En son Hercules'in ilk sezonunun finalinde, atına atlayıp, yavaşça uzaklaşırken izlediğimiz Xena'yı bu bölümün başında tepe bayır, atı Argo ile yol alırken buluyoruz. Yakılıp yıkılmış bir köye rastlıyor, Antik Yunan'da her an birileri bir yere saldırmış olabilir çünkü, bu insanlar nasıl gündelik hayatlarına devam edebiliyor belli değil. Neyse, Xena yıkıntılar arasında bir çocuğa denk geliyor, çocuk burayı savaşçı prenses Xena'nın yıktığını yaktığını söyleyince eski günahkarımız yeniden tövbeye başlıyor. Tüm zırhını, silahlarını çıkarıp toprağa gömüyor ve yola öyle devam ediyor. Ama dedik ya burası antik dünya, burada her an birisi hıırrrr diyerek birilerinin üstüne atlıyor. Nitekim Xena bu şekil 90'lar büstiyerle dolaşma modasına geçmişken başka bir köye saldırıldığını, oradaki kızların götürülmeye çalışıldığını görüyor. Tabiki müdahale ediyor, ancak büstiyerle çok zor. Bu aşamada Xena, günahlarından kurtulma ile ilgili ilk dersini alıyor. İyilik de yapacaksan silahınla, zırhınla ve kendin olarak yapacaksın. Bundan sonraki 6 sezon boyunca da bu derse göre davranıyor.
Gabrielle'in köyünde yaralarını sardıran Xena'yı köylüler tabiki ardından köylerinden kovuyor, çünkü ünü dört bir yana nam salan savaşçı prenses bu. Bu sırada Gabrielle'in köyünün resmen sazlardan yapılma, üflesek yıkılacak evlerden ibaret olduğunu fark edip, buradan neden kaçmaya çalıştığını da anlıyoruz (şaka şaka, ama cidden prodüksiyon açısından bakıldığında sanki zerre önem vermemişler ile bilerek bu kadar acınası yapmışlar'ın arasında bir yerde Gabrielle'in evi). Annesi babası ve kız kardeşi Lila ile tanışıyoruz. Bir de nişanlısı Perdicus ile kısa bir tanışma yaşıyoruz ki yanlış hatırlamıyorsam sonraki bir zaman yine karşılaşacağız onunla. Bu ilk tanışmada Gabrielle'in, köyündeki diğer normal antik dünya insanlarından farklı olduğu için uyum sağlayamadığını anlıyoruz. O, hikayeler dinlemekten, anlatmaktan, gezip görmekten, keşfetmekten hoşlanıyor. Ömrü boyunca bir köyde kalıp, çiftçilik yapmak, kendisine uygun görülen adamla evlenip, çocuk yapmak istemiyor. Xena'nın peşine takılıyor bu dürtüyle Gabrielle, maceralara atılabilmesinin tek yolu bu çünkü.
Bu arada köye saldıran adamların, Xena'nın eski romantikliklerinden/savaştıklarından Draco'nun adamları olduğunu öğreniyoruz. Xena gidip Draco'yla samimi bir konuşma yapıp, saldırma o köye benim güzel gözlerimin hatrına diyor. Ama bu bir savaş lordu, Draco aksine hırs yapıp, Xena'nın köyüne saldırmaya karar veriyor. Xena ise önce her şeyden habersiz köyüne doğru yola koyuluyor. Çünkü öğreniyoruz ki Hercules'in sonunda Xena şöyle karar vermiş: Köyüme döneyim, annemden köylülerden özür dileyeyim, oturayım uslu uslu. Xena'nın köyü Amphipolis'e Draco saldırınca da Xena köyünü savunmak için kolları sıvıyor haliyle. Böylece tüm dizideki en ikonik dövüş sahnelerinden birini izleme şansımız oluyor: Önce bambu direklerin, ardından insanların kafaları ve omuzlarının üzerinde gerçekleşen Xena ile Draco arasındaki teke tek dövüş. Sonunda tüm bir bölüm içinde, tüm bir Xena hikayesi boyunca bize neyi anlatacaklarını özetlemiş olduktan sonra, Xena ve Gabrielle yepyeni bir yolculuğa başlıyorlar.
