(-Oh, Tanrım!Bu inanılmaz!
-Evet! Bu bir hayalinin gerçeğe dönmesi.
-Ee, yanında kimin olmasını istiyorsun?...Git.Tamamdır. Git.
-Hey! Güzel şut.
-Güzel bacaklar... birazcık sütün gibi.
-Görüşeceğiz.
-Görüşeceğiz....Hey, Peyton!Sensin.
- Ne?
-Hayallerim gerçeğe döndüğünde,yanımda olmasını istediğim kişi sensin.Sensin, Peyton.)6 sene soluksuz,ardından bir sene de baştan sona izlemenin neticesinde beynim kendi anılarımmışçasına çeşitli sahneleri geri çağırabiliyormuş demek ki.
İlginçtir bu "tüm hayallerin gerçek olduğunda yanında olmasını istediğin kişi" konusu.Tam herşey işte şimdi oldu,dilediğimin de üstünde mutlu oldum dediğiniz anda gözünüzün buluştuğu kişi kim olmalıdır?Sadece çok sevdiğiniz,aşık olduğunuz,hayatınızın kilit anlarında yanınızda olduğunun farkına vardığınız kişi mi olmalı?Yoksa o andaki bakışlarınıza aynı bakışlarla karşılık verebilecek,sizin "o anınızı" aynı şekilde anlayabilecek olan kişi mi olmalı?Yani bir anlamda hayaller gerçek olduğunda yanınızda olmasını istediğiniz insan sizin için mutluluğun kaynağı olan mı yoksa o mutluluğu sırf sizin için önemli olduğundan dolayı kendi mutluluğuymuş gibi karşılayabilecek olan mı?
Bu noktada beynimin çağırdığı bir diğer görüntü de şu oluyor:Dawson's Creek'in 6.sezonunun ilk bölümü "The Kids Are Allright"ta tüm yaz görüşmemelerinin ardından Dawson,doğumgünü hediyesini vermek üzere Joey'nin yurt odasına geliyor ve şu lafları ediyor:
Hayallerimi gerçekleştirmenin bana yakıştığını söylemiştin ya?Bunu düşünüyordum ve sen olmasaydın hiçbir hayalimi yaşayamazdım herhalde.Kendimi sürekli gerçek üstü durumlar içinde buluyorum ve her seferinde beynimin arka taraflarında küçük bir ses "Joey beni görse ne düşünürdü?" diyor.Sanırım herkes kendisini zorlayan ve daha ileri gitmelerini sağlayan birine sahip.O kişi benim için sensin.Belki bu yaz konuşmamış olabiliriz.Kim bilir? Belki giderek daha da az konuşacağız.Ama itiraf etmeliyim Joey, bunu hissetmiyorum.Çünkü nereye gitsem sen de benimlesin.Doğum günün kutlu olsun.
(Orijinali:You know what you were saying before, about how living my dream agrees with me? I've been thinking about that and I want you to know that I probably would not be living any dream at all if it weren't for you. I mean, more and more I keep on finding myself in these incredibly surreal situations and every time... I always kind of, in the back of my head just think, "what would Joey think if she could see me right now?" You know, I guess everyone has someone who challenges them and makes them shoot for something just beyond their reach. You're that person for me. So, yeah, maybe we didn't talk this summer, and who knows, maybe we'll find ourselves talking less and less as time goes on and life gets more and more in the way, but... I gotta say, Jo, I don't feel it. 'Cause you're with me everywhere I go. Happy birthday.)
Hayallerin gerçek olduğunda bunları gerçekleştirmeni sağlayan biri de olmalı yani.Onun varlığı bu hayalleri gerçek kılmalı,sen bile inanmazsan o inanmış olmalı.Sırf "senin hayallerin" oldukları için onlara değer vermiş olmalı.Nereye gitseniz,ne yapsanız,kafanızın içinde,mantığınızın gerisinde bir yerlerde sesini duyduğunuz biri olmalı.
O hayalleri sırf bu kadar olağanüstü,sırf bu kadar "başarılmış" yapan da onları "o" kişiyle paylaşacak olduğunuzu bilmek bu durumda.Ama bu da şunu düşündürtüyor:Mutlu olduğunuzda,herşey gerçekleştiğinde yanınızda birini istiyor musunuz?Mutluluğun göğsünüzü yırtarcasına sizi aşıp,havalara fırlattığı o durumda olduğunuzu hayal ettiğinizde yanınızda birinin olduğunu görebiliyor musunuz?Gözlerinizi kapayıp,o ana gittiğinizde ilk kimi görüyorsunuz?O ilk saniyede,delicesine mutlu olduğunuz o ilk saniyede size aynı şekilde taşan bir mutlulukla baktığını gördüğünüz kişi kim?
Sanırım ufak çapta mutlu hissedince kendimi aklıma geldi sadece.
"Çünkü nereye gitsem sen de benimlesin."
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder