8 Ocak 2018 Pazartesi

El yazısından yola çıkıp şirket kurmuşlar: Skylar Yoo

My Modern Met diye bir site var ya biliyorsunuzdur, rastlamışsınızdır nette dolanırken. Henüz rastlamamışsanız da hiiiç sorun değil, şimdi sayemde haberdar oluyorsunuz :) İşte burada geçenlerde gördüğüm bir haber var ( Interview: ‘Skylar Yoo’ Inspires All Women to Be Bold with Powerful Hand-Lettered Quotes). Öncelikle tabi görselleri ilgimi acayip çekmişti o yüzden habere (ya da artık makaleye mi deniyor ne denir böyle web sitesi içeriklerine) biraz daha detaylı baktım ve okuduklarım daha da ilgi çekici geldi. Şöyle ki, aynı sitenin kurucularından olan bir kadın, Alice Yoo, bir şirket kurmuş. Bir web sitesi aracılığıyla satış yapıyor (O site bu-->https://www.skylaryoo.com/). Peki ne üretiyor? El yazısı ile yazılmış gaza getirici sözleri çeşitli materyaller üzerine (giysidir dövmedir takıdır ne bulurlarsa) basıyorlar, sonra da o materyalleri satıyorlar. El yazısı dediğim de bu arada şey, böyle "el yazısı sanatkarları" falan varmış, onların oturup böyle süslü müslü, böyle ilginç değişik şekilde yazdıkları şeyler yani (Learn How Hand Lettering Can Elevate Ordinary Text into Extraordinary Art). Aşağıya beğendiklerimden örnekler koyacağım zaten o vakit ne dediğimi daha iyi anlarsınız. 
kaynak: MyModernMet
Bu tişörtü 48 dolara satıyorlar. kaynak: SkylarYoo
Bu böyle rozet mi ne denir işte ondan, 10 dolara satıyorlar. kaynak: SkylarYoo
Gayet estetik, ne bileyim gözüme güzel görünmeleri değil asıl ilgimi cezbeden. Bana ilginç gelen fikrin kendisi. Yani böyle bir şey önüme gelse normalde, hani birisi oturmuş bir tişörtün üstüne böyle süslü süslü "inanmak başarmanın yarısıdır hede hödö" falan diye yazıp gösterse, derim ki aa ne güzel olmuş aferin. Bana da yapalım mı bir tane. Hatta hiç demem, ben de oturur bir tane yapmaya çalışırım kendime, olur olmaz, orası mühim değil. Ama gidip de bunu bir işe, bir web sitesine, oradan millete bu yazdığımız şeyleri satmaya dönüştürmek aklımın ucundan bile geçmez. Çünkü saçma gelir. Saçma yani. Saçma dediğim, abi benim de elim kolum yok mu ben de güzel güzel yazar çizerim kağıda kumaşa, çerçeveletir duvarıma da asarım. Neden gelip senin, kendimin de birkaç saatte yapabileceği bir şeyi yapıp da bir dolu paraya bana satmana ihtiyacım olsun ki, diye düşünürüm. Bir de en önemlisi, insanların bunları çoook önemli bir şeymiş gibi sunuyor olması var ya. Yani şey gibi bu, ben alıyorum beyaz kağıdı önüme şöyle bir boya savuruyorum üstüne yalandan, sonra asıyorum duvara, gelen gidene de bunu öyle bir anlatıyorum ki kendimi öyle bir ressam-öncü-büyük sanatçı falan diye anlatıyorum. Hatta ahhh bu eseri yaparken neler düşündüm neler hayal ettim bu eser benim için şunu simgeliyor bla bla bla diye bir parçalanıyorum ki, bu kağıdın önünde durup bakanlar sırf birbirlerine rezil olacaklarını düşündükleri için ulan bu da sanat mı şimdi diye bir şey diyemiyorlar, üstüne acayip takdir ediyorlar beni, bayılıyorlar resme falan. Yani tam olarak olmasa da bu tür bir şey düşündürüyor bana bu işler. E diyeceksiniz şimdi başta beğendim dedin bu el yazısı olayına. Görselleri beğendim evet, ben de su kabağı değilim gözüm var estetik zevkim var. Ama diyorum ki dünyanın bir yerinde insanlar kış soğuğunda şişme botlarla denizde sadece karınlarını doyurabilecekleri bir yere ulaşabilmek için mücadele ederken, diğer bir köşesinde birileri de oturup evde sıkıntıdan yapabilecekleri şeyleri çok mühim şeylermiş gibi satarak para kazanıyor?
kaynak: MyModernMet
Yemin ediyorum The Crown'daki Prens Philip'i geçtim "complaining"de. Iyyy kendime bile ne çirkef geliyorum şu an. Ama sadece güzel bir şey gösterecektim ben ya. Valla billa öyle yapacaktım. Gene nereden geldim ben buralara, ne oldu bana böyle evde otura otura, resmen kendisi poposunu oturduğu yerden kaldırıp da eline bir şeye sürmeden olmamış o börek olmamış o yufkalar öyle açılmaz yufka diye çemkiren teyzelere benzedim. Iyyy. Yeminle.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bahar Ekinoksu - "Old must be left; New must be adopted; Life must be celebrated"

Ostara veya Eostre veya Eastre, Germen bahar ve şafak tanrıçası. O dönemin akademik yazılarında kendisinden yalnızca bir kez bahsediliyor - ...