Siyah figürlü krater üzerinde sağda Hector, solda Achilleus Yaklaşık M.Ö.490-460 British Museum'dan |
İstanbul Arkeoloji Müzesi'ndeki İskender Lahdi'ndeki karakterlerden biri, Perdiccas olabilir denileni. |
Sonraki adımda Gabrielle'in kız kardeşi Lila ile tanışıyoruz. Leila isminin bir değiştirilmişi bu. Değişik yazılmışı yani. Ki bu da - evet doğru tahmin - Arapça gece anlamına gelen Layla'dan çarpılmış. Kız kardeşinin nispeten koyu saçları ve lacivert gözlerine uyumlu bir isim olmuş. Hemen orada Gabrielle'in nişanlısı Perdicus geliyor. Mitolojide değil ama tarihte Perdiccas olarak yazılan bu isim, Büyük İskender'in generallerinden birine ait (meşhurluk açısından). İskender'in ölümünün ardından ortalıkta dolaşan generallerin aslında ilk etapta en kuvvetlisiydi bu abi. İlk başta imparatorluk ordusunun başına geçmişti, ayrıca varissiz ölen İskender'in koca imparatorluğunun da ilk vekaleten yöneticisiydi. Haliyle tüm imparatorluğu ve gücü tek elde, kendi elinde toplamaya karar verince de diğer generaller buna karşı birleşip, vay sen misin bir akıllı diyerek savaşa tutuştu bununla (tek sebep bu değil tabi bir şeyler bir şeyler ama anlatmaya başlayınca susmuyorum). En son bizim dombili Ptolemy, Mısır'daki rahat koltuğundan nanik nanik yapınca, Perdiccas hışımla Mısır'a yürüdü. Ama işte kader ağlarını yine örmüştü, askerleri isyan etti ve koskoca Perdiccas'ı öldürüverdi.
Xena'nın eskisilerinden savaşçı Draco'nun ismi ise dizideki karakterine az buçuk yakışır bir anlam taşıyor. Yunanca Drakon'dan türemiş, bu kelimeyi de biliyorsunuz, yılan ya da büyük deniz yılanı demek, bu yüzyılda daha çok ejderhalar için kullanılsa da. Aslında kökündeki "derk" görmek demekmiş, bu hayvanın ölümcül bakışlara sahip olmasına atıfta bulunur gibi. Aslında Eski Yunan'da M.Ö.7.yy.da yaşamış pek ünlü bir kanun koyucu var bu isimde. Atina şehir devleti vatandaşlarınca demokratik bir şekilde seçilmiş, ilk kanun koyucu. Drakon'un yasaları ilk etapta karman çorman bir şekilde ilerleyen kanunsuz ortama yeni bir soluk, bir düzen getirmiş olsa da sonradan oldukça katı ve sert oldukları fark edildiği için sonraki zamanlarda ismiyle de bağdaşmış bu katılık. Kanla yazıldığı hakkında acı acı insanları öksürten bu kanunları daha sonraki yüzyılda gelen Solon alabildiğine yumuşatmış mesela.
Xena'nın köyü Amphipolis'e doğru ilerlerken geçtiği köprünün bulunduğu yer dizide Strymon Geçidi olarak adlandırılmış. Amphipolis tarihte yer alan gerçek bir Yunan şehri. Günümüzde Orta Makedonya'da yer alıyor. Edoni ismi verilen halkın yerleştiği şehir, M.Ö.437'de kurulup, en son M.S.8.yy.da terk edilmiş. Orijinalinde bir Atina kolonisi olarak geçiyor. Günümüzde Roma dönemine ait yerleşimi hala görülebilir durumda. 2012 yılında burada, Yunanistan'ın en büyük mezar höyüğü bulunmuştu (burial mound'u nasıl çeviriyorduk ya?). O zamanlar nasıl heyecanla baktığımı hatırlıyorum bu habere.
İşte bakın Xena'nın geçtiği köprü :) |
Amphipolis şehri, Strymon nehrinin doğusunda yer alan yüksekçe bir plato üzerine kuruluymuş. Strymon Nehri, Ege Denizi'nden yaklaşık 3 metre yukarıda yer alan Cercinitis Gölü'nden doğuyor. Strymon Nehri'nin üstündeki tahta köprü, tarihçi Thucydides tarafından da bahsedilmiş bir şey ancak tabi dizide oldukça sallapati minik bir köprü olarak görünüyor. Dizide öylece hiçliğin ortasında kendi halinde bir köprü ama tarihte aslında şehir ve Makedonya toprakları için oldukça stratejik bir öneme sahip bir köprü. Mitolojide ise Strymon tabiki bir nehir tanrısının ismi. Babası Okeanos, annesi Tethys.
