (esas kızımız-ki bundan sonra ondan Bonghee diye bahsedeceğiz) savcı yanı stajını yapmaya başlar. Bir yandan her sene (herkese çok soğuk davrandığı ve pek de insan canlısı olmadığı, tam bir işkolik olduğu ve habire herkesi suçlu ilan etmeye bayıldığı için) en kötü savcı seçilen savcı Noh Ji Wook'un (esas adamımız-ona da Jiwook diyeceğiz) yanında staj yapmaya çabalarken, bir yandan da onu sınıf arkadaşları ile aldatan eski sevgilisini ve onun yeni sevgilisini her gün görmeye katlanmak zorunda kalıyordur. Sonunda stajının bitimine gelmişken bir gece evden atıştıracak bir şeyler almak için dışarı çıkar Bonghee ama geri geldiğinde evinin ortasında, eski sevgilisini öldürülmüş olarak bulur. Eh tabi hemen her şey kabusa döner, Bonghee artık cinayet zanlısıdır ve davasına atanan savcı Jiwook'a rağmen masumiyetini kanıtlamaya çabalar.
"Suspicious Partner" Güney Kore'nin SBS kanalında 10 mayıs-13 temmuz 2017 arasında 40 bölüm olarak yayınlanmış bir dizi (her bölüm 30 dakika olduğundan gelin biz ona 20 bölüm diyelim). Tamamen bilinçli bir seçim sonucu izlemeye başladım ben diziyi. Bu Güney Kore dizilerini izlemeye başladığım ilk zamanlarda nette denk geldiğimde oha ne kadar da yakışıklı bir adam diyerek ağzım açık bakakaldığım Ji Chang Wook'un ismini bir kenara not etmiştim. Bir dizisini de deneyeyim de bakalım yakışıklı olduğu kadar yetenekli mi de, diyerek açtım bu diziyi ve izlemeye başladım. Hem en son oynadığı dizi olduğundan, hem de hikayesi öyle savcılı avukatlı cinayetli falan görünse de ilk etapta esasında romantik-komedi olduğundan keyifli bir şekilde izlerim dedim. Hakikaten de öyle çıktı dizi. Alabildiğine komik, eğlenceli, bol bol romantik sahneli. Ama öte yandan bir de ilginç suç, cinayet vakaları ve neredeyse finale kadar kendini izlettiren bir ana suç hikayesi de barındırıyor tüm bu eğlencenin içinde. Ki bu noktada hikayenin gidişatından bahsetmenin zamanı o halde.
diziler tarihinin en iyi oynanmış suçlusu
Hikayemiz yukarıda yazdığım gibi işlemediği bir cinayet üstüne kalan esas kızımızla açılıyor evet, ama bu süreç ilk birkaç bölüm boyunca yalnızca. Sonrasında kanıt yetersizliğinden serbest kalıyor ve hem kendini aklama süreci hem de hayatına devam etmeye çalışma süreci başlıyor. Tabi bu ilk olayımız sadece esas kızımızı değil, dizimizin tüm ana karakterlerini bir şekilde etkilediğinden, bu sürecin ardından yalnızca Bonghee değil diğer karakterleri de katıp kağıt destesine eli yeniden dağıtıyor hikaye ve öyle devam ediyoruz. Hikayenin omurgasını oluşturan bu ilk cinayet suçunun ilerleyişi ve çözümü bol twistli, öyle ki son dakikasına kadar twist yemeye devam ediyoruz. Ayrıca belki de son zamanların en şahane suçlu profilini çizen bir oyuncuyu izlemiş oluyoruz (kendisi Kim Hyung Kyu). O nasıl bir rol yapmak, o nasıl bir ruh haline bürünmektir, görmeniz lazım. Öyle ki sonlara doğru ağladığı bir sahne var, tüm hikayeyi, romantikliği komediyi esas kızı oğlanı zerre sallamıyor hale gelip, o sahne boyunca onunla katıla katıla ağlayabiliyoruz.
