im se mi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
im se mi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

7 Şubat 2021 Pazar

True Beauty(2020)


 Liseye giden Lim Joo Gyung, doğduğundan beri çirkin olarak görülen bir kız. Bacak boyu uzunluğu benim tüm boyumdan daha fazlayken ve vücut ölçüleri bir gram fazlalık barındırmayacak kadar mükemmelken kocaman bir gözlük takıyor olması, kaşlarına hiç cımbız değdirmemiş olması ve yüzünde kızarıklık gibi duran biraz bir sivilce probleminin olması nasıl tüm herkesin onu çirkin olarak yaftalamasına sebep oluyor orası biraz muamma ama dizi bu sonuçta, çirkin diye gözümüze sokmaya çalıştıkları oyuncunun fiziken mikemmel olmasının bir zararı yok diye düşünmüş olmalılar. Efendim bizim bu çirkin, okuldaki bir grup kız tarafından habire eziliyor, getir götür işleri olsun, bize yemek al gel olsun, birtakım şimdilerin popüler tabiriyle "bullying"e maruz kalıyor. Bizimkiler zorbalık diyor olabilir sanırım. Bu da bu son 5-10 yılda mı çıktı nedir, o kadar sene okul okudum, 30 yaşıma kadar girmedik üniversite bırakmadım, yine de ben hiç böyle bir şeyler hatırlamıyorum eğitim hayatıma dair. Yani ne bileyim ben çok saf dolanmış olabilirim, belki benim bilmediğim zorbalıklar dolanıyor muydu ki okullarda, bilemedim. Neyse, bizim bu çirkin aslında biraz da kendine güvensiz ve sevimli kalpli olduğundan eziliyor daha çok. Yoksa ulan siz kimsiniz diye iki çıkışsa bir dalaşırlar iki dalaşırlar sonra biter. İşte bu böyle okulda türlü kötülüklere maruz kalmakta iken ailesinde de işler azcık sarpa sarıyor. Senelerdir boş gezen babamızın dolandırıcılara para kaptırmasının ardından, minik güzellik salonunu kendisi idare edip, eve tek başına bakan cevval annemiz de artık borçları ödeyemez hale geliyor ve oturdukları evi satmak zorunda kalıyorlar. Tam da çirkin kızımızın artık rezil rüsva edildiği bir zaman denk gelmesi de kaderin güzel bir cilvesi olduğundan çirkinimiz, ailesiyle beraber çocukken oturdukları muhite geri dönerek, yeni bir lisede yeni bir hayata başlama şansı elde ediyor. Çünkü bu sırada "makyajı" keşfediyor. Neredeyse 16-17 yıldır dünya üstünde dolanıyorsun ve annen doğduğundan beri güzellik salonunda her gün teyzelere saç makyaj kaş göz yapıyor ama makyaj olayını ve kaşlarını almayı ancak tüm okula rezil olduktan sonra, aşağılandığın videolar internete düştükten sonra keşfediyorsun. Hakikaten İNTERNET varken, onca video onca kozmetik dükkanı varken, sanki bu kızımızı marstan daha dün getirip, bırakıyorlar dünya üzerine. Makyajla nasıl güzel olunur diye oturuyor, kendini görünüşte düzeltmeye başlıyor. Görünüşte diyorum çünkü içi hala aynı, o bacaklarla, o mini eteklerle, o saçlarla falan hala miymiymiy konuşuyor dişlerini göstere göstere. Gözlük çıkıyor lensler geliyor, kaşlar şekil alıyor, yüzdeki kızarıklıklar bir güzel örtülüyor ve yeni haliyle yeni okulunda çirkin halini yakalattırmadan yepyeni maceralara atılıyor Kim Joo Gyung.


"True Beauty(2020)" Güney Kore'nin tvN kanalında, 9 Aralık-4 Şubat arasında, 16 bölüm olarak yayınlandı. Her bölümü hemen hemen 70-80 dakika kadar olan diziyi ben haftalık olarak takip ettim. Böyle yaptığım iyi de olmuş, çünkü sonradan hepsini birden izlemeye otursaydım peş peşe sıkabilirmiş özellikle yarısından sonra. Dizi esasında ülkesinde baya da popüler olmuş bir webtoondan uyarlama. Bu ara ne çok webtoondan uyarlama dizi görmeye başladım. Neyse, bahse konu webtoon Yaongyi diye birinin yazdığı Yeoshingangrim olarak romanize edilebilen bir isme sahip. Kendi dilinde tanrıçanın gelişi gibi bir şey oluyor çevirince. Dizi haline getirdiklerinde gerçek güzellik gibi bir şey demişler, herhalde gençlere, izleyeceklere daha bir mesaj versin diye düşünerek. Hani bakın asıl güzellik böyle dışta değil, içiniz iyi olsun her türlü başarırsınız, arkadaşlarınız olur, sevgiliniz olur falan gibi şeyler demek için gibi. Ama yukarıda da demeye çalıştığım gibi, hiç ikna edici değil. Çirkin kız diye hakikaten çirkin birini, ne bileyim yüzü gözü burnu ağzı yamuk, bodur, kalın vücutlu, hani yani insanlar tarafından hakikaten yüzüne bakılmayan tipte birini koysalarmış da sonra onu ciddi ciddi güzelleştirselermiş, belki bu mesajlar boşa gitmezmiş.