Polyphemus ile Galatei moziği, sağdaki meşhur cyclopeslerden Polyphemus Mozaik şu an Cordoba'daki Alcazar de Los Reyes Cristianos'ta sergileniyor |
Oedipus ile Sfenks'i gösteren bir kırmızı figürlü Attika kylix'i. Vatikan'da şu an. |
Gabrielle, Xena'nın peşine düşmüş, onun haberi olmadan Amphipolis'e doğru gitmeye çalışırken yolda bir nevi otostop çekip, yaşlı bir çiftçinin at arabasına atlıyor. Bu yaşlı adamla Thebes kralı Oedipus'un muhabbetini ediyorlar. Daha doğru Gabrielle, Sofokles'in Kral Oedipus oyununa atıfta bulunuyor. Oyunu bir şiir gibi okuyabileceğini söylüyor ama yaşlı adam daha bilgili çıkıyor. Oedipus'un krallığı zamanında Thebai'de yaşadığını ve asıl gerçekleri anlatabileceğini söylüyor. Sofokles'in bu oyunu M.Ö.429 yılında ilk defa sahnelenmiş bir oyun, her ne kadar kral ve olaylar mitolojik olsa da. Oedipus'un hikayesini duymayan yoktur gibime geliyor (yoksa var mı?!). Hani şu psikolojide yüzyıllar sonra bir komplekse adını veren hikaye. Thebai kralı Laius, lanetlendiği için bir kehanet ortaya çıkar: Oğlu, büyüyecek ve babasını öldürüp, annesi ile evlenecek ve kral olacaktır. Bunun üzerine yeni doğmuş Oedipus'u bir hizmetçine verir, götür ormanda ölmeye bırak der. Ancak hizmetçi minik bebeğe acır ve onu başka bir çobana verir. Bu çoban da bebeği, çocuğu olmayan Corinth kralı ve kraliçesine verir. Öz oğulları gibi yetiştirip, bakarlar Oedipus'a bu kral ve kraliçe. Ancak günün birinde bir şölende genç Oedipus evlatlık olduğundan şüphelenip, yolları düşer. Delphi'deki kahinden anne babasını öldüreceğini öğrenince zanneder ki kendini yetiştiren, sevdiği kral ve kraliçenin ölümüne sebep olacak. Buna engel olmak için kaçar. Thebai'ye doğru giderken yaşlı bir adamla takışır ve birbirlerine saldırmaları sonucu Oedipus, yaşlı adamı öldürür. Daha sonra şehre musallat olan bilmececi Sfenks'i alt edip, şehri ondan kurtardığı için dul kraliçe ile evlenip, Thebai kralı olur. Ancak yıllar yıllar sonra - yine uzun bir hikayesi var bunun da - üzerindeki kehaneti öğrenir. Öz annesi ile evlenip, 4 çocuk yapmış olduğunu fark ettiğinde ortalık alev alır tabi. Zavallı kraliçe kendini öldürür, Oedipus kendi gözlerini kör eder ve kızı Antigone'nin rehberliğinde kendini bir derviş gibi yeniden yollara atar.
Oedipus'un hikayesi buradan sonra da baya bir devam ediyor, oğulları ve kızlarının da dahil olduğu baya maceralar var. Hatta Hercules:TLJ'nin 6.sezonundaki "Rebel With A Cause" bölümünde de geçiyor bir kısmı. Neyse elimden geldiğince kısaltarak anlattım, çünkü hafta başından beri bu yazıyı yazıyorum. Ama gene bitmedi, bahsedeceğimiz birkaç karakter daha var.
Bu da Cyrene moziği olabilir ama Cezayir'den olmasının dışında bir bilgi bulamadım |
Xena'nın annesinin isminin Cyrene olduğunu da öğreniyoruz bu bölümde. Mitolojide Teselya prensesi olan Cyrene, sonradan da Kuzey Afrika'daki bir şehir olan Cyrene'nin kraliçesi olmuş. Şehre tabiki onun adını verip, kuran tanrı Apollo. Apollo durup dururken adına şehir kurmamış, iki çocukları var: Aristaeus ve Idmon. Oldukça cesur bir avcı olarak geçiyor Cyrene ayrıca. Tanrıça Artemis'le dolaşan, aslanlarla güreşen bir kadın. Bu cesurluğundan cevvalliğinden etkilenen Apollo tabiki gelinim olacaksın deyip, hoop gelini yapıyor Cyrene'yi. Çocuklar doğduktan sonra da nymph yapıyor ki uzuuuun uzuun yaşasın. Daha da ilginci Ares'ten de bir oğlu var Cyrene'nin, Diomedes. Neyse o konulara girmeyelim.
Bu bölümü şimdilik burada keselim, çünkü önümüzde 133 bölüm daha var.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder