31 Mart 2019 Pazar

Yuval Noah Harari'den "Sapiens"

Bu kitabı okumayan bir ben kalmış olabilirdim elime aldığımda bu senenin başında. 2012'de yurtdışında, 2015'te de burada yayınlanan kitabı instagramına koymayan kalmamış gibime geliyor. Ben de aşırı merak etmiştim tabi, zaten direkt bana hitap ediyordu ("Sapiens", "insan türünün kısa bir tarihi", TARİH). Ama tam da ilk işimden istifa ettiğim yıl çevrilmişti Türkçe'ye, nette pdflerini buldum tabi ama inat ettim, yeniden param olacaktı ve bu kitabı satın alarak, elimde tutarak, üzerine notlar alarak satırlarını çizerek okuyacaktım. Çünkü emindim, öyle bir kitaptı bu. (Goodreads'te Sapiens-->şurada)
Bir yandan çok doğru tahmin etmiştim, bol bol çiziktirecek yerleri vardı kitabın ama öte yandan aşırı derecede başka bir şey çıktı bu kitap. Bir tarih kitabı değil bence. Yani direkt hedefi o değil. Harari'nin amacı insan ne, psikoloji ne, sosyoloji ne, ekonomi ne, geleceğimizle ilgili ne yapabiliriz, şu an ne haldeyiz, vay arkadaş halimiz nice olacak gibi sorulara cevap vermekmiş bence. Cevap vermek de değil, bunlar hakkında konuşmak istemiş, içinde çok birikmiş, o da valla ben tarih eğitimi aldım, tarihin içinde cebelleştim durdum ama aslında böyle salon salon gezip insanlara ne olacak bu ekonominin hali, aç mı kalacağız diye konuşmak istiyorum demiş. Bu sebepten de önce oturmuş, bir kitap yazayım da hiç değilse lafı oradan açarım hem insanlar da beni tanır diye düşünmüş. (Yuval Noah Harari'nin web sitesi-->burada)
uyuz şey
İlk başlarda hakikaten insanın tarihinden giriyor olaya. Hani yeryüzünde ne vakit canlılar gözlerini açmaya başladı, sonunda bu halimize evrilecek olan canlılar nasıl ortaya çıktı falan oradan başlıyor lafa ama daha ilk sayfalarda Harari'nin nasıl bir tarza sahip olduğunu anlıyorsunuz. Ayrıca aslında bahsetmek istediği şeylerin başka olduğunu da anlıyorsunuz. Hele bu kadar çok insanın bu kitaptan bu kadar fazla şey paylaşmış olmasının nedenini daha iyi anlıyorsunuz. Hepimizin bir şekilde düşündüğü, aklımıza gelen bir çok şeyi bu konsept içinde rahatlıkla sunuyor. Sunabiliyor çünkü sonuçta o ciddiye alınan biri ve "akademik" ya, kimse dalga geçemez. Oysa diyor ki basitçe, dedikodu yapabildiğimiz için "insan" olduk. Hikayeler uydurup, birbirimize anlatabildiğimiz için tüm doğayı, tüm canlıları ele geçiren biz olduk.
Bildiğimiz kadarıyla sadece Sapiens hiç görmediği, dokunmadığı veya koklamadığı varlıklar hakkında konuşabiliyor.

Kurgular hakkında konuşabilme becerisi, Sapiens dilinin en özgün yanıdır.