işte toplantı sahnesi mesela
Ardından dizinin esas grubunun tüm toplantı sahneleri ve bir araya geldikleri hemen her sahnede o inanılmaz dinamik ve enerji var. Avukat Ji Eun Hyuk, Başkan Byun, Dedektif Bang ve esas oğlanla esas kızımızın oluşturduğu bu grubun bir avukatlık bürosunun günlük toplantısı olmanın dışından her şeye dönüşen toplantıları belki de dizinin en güzel yanı haline geliyor. Her bir oyuncunun komedi zamanlamaları ve mimikleri muhteşem. Hikayenin bir diğer komedi grubunu ise esas oğlan ve kızımızın anneleri oluşturuyor. Bu iki annenin ekrana geldiği hemen her sahne bir ayrı güzel. Zaten sanırım bu kore dizilerini diğer ülkelerin işlerinden ayıran asıl yapı bu. Yani tek tek karakterlerin hikayelerindense bir aradayken oluşturdukları dinamiklere odaklanılması. Olay örgüsü aşırı karmaşıkmış gibi görünüyor mesela her dizide ama aslında hikaye olaylar üzerinden değil, oyuncuların gruplar halinde oluşturdukları örgüden ilerliyor. Bu durum içinde oynayan oyuncular bir de iyiyse, dizi tadından yenmez hale geliyor.
ben bu tipin aynısıyla bir adet JCW bulamıyorum, zalimsin dünya.
Ki Suspicious Partner'da da bunu görebiliyoruz. Çoğunlukla. Yani esas oğlan ve esas kızımızın ikilisi çok güzel uymuş (içimi acıtsa da bunu demek zorundayım, yani JCW'a resmen aşık olmuş olsam da bu dizide kabul etmek gerek dizi içinde esas kızı canlandıran Nam Ji Hyun ile uyumlu bir çift olmuşlar. Ama kızı beğenmedim tek başına, onu da derim bakın.). Romantizm konusunda haklarını teslim etmek gerek. Esas oğlanımızla eski-yeni-nefret ettiği-ama yine de sevdiği kankası olan adamımız arasındaki "bromance"de tadından yenmez vaziyette. Dediğim gibi büro grubu, anne ikili, daha sonra oluşan savcı kadınlar ikilisi,...bunların hepsi pek keyifli dinamikler oluşturuyor. Bir de hepsinin çevresinde habire dönen bir suç çözme, mahkemeler süreci de tempoyu ayakta tutmaya çalışıyor.
savcı kadınlar kardeşliği :)
bromance'in güzelliği
Ama bir noktada bir de bakıyoruz ki sıkılmışız. Onca güzel dinamiğe, oyunculuğa rağmen tempo ortalara doğru düşüyor, diziye bir yerden sonra yalnızca kendi sebeplerimiz için devam eder hale geliyoruz. Yine de ben birçok sefer ara verip verip geri başladım. Yani öyle aman devam edeyim ne olmuş diye merak etmeyi bırakıp, günlerce ara verip sonra neyse tamam bitireyim bari diyerek geri açtım. Aslında açınca, izlemeye başlayınca o keyfi alıyordum, ama açana kadar içimde o isteği duyamıyordum. Dizi o hale getiriyor yani bir noktadan sonra. Her ne kadar keyifli, eğlenceli, güzel yazılmış, iyi oynanmış olsa da arada bir şeyler tekliyor demek ki. Hele bir de resmen 38.bölümde hikaye açısından final yaptıktan sonra 39 ve 40.bölümlerde sırf biz "dişi izleyiciler" için yazılmış gibi duran bir final izlettikten sonra diziyi çok da ciddiye alamıyorum. Demek istediğim tüm o izlediğim hikaye esasında 38.bölümde gayet de güzel bir şekilde toparlanıp, nihayete erdirilmiş. Ama son iki bölüm, o son bir saat sadece romantik bir kadın düşü gibi.
savcı Jiwook, avukat Bonghee, avukat Ji Eun Hyuk üçlümüz
Yine de izlediğim için mutluyum çünkü JCW'yi onca saat ekranımda en hoş halleriyle, en komik halleriyle ve sesiyle izlemiş olmak memnun ediyor beni. Bir de keyifli bir hikaye izledim, her ne kadar yarısından sonra sıksa da.
hiç adil değil bu :(

So many books, so little time

Mesela.  En son yazdığımda Pazar akşamıydı. Annemleri yolcu etmiştim sabahında. Pazartesi işe gittim, o hafta için planım her gün sabah ilk ...