23 Aralık 2020 Çarşamba

İçimize dokunan bir hikaye, 16 Bölümlük Crash Landing On You(2019)

 

Kendi kurduğu moda şirketinin pek başarılı patronu Yoon Se Ri, bir gün yamaç paraşütü yaparken akıl almaz bir fırtınaya yakalanıp, kendini Kuzey Kore sınırları içinde bulur. Sınırdan bir şekilde birinin geçtiğini anlayan o günkü nöbetçi askerler ve komutanları Ri Jung Hyuk, Yoon Se Ri'nin peşine düşerler. Ama kaderin cilvesi, Yoon Se Ri bir şekilde sınırın hemen dibinde köye kadar ulaşabildiği için onu soruşturma merkezine teslim etmek yerine komutanın evinde saklamak zorunda kalırlar. Çünkü onun sınırdan oraya kadar gelmesi nöbetçilerin seri şekilde yaptıkları birtakım hataların sonucudur aynı zamanda ve onlar da hataları belli olmasın diye durumu kurtarmaya çalışırlar. Güneydekilere gıcık olan uzman asker, yakışıklı ve iyi çocuk kontenjanındaki asker, güneyin dizilerine ve kültürüne aşık asker ve ana kuzusu henüz çok genç olan askerden oluşan bu kafadarlar, farkında olmadan, hiç bilmediği bir ortamda, can korkusuyla ve geri ülkesine dönebilme çabasıyla sıkışıp kalmış olan Yoon Se Ri'nin en candan dostları olurlar.  Ve onların sert görünüşlü ama altın kalpli komutanı Ri Jung Hyuk da tabi Yoon Se Ri'ye aşık olur. Ama bu iki ülke birbirlerine düşmandır, sınırdan kuş bile uçurtulmazken Yoon Se Ri'yi geri ülkesine sağ salim göndermek nasıl mümkün olacaktır?



"Crash Landing On You" Güney Kore'nin tvN kanalında (ve Netflix'te) 2019'un 14 Aralık'ta başlayıp, bu senenin 16 Şubat'ına kadar 16 bölüm halinde yayınlandı. Her bölümü neredeyse 1 buçuk saate yakın süren dizi, ülkenin iki efsane oyuncusunu bir daha da buluşturduğu için ayrıca çok beklenip, çok izlendi, çok tutuldu. Geçen sene bu zamanlar, ben de hafta hafta izliyordum. Hakikaten atmosferi, anlatımı ile hissettirdikleri bu zamana kadar izlediklerimden bir parça da olsa değişik gelmişti o zaman. Kafamın algılayamadığı bir ortamdı, kendi ülkesinin sınırından çıktığı anda baş kahramanımızla birlikte biz de sanki tavşan deliğinden aşağı düşmüş gibi olmuştuk. Gerçekte nasıl olduğunu hemen hemen tüm dünyanın da bilmediği bir ortam/ülkeyi, hemen dibindeki onlardan çok farklı olan diğer ülke, böyle portre ediyordu. Çok değişikti. Yoon Se Ri ile birlikte ben de o çaresizliği hissettim çoğu zaman, genelinde bir komedi de olmasına rağmen hikaye. Ama daha çok bir Pamuk Prenses ve Yedi Cüceler esintisi taşıyor pek çok yönüyle. Önce nereden evlerine düştüğü belli olmayan ve onlara da etraflarına da zararı olabilecek bir kadınla uğraşmak zorunda kalıyor dizideki cücelerimiz/askerler de. Sonra yavaş yavaş onlar da bu prensesle kaynaşıp, içimize düğümlenen, yüzümüzü gülümseten bir dostluk oluşturuyorlar. Bu anlamda hikayenin aşk kısmı gördüğünüz üzere bana pek etki etmiş değildi. Yani Yoon Se Ri ile komutan Ri Jung Hyuk'un aşkı bana o kadar geçmedi, halbuki tüm diziyi onun etrafında kurgulamış gibilerdi. Sanırım oyuncu Son Ye Jin'in aşık rolleri bana etki etmiyor, kadından o hissi alamıyorum, bundan olabilir. Hyun Bin'in ise hala nasıl bu kadar çirkin olup da bu kadar etkileyici olabildiğine şaşıp kalıyorum.



Beni etkileyen ve tüm dizi boyunca hikayeyi benim için devam ettiren, 4 asker ve sonradan onlara katılan bir diğer askerin hem kendi aralarındaki hem de komutan ve prensesimiz ile olan hikayeleriydi. Her birine ayrı birer kişilik, karakter kazandırılmış olması, her birine hikayede tamamlayıcı bir rol düşmesi ve hepsini canlandıran oyuncuların bize ekstra duygularını geçirebilmesi bence diziyi etkileyici yapan asıl şeydi. Tabi bir de sınır köyündeki teyze ve o hayat. Ahh asıl bir de - ki esas aşk hikayesinden çok daha etkileyici olduğuna izleyen herkesin katılabileceği - ikinci aşk hikayesi. Zampara dolandırıcı Goo Seung Jun ile buzlar kraliçesi Seo Dan'ın imkansız aşkı. Bu kesinlikle çok güçlü ama çok harcanmış bir yan hikayeydi.


Tüm diziyi baştan sona heyecanla, duygu yoğunluğuyla, karmaşasıyla, güzel görüntüleriyle izledim. Benim için vuhaa dedirten bir hikaye olmadı evet, böyle sonları sevmem çünkü. Ama kesinlikle hatırlayacağım ve iyi ki izlemişim diyeceğim bir hikaye oldu.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

So many books, so little time

Mesela.  En son yazdığımda Pazar akşamıydı. Annemleri yolcu etmiştim sabahında. Pazartesi işe gittim, o hafta için planım her gün sabah ilk ...