Tarım devrimini veya tarih kitaplarında bazen yazdığı haliyle Neolitik devrimi ilk öğrendiğimizde aklımıza geliveren sorulara dair de mantıklı açıklamalar getiriyor mesela. Ulan hastalıklar, salgınlar, savaşlar, her türlü kölelik bu toprağı ekip biçmeye, sabit bir yerlere yerleşmeye başlamamızdan sonra ortaya çıktıysa ne demeye zahmet edip de taşlarla sopalarla hayvanları avlamaktan vazgeçtik? diye sorduğumuz noktada Harari diyor ki;
İnsanlar bu kadar hayati öneme sahip bir konuda neden yanlış hesap yapıyorlardı? Tarih boyunca neden hep yanlış hesap yaptılarsa, o yüzden. İnsanlar kararlarının tüm sonuçlarını tahmin edemezler. Ne zaman daha fazla çaba göstermeleri gerekse - örneğin tohumları toprağın yüzüne serpmek yerine toprağı çapalamak gibi - insanlar, "Evet belki daha fazla çalışacağız, ama hasadımız çok daha fazla olacak! Verimsiz geçen yıllarla ilgili endişe duymayacağız. Çocuklarımız aç yatmayacak," diye düşünüyorlardı. Aslında mantıklıydı. Daha çok çalışırsanız daha iyi bir yaşamınız olur. Onların planı da buydu.
Ama tüm bu doğru gibi görünen yanlış kararlarımızda hep ısrar ediyor oluşumuza da sonra bir açıklama getiriyor. Getirdiği açıklamayı biz de biliyoruz, farkındayız ama farkında oluşumuz kendimize engel olabilmemizi sağlamıyor. Dahası bunun onbinlerce yıldır aynı olduğunu vuruyor yüzümüze Harari;
Daha kolay bir yaşam arayışı pek çok zorluk çıkarmıştı ve bu sonuncusu değildi. Bugün aynı durum bizim için de geçerli.Kim bilir ka üniversite mezunu genç çok çalışıp iyi paralar kazanacaklarını düşünerek büyük firmalara giriyor ve ancak otuz beş yaşından sonra bu işlerden ayrılarak gerçek istediklerini yapmaya çalışıyor? Öte yandan, bu yaşa gelinceye dek kredi ödemeleri, okul yaşına gelen çocukları, ödemeleri gelen arabaları ve yurtdışında tatiller veya kaliteli şaraplar olmadan yaşamın çok da anlamlı olmadığına dair geliştirdikleri anlayışları oluyor. Ne yapabilirler? Geri dönüp kök bitkilerini mi eşelesinler? Elbette öyle yapmayıp daha da büyük bir çabayla köle gibi çalışıyorlar.
Tamam böyle böyle satırlarla kitap kendini büyük bir hızla okuttu ilk başta. Vaay, evet doğru, işte ben de tam bunu diyordum vay arkadaş! diyerek son hızla ilerledim kitabın içinde. Ama bir noktada baymaya başladı yazdıkları. Lafı kendi istediği gibi dolandırıp duruyordu, sadece kendi istediklerinden bahsediyordu. İyiydi hoştu bilmediğim - ekonomik gibi - konularda bir şeyler söylemesi ve bunlar hakkında fikirler edinmem ama ben bir tarih kitabı okumak istiyordum, ne olmuş onu öğrenmek istiyordum ki olanlara göre kendi fikirlerimi oluşturayım, üstüne düşüneyim. Bu yüzden ortalardan sonra sıkıldım, kendimi devam etmek için zorladım. Kitap eziyete dönüştü. Dahası Harari'ye de yavaştan kıskançlıktan ötürü uyuz olmaya başlamıştım. Sırf gerekli imkanlara sahip olduğu için o bu kitabı yazabilmişti, tüm gün böyle konular hakkında kafa yorabilecek lükse sahipti. Tüm gün oturup, bunları düşünebilecek lüksü vardı. Gençliğinin o en güzel yıllarında Oxford gibi yerde tarih doktorası yapabilecek imkanı olmuştu. Oysa yazdıklarının hepsini düşünebiliyordum, yazmadıklarını da öğrenmek için can atıyordum, resmen kırıntılardan bilgi toplamaya çalışıyordum açlıkla ama ben yine de bu kitabı alabilmek için tamamen alakasız bir şekilde tüm günümü switchlere konfigürasyon girmekle, güvenlik duvarına kural yazmakla geçirmek zorunda kalıyordum. Bu ülkede değil de başka bir ülkede doğmuş olsam bu kitabı yazan kişi olabilecekken, şimdi bu kitabı okuyabilmek için sabahın köründe bindiğim serviste geçirdiğim yarım saate (bir de akşam dönüşteki yarım saate) sahiptim. Yani dalga geçiyor gibiydi Harari benimle. Hem salakça bir şekilde köle oluyor insan diyordu, hem de kendisi bu köleliğin dışında zevkini sürüyordu. Kitabı bitirdim evet, ama o an karşımda olsa adamın o incecik boynunu koparıverecektim. Kıskançlık böyle bir şey çocuklar. Çok kuvvetli bir duygu.
Daha mutlu muyuz peki? İnsanlığın geçtiğimiz beş yüz yılda biriktirdiği zenginlik memnuniyet anlamına geldi mi? Tükenmez enerji kaynaklarının keşfi tükenmez bir mutluluğun yolunu önümüze serdi mi?(...) Ayak izi rüzgarın olmadığı ayda bozulmamış halde duran Neil Armstrong, 30 bin yıl önce Chauvet Mağarası'nın duvarına el izini bırakan isimsiz avcı toplayıcıdan daha mutlu muydu? Eğer daha mutlu değilse tarımı, şehirleri, yazıyı, parayı, imparatorlukları, bilimi ve sanayiyi geliştirmenin anlamı neydi?

Not gibi olsun (yazının içine yerleştiremedim çemkirirken konu bütünlüğüne girmedi:p) : Kitabın orijinal ismi "Sapiens: A Brief History of Humankind". Türkçe çevirinin kapağında insan türünün kısa bir tarihi diye de yazıyor evet ama bizimkiler bir de "Hayvanlardan Tanrılara" diye bir başlık eklemişler. Belki tüm kitabı okuyup çıkarılabilecek mecazi sonuç bu olabilir ama illa ki Sweet November olayına niye giriyoruz ya? Bu başlığın hiçbir gereği yokmuş bence. Normal orijinalini çevir yaz işte. Böyle ufak şeylere takılıyorum işte. Bir de Harari her ülkeye göre kitaptaki örnekleri falan değiştirmiş. Bizim için olan versiyonda işte ne bileyim İstanbul'dan örnekler var gibi diyeyim öyle şeyler. Ne kadar da böyle kendini beğenmişlik, nasıl da bir kendini beğendirmeye çalışmalar, nasıl bir popülizmler...Evet adama her türlü uyuz olacağım.

Ben kitabın Kolektif Kitap tarafından yayınlanan Ertuğrul Genç çevirisi, ekim 2018 tarihli 47.baskısını netten almıştım. Idefix'ten 21,74 tl'ye, kasımın sonunda. Şu an 25 tl görünüyor aynı yerde. Kitapçıya gidip almaya kalksanız 40 liranın üstünde görünüyor. Diyecek söz yok.

1 yorum:

  1. Ben de tam dediğin yerlerde baydım ve akmayı durdurdu kitap.. Entelektüel kimliğime yediremediğim için açıkça diyemedim kendime.. onun yerine "yaa araya başka kitaplar diziler girdi cnm doğal, sonra bi döneyim hızlıca bitiririm" falan dedim 2-3 aydır.. yalnız olmamak güzel :)

    YanıtlaSil

amaideas agus call

Bu seferki yumurtadan da Charlie Brown çıktı  En son 11 Mart'ta, Ramazan'ın başladığı gün, pazartesi günü yazmışım (Aradaki ekinoks ...