9 Mayıs 2022 Pazartesi

Kendime Notlar - Yoğun Mayıs

Bu ay çok yoğun olacak. Bu bir. 21-22'sinde açıköğretim finalleri var. 27'sinde uzmanlık sınavı var. Uzmanlık sınavı için çalışmam gereken bir dolu kanun, yönerge, kararname, mevzuat var ve hiç bakmadım. Çünkü hiiiiç istemiyorum. Çünkü istemediğim, ilgimi çekmeyen şeylere çalışma kotamı üniversitede doldurmuştum ve üstüne bilgisayar mühendisliği yaptığım her gün zaten istemediğim bir şeyleri öğrenmeye çalışıyorum. Bir de bunlarla uğraşmak istemiyorum. Aksine açıköğretimden okuduğum Kültürel Miras ve Turizm'in çalışmam gereken derslerini çalışmak istiyorum, çünkü acayip merak ediyorum. Bu derslerin konuları inanılmaz keyifli benim için, (bu bölümün de şu zaman şu anlaşma yapıldı bu kanunla bu yürürlüğe girdi diye dolu olan bir kitabı da vardı ama onu atlattım çok şükür, bu dönem aldıklarım tam benlik) oturup her gün bunları çalışsam gık demem. Ama işte benim oturup her gün merak ettiğim tarihi konuları okumama kimse para vermiyor. Bir yolunu bulana kadar bu lanet olası işi yapmak zorundayım.

Daha önce de bahsetmiştim ya kilo alıyorum bu senenin başından beri durmaksızın diye. Göbeğim şiş falan filan. Doktora gittim. Her bir değerime baktı. Kafam dışında bozuk olan hiçbir şeyim yok. Olabilecek en sağlıklı değerlere sahibim. Biyoloji, kimya, matematik böyle diyor. Yani tıbben, yediğim için kilo alıyorum gibi bir şey. Sabah doktorla konuştuğumdan itibaren hiçbir şey yememeye karar verdim. Yoğurt yedim, kahve içtim. Öğlende haldur huldur yürüdüm dışarı çıkıp. Bir daha hiçbir şey koymayacağım ağzıma. Sağlıklıymışım! Peh! O zaman neden bu kadar sağlıksızım, bozuğum, çürüğüm, yamuğum? Peh!

Roaccutane tedavisinin bir yılı doldu 6 Mayıs'ta. Evet yüzümde sivilce kalmadı ama artık pala gibi bıyık izim var. Bıyığım yok ama kopkoyu bıyık lekem var. Evdeki kapatıcılar örtemiyor. Bu böyle duramaz değil mi? Olamaz yani böyle bir şey? Olmamalı. Kader benimle dalga geçiyor resmen. Lanetlisin sen, hiçbir zaman güzel olamayacaksın diyor. Bir şeyi düzeltsen öbür şeyi bozacağım diyor. Maskeleri de çıkarttık, ohh mis gibi bıyıkla geziyorum sokakta. Bıyığımın hemen altında da göbeğim başlıyor zaten. Ohh.

Önümüzdeki iki hafta her gün ders çalışmam gerek. Bir ona bir ona. Güya aylardır(yıllardır) yazmaya çalıştığım hikayeyi bitirecektim. Tezi teslim ettiğimden beri elimde sürünüyor. Tam bir ara hızımı almıştım ki zaman çizelgesinde işler sarpa sardı. Hangi olayın ne zaman olduğunu, nereye yerleştireceğimi, neyin neyden önce/sonra geldiğini karıştırmaya başladım. Hikaye kafamda ilk belirmeye başladığından beri iki kitap şeklindeydi çünkü, şimdi yaşlandım vaktim kalmadı bir an önce yazıp bitirmem gerekiyor kafasıyla tüm döngüyü tek bir kitaba boca etmeye çalıştım ve her şey birbirine girdi. Siz insanlar sadece yazarak nasıl geçiminizi sağlıyorsunuz? Yani demeye çalıştığım nasıl yazmalı bir iş edinebiliyorsunuz profesyonel olarak? Neye dayanarak sizi işe alıyorlar? Ben neden her gün 8'de evden çıkıp, 6'da eve girip, tüm ev işleriyle uğraştıktan sonra vaktim kalırsa yazabiliyorum? Kitapçıda koca koca kitaplarını gördüğüm benden 10 yaş küçük çocukların benden farkı ne ya? Zengin mi doğuyorlar, ne oluyor?

Off gene sinirim bozuk, telefon edip duruyorlar, bakmayacağım işte. Maillere de cevap vermek istemiyorum. D vitaminim eksikmiş yalnızca, hapı içtim şimdi. D vitamini eksikliği sinir yapar mı? Off ya yediler mayıs'ımı. Gitti koskoca mayıs ayım. Oturup ders çalışacağım ve ağzıma bir lokma birşey koymayacağım şahane bir mayıs. Bu kitabın hazirana yetişmesi gerekiyordu ya. Haziranda artık bir şeyler yapmış olmam, bir şeyleri değiştirmiş olmam gerekiyordu ya...Yetişemiyorum.



Bugün size Outro:Wings'i dinleterek bitirmek istedim. Çünkü diyor ki bu şarkı:

Because I didn’t have many worries,
 I was full of the belief and conviction that this little feather would become wings 
and that the wings would make me fly along with the sound of laughter.
Going down the path that others tell not to go,
doing things that others tell not to do,
wanting things that are not supposed to be wanted,
and getting hurt again,
You can call me stupid
then I’ll just smile back
I don’t want to succeed with something that I don’t want to do
I push myself
I believe myself and that my back’s hurting is
for the wings to sprout
I believe you and that though now it seems humble
in the end you’ll leap into a prosperous future
.....
This is the path you’ve chosen Kid, don’t get scared
This is only your first flight uh
I fly away
Higher than higher than
Higher than the sky

Bazen diyorum ki ben gençken, yani ne bileyim lisedeyken, üniversitedeyken falan var olsaydı BTS, yani bu şarkıları o zaman dinleyebilseydim, söylediklerini o zaman bilebilseydim, bir şeyler değişir miydi?
İlk albümlerini çıkardıklarında çoktan ilk işimde 2 yıldır çalışıyor olduğum için bunalımın dibine vurmamış olsaydım belki ha?






Tam yazıyı bitirmiş, kendimi kaptırmış bir yandan da wings'i dinleyip, yayınla düğmesine basmaya hazırlanırken bir yerden gelen bir paketi açtım ve bununla karşılaştım. Şaka. Şaka mı bu sevgili kader?! Kafama gözüme gelişine işaretler mi sallıyorsun?! Ama ben anlamıyorum haberin olsun. Ben öyle belli belirsiz şeylerden anlamıyorum. Bana böyle direkt, somut şeyler yap demen lazım. Çat çut! Bana böyle gelmen lazım. Ay allahım sinirim bozuldu. Sinirden gülüyorum şu an. Çikolata ya. Bir çikolata paketinde niye bu vaaar?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bahar Ekinoksu - "Old must be left; New must be adopted; Life must be celebrated"

Ostara veya Eostre veya Eastre, Germen bahar ve şafak tanrıçası. O dönemin akademik yazılarında kendisinden yalnızca bir kez bahsediliyor - ...