Onun kamerasından sanki herşey olduğundan çok daha güzel, çok daha estetik görünüyor. İnsanlar daha bir güzel, renkler daha bir yumuşak, hayat her türlü güzelliğe, mutluluğa açıkmış gibi oluyor. Woody Allen bir masalcı gibi, oturuyor yatağınızın yanıbaşına güldürüyor, ağlatıyor ama sonunda içinizde mükemmel bir gülümsemeyle uğurluyor uykunuza.
Bu kez de Roma'ya aşık etmek için anlatıyor masalını. Amerikalı turist Hayley ile Venedik Meydanı'nın kıyısında dikilip yol sorarken Roma'nın en yakışıklı, en tatlı avukatına rastlayıp aşık olunabileceğine inanıyoruz mesela. Çok farklı iki ailenin tanışmasının aslında o kadar da kötüye gitmeyebileceğini, tüm absürdlüğüne rağmen sonunda çok mutlu olabileceklerine inanıyoruz.
Sıradan, sizden bizden bir orta sınıf olan Leopold ve karısı Sofia ile şöhretin ne kadar gel-geç gönüllü olabileceğini yaşayarak görüyoruz ve hayatımızın aslında en basit, en sıradan halinde diğer herşeyden çok daha güzel ve anlamlı olabileceğini inanıyoruz.
Genç evli çift Antonio ve Milly ile hayatın çok daha heyecanlı şeyler barındırabileceğini görüyoruz. Ve onları dışarıda aramak yerine birbirlerinde de bulabileceklerine inanıyoruz.
Başarılı ve zengin mimar John'un gençliğinin heyecanlarını ve kararlarını, Roma sokaklarında, harabelerinde, eski dairesinde genç halinin peşine düşerek muhasebe etmesini izliyoruz. Sonuçta Roma ona çok güzel şeyler yaşattığını ve hiçbirinden pişman olmaması gerektiğini söylüyor.
Benim için hep kocaman güzel bir gezinti oluyor Woody Allen filmleri. Kısacık da olsa mutluymuşum gibi oluyor.
woody allen etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
woody allen etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
7 Ekim 2012 Pazar
12 Şubat 2012 Pazar
Neverland'den Akademi'ye Selam 1 - Midnight In Paris
-Cole Porter şarkıları şahanedir.
-Owen Wilson'ı hiç bu şekilde görmemiş, bu şekilde bakmamıştım. Ses tonu, konuşması, o yüz ifadelerini yapabilmesi...Önyargılı olmamak lazımmış.
-Esas adamımız Gil, film boyunca kendimi mi izliyorum hissi yarattı bende. Yaşadığı dönemden, zamandan, hayattan bir türlü mutlu olamama, hep geride bir zamanda yaşasa daha güzel olacağı düşüncesi, hep bir nostalji havası, eskiye özlem...Woody'nin bir yerlerde benimle görüşmüş olması ihtimali var mı, bilemiyorum.
-Marion Cotillard hep böyle güzel, zarif, pırıl pırıl olmaya devam edecek. Hiç gitmesin, bizi hiç bırakmasın. Ve de film boyunca giydiği her bir şeyi çok sevdim, biz de öyle gezsek ya.
-Gil ile Inez'in nasıl bir alaka sonucu bir araya gelmiş iki insan olduğunu anlayabilmek çok güç. Bu kadar farklı iki insanı - tamam senaryonun gelişmesiyle ayıracaksınız bu belli de - neden en baştan bir arada olduklarına dair tatmin edici bir açıklama yapmadan sunmak, akıl karı değil. Hayır aşık da olmuş olamazlar, sadece inanılmaz bir çekimle birbirlerini bulmuşlar desem. Inez iki saniye durup da Gil'i dinleyen, suratına bakan, onun varlığından hoşnut bir insan değil ki. Ben anlamadım. Ama senaryoya böyle bir ilişki gerekiyordu, yapmışlar.
-Hemingway, Fitzgerald, Picasso, Dali, T.S.Eliot, Matisse ve Degas'la karşı karşıya gelip, aynı ortama düşüp, muhabbet etseyim Gil kadar bile kendime hakim olabilir miydim, aklımı koruyabilir miydim bilmiyorum.
-Ama o Adrien Brody'nin Dali'si ne manyak olmuş :)
-Paris nasıl bir şehirdir böyle. Neden bu kadar güzeldir.
-Inez ve ailesini de anlıyorum bir parça. Yani tamamen Gil kafalı olsam da, onların şimdiki zamandan, içinde oldukları hayattan, bu zamanın sağladıklarından memnun olmaları da anlaşılabilir sonuçta.
-Mutlu olmak için, düşünmek için, gülmek için, tablo gibi sahneler izlemek için ve içten yüzler görmek için bir Woody Allen filmi izlenebilir. Bir kere daha görmüş oldum.
***Midnight In Paris En İyi Film dışında 3 adaylığa daha sahip : En İyi Sanat Yönetimi, En İyi Yönetmen ve En İyi Orijinal Senaryo. Bu üçünü bilmem ama - bence çok güzel bir film olmasına rağmen - en iyi film değil.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)
So many books, so little time
Mesela. En son yazdığımda Pazar akşamıydı. Annemleri yolcu etmiştim sabahında. Pazartesi işe gittim, o hafta için planım her gün sabah ilk ...
-
20li yaşlarındaki Kim Sol Ah (esas kızımız kendisi) bir tasarım şirketinde çalışıyor, tüm gün oturup müşterilere, firmalara, şirketlere f...
-
Çoook eskiden, şimdinin Polinezya diye adlandırılan adalarından birinde, ada halkının şefinin sevimli mi sevimli kızı Moana, babasının t...
-
Joo Seo Yeon kızımız bir lisede beden eğitimi öğretmeni. Aynı lisede öğretmen olan Kim Mi Kyung'la tee ortaokul döneminden kankalar...