24 Mart 2012 Cumartesi

Nasıl Hazır Cheesecake Yapamadım?

Ben kendimi bildim bileli yiyecek hazırlama konusunda çeşitli uğraşlar verdim. Başlarda Ayşegül Yemek Yapıyor kitaplarından gördüğüm salak saçma bir vişneli ekmek tatlısı yapma çabam vardı, peşisıra fen kitabındaki deneyleri mutfakta gerçekleştirme hevesi girdi işin içine (Ne mi alakası var, inanın benim durumumda çok var). Vişne yok dedi annem, lojmanın bahçesinden topladığımız kirazları kullandım. Etimek türünde hazır satılan ekmekler de yoktu o tarihlerde, normal bakkal ekmeğini gösterdi annem, ondan yap olur dedi. O yok bunu kat, şu yok öbürünü dene. E ne olacaktı? Sonuçta bu ilk denemem de kendisini takip edecek olanların akıbetine uğradı, hiçbir şeye benzemedi, çöpe gitti.
dağlar ve ovalarla, yulaflı tabanımız
Yılmadım. Neredeyse tüm ortaokul yıllarımda gazetenin verdiği tarif kitapçıklarını biriktirdim. Fal köşelerinin altında yazan tarifleri kestim. Hatta bir yaz, bir komşu teyze eski tarif defterini temize çekmemi istemişti. Oturup, günlerce uğraştım, her çeşit el emeği göz nuru ev hanımı tarifinin malzemesini, yapılışını, püf noktasını tek tek yazdım. Teyze sonunda yazımın yaşlı gözleri için çok küçük olduğuna ve o defterin işine yaramayacağına karar verince (ki ayıp be teyze) o defter de bana kaldı.
Şimdiye kadar gene de çok iyi sonuçlar elde edemedim. Yalnız kaldığım birkaç yaz tatili süresince kendimi doyurmak adına yaptıklarım bile içler acısıydı. Günlerce pişmemiş ama taş gibi olmuş tavuk eti yemek zorunda kaldığım bile oldu. Kendi kendime ilk yumurtayı kırdığımda neredeyse düşüp bayılıyordum, iki baş parmağım da içine girmişti ve kaba kusmak üzereydim. Ama yılmadım.
Geçenlerde cheesecake yapmayı denedim o yüzden. Daha doğrusu artık işi şansa bırakmamak adına hazır ne varsa onu deniyorum. Misal, bu Dr.Oetker şu sıralar her bir şeyi pakete koyup, yapabilirsiniz modunda satıyor. E yüzde doksanı hazırlanmış bir şeyi de yapamayacak mıyım? Yapamadım. Bildiğiniz karman çorman, kendinden geçmiş bir şey oldu çıktı cheesecake. Ama neden, anlatayım hak vereceksiniz.
yıllarca dayanıp da benim elimde patlayan mikser
Gittim bu Dr.Oetker'in Cheesecake Yap'ından bir paket aldım. Üstündeki resimden ilhamla da yine aynı amcanın Ahududulu-Çilekli Meyveli Sos'undan bir paket aldım. Ama iş bunlarla bitmiyormuş, eve geldiğimde tabanı için kullanılacak yulaflı bisküviyi hiç düşünmediğimi fark ettim. Ertesi gün annem aldı, tamamladık. Bisküviyi blenderdan geçirdik (annem geçirdi, kendisine bu tarif boyunca kalfam diyelim), o bir kenarda durdu. Ardından labne peynirimizi ve de paketin içindekini mikserle karıştırmak üzere bir kaba koyduk (ben koydum.). Sanırım başka birşey koymadım, hatırlayamadım tam. Başladım paketin üzerinde yazan süre kadar çırpmaya mikserle. Bir dakika geçti geçmedi, pat mikserin uçlarından biri takılı olduğu yerin içindeki tutucu uç ve lastiği ile birlikte fırladı. Obaa noluyor bile diyemeden telaşa kapıldım tabi, işleme ara verirsem kıvamı tutmaz belki diye. Önce can havliyle şu çırpma aleti var ya bir tane kaşıkgillerden adı neyse işte onu kaptım. Beton sertliğine dönmeye doğru yol alan karışımdan onu zor ayırabildim tabi.
