29 Ocak 2018 Pazartesi

fazla şirinlik barındıran güney kore dizisi : I'm Not A Robot (2017)

Kim Min Kyu (kim min yu diye okuyoruz) ailesinden kalan büyük finans şirketinin yöneticisi olarak bir eli yağda bir eli balda bir hayat süren, zengin bir adam. Ama onun sahip olduklarına sahip olan diğer genç şirket varislerinden-yöneticilerinden oldukça farklı bir hayat sürmek zorunda. Yine ailesinden  kalan kocaman malikanesinde son 15 yıldır tek başına yaşıyor. Malikanenin bekçisinden başka neredeyse kimseyle görüşmeden, özel üretim oyuncakların koleksiyonunu yaparak, romantizmi, insan ilişkilerini filmlerden izleyerek yaşayıp gidiyor. Çünkü Kim Min Kyu'nun insanlara alerjisi var. Herhangi bir insanla temas ettiği anda vücudunda yaralar çıkmaya başlıyor, şoka giriyor nefes alamamaya başlıyor ve hemen iğne olmazsa ölebilecek duruma bile geliyor. Yani Kim Min Kyu her şeye sahipken aslında hiçbir şeye sahip olmadığı bir hayat sürüyor.
esas oğlanımız Kim Min Kyu ve robot kılığındaki esas kızımız Jo Ji Ah
Jo Ji Ah da zengin şirket sahibimiz gibi anne-babasını kaybetmiş bir genç insan ama kızımızın şansı abisi ve onun eşi+sevimli yeğeniyle yaşıyor oluşu. Ama Jo Ji Ah'nın da hayatı hiç iyiye gitmiyor, çünkü yaşıtları düzgün düzgün işler bulup çalışmaya, her şeyi yoluna koymaya başlamışken o yıllardır, çocukluğundan beri, olduğu insan olmaya, yaptığı şeyi yapmaya devam ediyor. İlginç icatlarla insanlara yardım etmeye çalışıyor. Bir bilim insanı değil Jo Ji Ah ama bilim insanlarının mühendislerin yapabilmesi için çok parlak fikirler ortaya koyuyor, kimsenin düşünmeyeceği şeyleri düşünüp, insanlara ufak mutluluklar sağlayacak fikirler. Ama işte, hayat onun kadar iyi niyetli olmuyor hep, abisi de aslında onun iyiliğini düşünürken çok kırıcı davranabiliyor.
kaynak: Ahjummamshies
Bu iki gencin yolları insan gibi görünen bir robot yapmış olan Santa Maria ekibinin sayesinde kesişiveriyor bir gün. Profesör Hong Baek Gyun ve ekip arkadaşları Pi (bildiğimiz pi sayısı ama kıza lakap olarak vermişler - pay diye okuyorlar), Ssanip (bu da lakap, sannip diye okunuyor) ve Hoktal (bu da lakap) ile Aji-3 adını verdikleri ve Jo Ji Ah'nın görüntüsünü taşıyan bir robot yapmışlar (ahh hiç sormayın, esas kızımız profesörün unutamadığı eski sevgilisi çünkü). Şirket oyunları ve entrikalarının aralara bol bol doluştuğu olaylar sebebiyle robot ekibi bu robotun işe yarar olduğuna ikna etmek için Kim Min Kyu'ya Aji-3'yi deneme amaçlı veriyorlar. Ama hemen öncesinde görünmez kaza bu ya, bir şeyler bozuluyor robotta ve yedek parça gelip de tamir edene kadarki birkaç gün için Kim Min Kyu'yu kandırma amaçlı robotumuzun görsel ikizi olan esas kızımızı Jo Ji Ah'yı kullanmak durumunda kalıyorlar. Ve esas kızımız robot gibi davranarak esas oğlanımızla maceralara dalıveriyor.
Böyle bir konu ile (30'ar dakikalık) 32 bölüm süren dizi 6 aralıkta başlamıştı, geçen hafta final yaptı. İlk başlarken tee aralık ayında, aslında çok da heyecanla açmamıştım diziyi. Yani ne bileyim öyle çok bir şey beklemiyordum. Ama görüp görebileceğim en şirin, en sevimli böyle tut yanaklarını iki yandan sık al sarıl böyle sımsıkı diziydi. Hem konuyu çok güzel bir noktadan alıp yine aynı güzellikte idare ettiler, hem oyuncuların hepsi bu atmosfer içinde şirinliklere bürünmüştü belki, hem de hiçbir şeyi sündürmeden abartmadan saçmalatmadan karınca kararınca anlatıp, bir dolu güzel şey hissettirip düşündürüp bağladılar bir sonuca.
esas oğlanımız Kim Min Kyu ve esas kızımız Jo Ji Ah
robot ekibimiz yani Santa Maria team :) ya ama çok tatlılar.
drama dünyasının en sevimli kötü adam yancıları
Ana ekseni oluşturan aşk hikayesi de güzeldi, gelişimi, ele alınışı iyiydi onun etrafında dönen robot ekibinin dinamikleri, geçmişe dair sorunların çıkışı-çözülüşü, şirket entrikaları yaratan kötülerin ele alınışı falan da oldukça iyi yazılmıştı. Hatta aşk hikayesinden de çok bence dizinin asıl mesajı insanın nasıl diğer insanlara, iletişime, sevgi görmeye ve göstermeye, paylaşıma, düşünülmeye, önemsenmeye ve önemsemeye ihtiyacı olduğuydu. Ki bunu da insanlardan soyutlanmış esas oğlanımızın ilk bölümdeki halinden son bölümdeki haline gelme yolculuğu olarak izledik. Robot ekibiyle ve robot rolü yapan esas kızımızla, onun abisiyle, küstüğü çocukluk arkadaşlarıyla ve hatta robotumuzla birlikte kocaman bir aile oluşunu, hissetmenin, insan olmanın ne demek olduğunu yeniden öğrenişini izlerken Kim Min Kyu'nun, dizinin esas anlatmak istediğini gördük sanırım. Her bir karakter bir şekilde gelişti, değişti hikaye boyunca. Kimisi kocaman adımlar attı, kimisi ufak tefek. Ama her biri bir şekilde o aileye dair güzel bir ayrıntıya dönüştü.
ve tabiki sevimlilik abidesi Kim Min Kyu rolünde Yoo Seung Ho, böyle bir insan evladı olabilir mi ya?!
Bu yüzden şiddetle tavsiye ettiğim bir dizi oldu I'm Not A Robot. Yok yok şiddetle değil, sevgiyle, gülümseyerek, gülücükler saçarak tavsiye ettiğim bir dizi.


Dizinin müziklerinden sanırım en sevdiğim bu (söyleyenin ismi Kim Yeon Ji, şarkının adı da Word of Your Heart), afiyet olsun :


Tabi tüm soundtracki de şuraya-->https://youtu.be/UTSFXl_Gjj0 bırakayım da, siz dinlemeyi ihmal etmeyin.

1 yorum:

  1. geçen gün afişi dikkatimi çekmişti ve fakat kore dizilerine bir zamandır (epey) ara vermiştim ama bu kadar övdüysen , benim de izlemeye bir yerden başlamam lazımsa şans veririm ben buna , teşekkürler :)

    YanıtlaSil

Bahar Ekinoksu - "Old must be left; New must be adopted; Life must be celebrated"

Ostara veya Eostre veya Eastre, Germen bahar ve şafak tanrıçası. O dönemin akademik yazılarında kendisinden yalnızca bir kez bahsediliyor - ...