20 Temmuz 2011 Çarşamba

Where is your heart Elinor?

Saçma. Evet saçma.
Anlayamıyorum. Önce anlamak istemediğimden vazgeçmiş oluyorum. Sonra anlamak istemeye başlıyorum. Anlamaya çabalıyorum. Anlamak istiyorum. Gerçekten.
Ama olmuyor. Aklım almıyor. O ipin ucundan tutsan, başka bir ipe bağlanıyor. O ip de gidip düğüm oluyor. Diğer ipin ucuna gideyim ordan devam edeyim desen, bu sefer o da tutup başladığın yere geri götürüyor.
Bir şey yapmak için değil, sadece anlamış olmak için anlamak istiyorum. Bilmenin, bilginin verdiği tatmin ediciliğin zaferi için bilmek istiyorum.
Ama olmuyor. Saçma bir döngü, dönmeye devam ediyor. Çıkayım diyorum. Elimle itip, dışına atayım döngünün. Elimde bir şey kalmasın, bir sonuca ulaşmasın. Sadece kırayım, çıkayım. Ama ben çıktım zannediyorum, bir bakmışım içerdeyim.
Sarsmak istiyorum, bağırmak istiyorum  "Ne! Ne! Ne!" diye.Sarsılmak istiyorum. Adamakıllı. Yoksa böyle hep ufak ufak sallanıyorum. Geçmiyor.
Bitsin istiyorum. Sonuçlu veya sonuçsuz. Sadece bitsin. Bileyim, bitsin. Öğreneyim, yere veya göğe çarpıp geri geleyim, düzeleyim. Ama yeter ki bitsin.
Çünkü böyle, çok anlamsız.
Ve kanımca çoğu Jane'in suçu. İnandırdı. İnandık. Öyle değilmiş. O da biliyordu ki öyle olmadığını, hep "öyle" olduğunu söyledi bize. İnanmamızı istedi.
Saçma.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

So many books, so little time

Mesela.  En son yazdığımda Pazar akşamıydı. Annemleri yolcu etmiştim sabahında. Pazartesi işe gittim, o hafta için planım her gün sabah ilk ...