28 Ağustos 2022 Pazar

삶을 따라잡다

Yine her şeyi biriktirmiş halde, peşinden yetişmeye çalışıyorum. Hayatım habire hayata yetişmeye çalışmakla geçiyor gibi. Bu özelliğimi değiştirmeye çabalıyorum. Ben her önüme gelen şeyi bir kenara iliştirip, not alıp, buna şu zaman bakayım diye yaşıyorum. En basiti, nette instada bir şeyler görüyorum. Aa bu güzelmiş deyip, telefona kaydediyorum, ekran görüntüsü alıyorum. Çünkü o an onu inceleyecek, anlayacak vaktim olmadığını düşünüyorum. Sonra bu biriken şeyleri senede birkaç kere oturup, temizlemem gerekiyor. Bir yere gidiyorum, fotoğraflar çekiyorum. Onları bir sene sonra düzenleyip, paylaşabiliyorum ya da birine göndereceksem göstereceksem ancak yapabiliyorum. Evin içinde bir eşya ile karşılaşıyorum, haa tamam bunu şöyle yapayım diyorum, kenara koyuyorum. Gidiyorum geliyorum, önünden geçiyorum, bir türlü vakti gelmiyor. Öylece evin çeşitli yerlerinde bir şeyler duruyor aylarca. Tüm hayatım boyunca her şey için böyle yaklaşarak yaşadığım için bunun ne kadar yanlış olduğunu da bir süredir bildiğimden, artık düzeltmeye çalışıyorum. Misal bir yatak örtüsü görüyorum. Hah tamam bunu şu ülkeye taşındığımdaki evimde kullanacağım diyorum. Böyle hayal gibi geliyor söyleyince ama benim için o an çok gerçek. Kaydediyorum, not alıyorum, durmaya başlıyor. Oysa o örtüyü gördüğüm an alsam ve nerede yaşıyor olursam olayım kullanmaya başlasam her şey çözülecek. Sen al bir örtüyü de sonra taşınırsın, o hayal ettiğin ülkede kullanmış olursun sonra. Yooook. Şey gibi bu, hani sınavım var, çalışmak için masanın başına oturuyorum. Ama diyorum ki burası çok dağınık, önce toplamam lazım. Ama toplamaya başlamak için önce yemek yemem lazım aç karnına olmaz. Yemek yapabilmem için markete gitmem lazım, evdekilerle olmaz. Markete gideceksem çok pisim, önce duş almam lazım. Duş alacaksam da geç oldu, bu saatte yapılmaz, yarın sabah yaparım. Eh o zaman sınava da yarın çalışırım mecburen. Tüm hayatımı böyle yaşıyorum. O örtüyü alamam şimdi çünkü Yeni Zelanda'daki evimde kullanacağım. E Yeni Zelanda'ya gidemem hemen çünkü önce cv hazırlamam lazım. Cv'yi de şimdi hazırlayamam önce içine yazmak için şu kursa şu eğitime gitmem lazım. O kursa da şimdi yazılırsam birkaç hafta sonra bir yere gidecektim oraya gidemem, sonraki döneme yazılırım. Eh o zaman o örtüyü almayayım şimdi.

O yüzden her şeye balıklama atlıyorum artık. Beynimin kendi kendine o plan döngüsüne girmeye başladığını sezdiğim an nau nau diyorum, girme plan işine. Dur orada. Nihai planım her zaman, yaklaşık 9 yaşından beri Türkiye dışında yaşamaktı ya mesela, her an sanki bir sonraki yıl gidecekmişim gibi hareket ediyordu beynim. Buraya o kadar yerleşmemeliyim, nasıl olsa gideceğim. O insanlara o kadar bağlanma, nasıl olsa gideceksin gibi. O eşyaları alma, taşıyamazsın. Oysa böyle diye diye 35 yaşını bitirdim. 2.üniversite, dikey geçiş sınavı falan gördüm geçen gün mesela. Beynim hemen dişlileri çalıştırmaya başladı. Ama yapma bak, yazılma şimdi o kadar sene durmazsın belki bu ülkede diyerek. Bu sefer durdurabildim dişlileri. Çünkü öyle diye diye yılları heba ettim. Ne var önüme çıkanı yapsam, denesem. Hiçbir yere gittiğim yok. Hiçbir şeyi başardığım yok. Sihirli değnek yok. Beyaz atlı prens yok. Üçüncü günün şafağında atlılar yardıma gelmedi. Ruh emicileri kaçıracak kimse yok. O patronusu anca ben yapıp, kendimi kurtarabilirim ya da yetişemem ve o göl kenarında ölürüm.

İkinci üniversiteye başvuracağım. 4 yıllık tarih okuyacağım. Seneye de yazın DGS'ye gireceğim. Elimdeki iki yıllık diğer bölümü, dört yıllık arkeolojiye tamamlayacağım. Şimdi, şu an önüme gelen bu. 2 yılık sonrasını, dört yıl sonrasını düşünmeyeceğim. Sadece şu an bunlar var ve bunları yapacağım.

Neyse tamam önce mutfağı toplayayım da bir :D

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

So many books, so little time

Mesela.  En son yazdığımda Pazar akşamıydı. Annemleri yolcu etmiştim sabahında. Pazartesi işe gittim, o hafta için planım her gün sabah ilk ...