8 Mayıs 2013 Çarşamba

delikanlının adı, santiago idi

Bu haftaki bölüm "Something Old"da Ted - bizim işaretlere her şeye anlam yükleyen "yağmur yağdıran" Ted - Robin'e şöyle dedi :
“Maybe it’s dumb to look for signs from the Universe. Maybe the Universe has better things to do—dear God, I hope it does. Do you know how many signs I’ve gotten that I should or shouldn’t be with somebody, and where has it gotten me? Maybe there aren’t any signs. Maybe a locket is just a locket, a chair is just a chair. Maybe we don’t have to give meaning to every little thing. Maybe we don’t need the Universe to tell us what we really want. Maybe we already know that deep down.”
Hayır dedim içimden izlerken, sonra da ekrana doğru. Hayır, işaretler var, anlamlar var. Evren, hakikaten de bize bir şeyler söylemeye çalışıyor, çalışmalı. Hele şu son zamanlarda daha bir görüyorum ben bunu. Henüz anlam veremiyorum ama bir sürü bu tür şey oluyor. Serviste tüm günün yorgunluğu üstümde, başımı cama yaslamış, önce gri binalardan gri asfalta, sonra yeşil tarlalardan kızıl gökyüzüne doğru değişen manzaraya dalmışken fark etmeden birini düşünürken kulağımda, radyoda birdenbire o düşündüğüme ait bir şarkı çıkıyor. Bir gün bir şehir gelmiş oluyor aklıma durup dururken, sonraki günler boyunca o şehirle ilgili şeyler çıkıyor karşıma. Orada burada, öylesine, aralara sıkışıvermiş halde. Bugün mesela, kütüphaneye gittim aklımda tamamen başka kitaplar varken, rafların arasından geçerken gözlerim en alttaki raflardan birinde bir kitaba takıldı. Şimdiye kadar gittiğim her seferde orada duruyordu o kitap belki de ama bu zaman kadar hiç görmedin, dikkatimi çekmedi. Ne olduğunu bile bilmeden birşey beni ona çekti, elime aldım, "Papanın Gergedanı". Tamam ilginç birşey belli ki ama çok da çekmez beni böyle isimleri olan kitaplar. Gülümser geçerim. Bu sefer öyle olmadı. İçini açtığımda gördüm ki 16.yy. ve Mediciler'den falan bahsediyor. Girişindeki çevirmenin önsözünde ise bilmediğim şeylerden hem de tam da Da Vinci's Demons hızını almış giderken, Mediciler'e yapılan Pazzi komplosundan, Lorenzo'nun iki oğlundan birinin sonradan papa olduğundan ve hatta Mediciler'den 4 papa çıktığından bahsediyordu. Hatta kuzey avrupa ile ilgili bir hikaye etrafından anlatıyordu bunları. Gayet sıradan bir şey gibi görünebilir size. Benim için o kadar çok şey ifade ediyor ki. Bu kadar sevdiğim ve merak ettiğim konularla ilgili olduğunu bilemeyeceğim, normalde arayıp da görmeyeceğim, okumayacağım bir kitaba ilişmişti gözlerim. Evren gerçekten de bir şeyler anlatmaya çalışıyor olamaz mı? Ufak şekillerde de olsa yardım edemez mi?
Evet doğru birkaç yerde Ted, "Maybe we don’t need the Universe to tell us what we really want. Maybe we already know that deep down." diyerek. Evet belki biliyoruz biz de içten içe ne istediğimizi ama o kadar içerde, o kadar derinde ki, birilerinin birşeylerin bize bunu söylemesine haykırmasına ihtiyacımız var.
“You see, the Universe has a plan, and that plan is always in motion. A butterfly flaps its wings and it starts to rain. It's a scary thought, but it's also kind of wonderful. All these little parts of the machine constantly working, making sure that you end up exactly where you're supposed to be, exactly when you're supposed to be there. The right place at the right time."
Ben, bunu söyleyen Ted Mosby'ye inanıyorum, bunu söyleyen Ted Mosby benim bildiğim Ted Mosby. Çünkü birinin, bir şeyin, benden bizden daha büyük bir gücün herşeyi yoluna koyacağına, sonunda beni olmam gereken yere, istediğim, hayalini kurduğum yere gideceğimi ve olmak istediğim, olmam gerektiğini bildiğim insan olacağımdan emin olmasına ihtiyacım var. Sonunda 'herşeyin olması gerektiği gibi'sinin benim hayalini kurduğum şekilde olduğunu göreceğime inancımın olmasına ihtiyacım var. "It's a scary thought, but it's also kind of wonderful."

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bahar Ekinoksu - "Old must be left; New must be adopted; Life must be celebrated"

Ostara veya Eostre veya Eastre, Germen bahar ve şafak tanrıçası. O dönemin akademik yazılarında kendisinden yalnızca bir kez bahsediliyor - ...