Ama tabi bu o kadar da ciddi alınması, ciddi düşünülmesi gereken bir dizi değil. Eğlenmelik, zevzeklik etmelik, absürt durumlara gülmelik, sevimliliklere sırıtmalık bir lise dizisi. Gerçi başında oldukça ciddi durumlarla önümüze geliyor. Oradaki gençliğin aslında hayatlarını karartan çok büyük sorunları pat pat diye suratımızda buluyoruz. İftiralar, intiharlar, zorbalıklar, başarı stresi, aile baskısı...Ama hepsini sütün üstünden kaymak toplar gibi hikayenin sonuna kadar yavaş yavaş, sıkıntısız bir şekilde halledip, içimizi rahatlatıyorlar.

Sadece bir çirkin kızın makyajla güzelleşip, kendini keşfetmesi olarak görünüyor hikaye ama aslında tüm yan karakterleri ve yan hikayeleriyle aslında tam bir lise dizisi. Her bölüm neredeyse tamamen okulun içinde ya da sınıftakilerle geçiyor. Hepsi birbirinden sevimli ve eğlenceli bir okul, sınıf dolusu arkadaşın maceraları izliyoruz aslında. O kadar iyi ve ferahlatıcı yan hikayeye sahip ki dizi, esas kızla aşk üçgenindense bunları izlemek çoğu zaman daha iyi gelebiliyor insana. Mesela çirkin kızımızın bir ablası var ki, şimdiye kadar gördüğüm en iyi yazılmış kadın karakterlerden biriydi. İlk defa Terius Behind Me(2018)'de izleyip, acayip beğendiğim ve takibe aldığım Im Se Mi'nin ayrıca çok güzel oynadığı bu karakterin, bizim eğlenceli sınıfın sınıf öğretmeni ile olan aşk hikayesi için bile aslında ayrı bir webtoon yazılsa olurmuş. Ahh bu karakter hakkında sayfalarca konuşabilirim, ama yapmamalıyım.



Ondan sonra mesela çirkin kızımızın küçük erkek kardeşi var ki, en başta sinir bozucu her ufak erkek kardeş gibi (ufak dediğim o da lise bire gidiyor) ortalıklarda dolanması bile insanı deli ederken, her bölümde ekranı çaldığı her dakika ile birlikte giderek kalplerde büyüyen bir karaktere dönüşmesi ve kendisine verilen azıcık yan hikayeyi bile keyfe döndürmesi bile başlı başına şahane bir şeydi. Ya da aşk üçgeninin iki kenarını oluşturan iki esas erkek karakterimizin birbirlerine dalaşıp, sataşıp ama bir yandan da birbirlerini sevmeli-korumalı "bromance"leri her bölüm iple çekilen bir hikaye haline geldi. Sınıftaki öğrenci ekibinin her gün ayrı bir kaos barındıran gürültülü sevimlilikleri çoğu zaman ana karakterlerden daha ilgi çekiciydi. Başarılı ve güzel olup da yine de bir şeylerin ters gittiğini belli eden karakterimiz Kang Soo Jin'in hikayesi bile aslında çok daha ciddiye alınması gereken bir şeyler anlatıyordu.




İlk başta liseliler arasında geçiyor, aman yok sinirim bozulur gelemem oralara diyerek çekine çekine başlamıştım diziye ama hiç öyle hissettirmeden, hatta o lisede geçen her dakikada büyük keyif aldığım bir hikayeye dönüştü. Dediğim gibi Im Se Mi oynadığı için bakmak istedim önce, Cha Eun Woo'nun izlediğim daha önceki iki dizisinden de (Rookie Historian Goo Hae Ryung (2019) ve Hit the Top (2017)) keyif aldığım için onu da izleyebilirim diye düşünmüştüm. Yanılmamışım, dizi başladığı şekilde bitirdi hikayesini, sevimli, eğlenceli, azıcık hüzünlü ama o hüzünleri bile yumuşak geçiştiren, sıcacık bir hikaye olarak kendisini izlettirdi. Korktuğum gibi liselileri izlerken kıskançlıktan sinirlerim bozuldu da ekrana yumruklar savurup kapatmadım. Ama ara ara neleri özlediğim fark ettirdi. İnsan arkadaşlarıyla okuldan çıkıp, dükkan dükkan gezmeyi, birlikte almayacağı şeylere bakarken amaçsızca muhabbet etmeyi, parklarda sokaklarda beraber yürümeyi, birlikte ödev yapmayı bile özleyebiliyormuş. Ya da sadece arkadaşlarını bile özleyebiliyormuş.

So many books, so little time

Mesela.  En son yazdığımda Pazar akşamıydı. Annemleri yolcu etmiştim sabahında. Pazartesi işe gittim, o hafta için planım her gün sabah ilk ...