Bir elimde fırlamış mikser, karışım kabıyla mutfak robotuna ulaşmaya ve açmaya çalıştım. Rafların hepsini yere indirdim. Hemen karışımı robota boşaltmaya çalıştım ama çoğu kapta kaldı tabi. Neyse çırpmaya devam ettim robotla, sonunda bir miktar tarif edilene benzediğine karar verince durdum. Tabanı kalıba yerleştireyim hemen de üstüne dökeyim peynirli karışımı dedim, aklıma ancak geldi aslında bir kelepçeli kabımızın olmadığı. Ki cheesecake türü şeyler için bu elzemdir.
Kenarlı tırtıllı (ya da tırtıklı ne bileyim ben, su dalgaları misali oluyor ya işte ondan) cam fırın tepsisinde karar kılmak zorunda kaldım nihayetinde. Bu sefer de sorun servis edeceğimiz zaman tepsiden nasıl çıkaracağımdı. Tepsiye yağlı kağıt serdim. Köşeli kesime sahip kağıt yuvarlak tepside saçma bir şekil oluşturdu. Üstüne yaydım tabanı. Ama ezilip, dümdüz ve semsert edilmesi gerekiyordu. Kaşıkla bir yarım saat bastırdım da bastırdım.
Ben Sahra Çölü hayal ederken tepside kenarlarından fışkırmış kağıtla birlikte bir Doğu Anadolu belirdi adeta. Üstüne de peynirli karışımı boşaltıp karşı karşıya kaldığım manzaranın etkisiyle, pes ettim. Sosu hazırlamak üzere ocağın başına geçtim. Neyseki ondan bir sorun olmadı, öyle puding gibi şeylerde iyiyimdir. Sadece paketi açıp tozu suya boşaltıp karıştırıyor ve kaynamasını bekliyorsunuz. Sonra da biraz ılıması gerekiyor cheesecake'in üstüne dökmek için.
Cheesecake'le tanışmam esasında çok erken bir zamana rastlamıyor. En fazla 6-7 sene önce falan yemişimdir ilk kez. Ama ilk tattığımdan beri çok sevdiğim bir tatlı oldu. Tanıdığım pek çok insan sevmiyor cheesecake'i, o peynirli-tatlımsı-sert tabanlı durum pek hoşlarına gitmiyor. Normalde ben de çok tatlı şeyleri severim ama bazen böyle mayhoş-ekşi tatlılar çok güzel geliyor. Dondurmanın da limonlusuna bayılırım mesela. Künefenin peyniri süperdir ya da. Cheesecake de o misal.
Çok da eski bir tatlıymış, yiyecekmiş bu cheesecake haberiniz olsun. Tarihöncesinde Yunanların bildiği ve tarif ettiği bir yiyecek çeşidi hem de. M.Ö.776'da Olimpiyat oyunlarında atletlere ikram edilirmiş. İlk kez ondan bahseden Yunan fizikçi Aegimus mesela. Yaşlı Cato'nun (M.Ö.234-149'da yaşadı kendisi) De Agri Cultura kitabında da dini törenlerde ve ritüellerde kullanılan iki çeşit cheesecake'ten bahsedilip, tarifi veriliyor. Romalılar Yunanlardan görüp, benimsemişler cheesecake'i. M.S.1.binde her yeri ele geçirmeye başladıklarında bu tarifler İskandinavya, İngiltere ve Kuzey Avrupa'ya doğru gitmiş. Tabi Amerika'nın keşfi, koloniler falan derken oraya da götürmüş Avrupalılar. Amerika'daki öyküsü de bir ayrı olay cheesecake'in (Merak ederseniz : Wikipedia, WhatsCookingAmerica, CulinarySchools ve About.Com)
Sonuçta dolaptan birkaç saat sonra çıkardığımda ortaya çıkan şey tat olarak cheesecake'ti. Ama görüntü olarak başka herşeye benziyordu. Gene de yılmadım. Çikolatalı Sufle tarifiyle görüşmek üzere :p

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bahar Ekinoksu - "Old must be left; New must be adopted; Life must be celebrated"

Ostara veya Eostre veya Eastre, Germen bahar ve şafak tanrıçası. O dönemin akademik yazılarında kendisinden yalnızca bir kez bahsediliyor - ...