28 Şubat 2015 Cumartesi

gotik

kasvetli, iç karartıcı yapısı, korkutucu dekorları ve insanın içini ürperten, sonu gelmek bilmeyen koridorlarıyla eski bir malikane ya da şato;tipik gotik edebiyat eserlerinde karşımıza çıkması muhtemel bir mekanla karşı karşıyasınız. tabii ki de bu mekanların vazgeçilmez unsurları olan büyük salonlar, gıcırdayan merdivenler, mum ışığının aydınlattığı karanlık duvarlarda oluşan uğursuz şekiller, kaynağı belli olmayan inlemeler, uğultular ve gecenin sessizliğini bir bıçak gibi kesen korkunç bir çığlık… mekan korku hikayelerinin en önemli unsurudur belki de. çevresi de pek iç açıcı değildir bu mekanların. sis, bu sisin arasında belli belirsiz siluetler ve bir mezarlık görülmektedir.hikayedeki kahramanımızın sakin ve normal geçen gündüz yaşantısı, geceleri kabusa dönüşecektir. ortaçağ’ın ezici dini baskısı sonucu ortaya çıkan şeytan tanımı, hayaletler, cadılar, kötü ruhlar ve çeşitli canavarlar bu yeni türün ortaya çıkmasını tetiklemiştir. bu türe ‘gotik’ denilmektedir. gotik kelimesini bu bağlamda ilk kez kullanan horace walpole’dur.genellikle benzer temalar üzerine kurulu oldukları ve benzer korku öğelerini kullandıkları için, tüm gotik hikayeler aynı görülebilir. doğru düzgün ışık olmayan karanlık gece sahneleri, insanın sürekli ensesinde hissettiği soğuk nefes ve büyük ve içine girenlere bir boşluk hissi veren eski evler gibi unsurların neredeyse tüm romanlarda bulunması bunun nedenidir. türün ortaya çıkışıyla ilgili pek çok şey söylenmiştir. ancak yapılabilecek en güzel açıklama; yazarın neoklasizmin kısıtlayıcı kurallarından sıyrılıp romantizmin hayal gücüne kapılmasıyla olduğudur. yani gotiğin, gerçekçi ve mantıkçı romanlara karşı olduğu söylenebilir. 18. yüzyıl sonlarında ortaya çıkan ve okuyucuyu hayal gücünü kullanmaya iten romantik akıma gotiğin katkısı “korku” unsuru olmuştur. walpole’a göre korku ve beraberinde getirdiği heyecan duygusu okuyucuyu daha iyi ele geçirir ve bu bağlamda bir yazarın en önemli aracıdır.
ilk olarak mimaride görülen gotik akımı, romantik akımla birlikte bazı yazarların eskiye dönmesini ve eserlerinde ortaçağ esintileri yaratmasıyla,edebiyat alanına sıçramış oldu. 18. yüzyıldan günümüze gelen bu korku edebiyatının kaynağı; insanoğlunun evrenin gizemlerine ve doğaüstü şeylere karşı bitmek bilmeyen merakıdır. dinin baskıları altında oluşan bastırılmış duyguların, düşünülmesi bile günah ve yasak kabul edilen fikirlerin dışa vurumudur gotik. okuyucuyu hayrete düşürerek ve onları yüzleşmeye cesaret edemedikleri her türlü korkularıyla karşı karşıya getiren her türlü ayrıntı, gotik romanlarda günlük hayatın bir parçasıdır. hayal gücünü en uç noktasına kadar kullanan ve sınırları zorlayan gotik, romantizmle de iç içedir. buradaki “romantizm” günümüz anlamından çok uzak, korku ve dehşet duygularıyla doludur. romantik akımın en büyük gayesi, aklın sınırları dışına çıkarak hayal gücü elverdiğince yazmaktır. bu bağlamda gotiğin de romantizmden doğduğunu söylemek pek de yanlış olmaz. ancak, gotik her ne kadar ortaya çıktığı dönem için fazla yeni ve sıra dışı görülse de, ortaçağın batıl inançlarına, mantık sınırlarını aşan hortlak hikayelerine dönüş yaptığı için değişime ayak uydurmayan gerici bir tür olarak sayılabilir.-->ekşi sözlükten eische'nin yazdığı madde.
[bu sene bitirmeye çabaladığım Can Yayınları'nın Gotik serisini okurken blogger görevimi de yapayım, nette rastladığım en anlaşılabilir ve hap halindeki "gotik" açıklamasını sizlere de okutayım dedim. kopyala-yapıştır için ellerime sağlık:)]

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

beatha

 Vay. En son tam bir ay önce yazmışım. Yuh bana. Oysa bu bir ay içinde çok defa yazmalıyım dediğim oldu. İçimden böyle yazma isteğiyle taşar...