Ekim ayı genellikle fazla tatil barındırmayan, okulların iyice derse gömüldüğü, havaların bozduğu öyle pek bir renksiz, pek bir iç karartıcı bir ay gibi gelir. Ama senelerdir görüyoruz ya - filmlerde ve dizilerde öylesine fazla ki - ekim sonunda bir cadılar bayramı hadisesi var. Amerika yapımı hemen hemen her dizide mutlaka her sezon ekim ortasında bir Halloween-Cadılar Bayramı bölümü yapılır. Resmen ben de senelerdir o çocuklarla birlikte şeker toplamaya çıkmışım, mutlaka bir perili eve denk gelmişim, yaşlı amcalardan korkmuşum falan gibi hissediyorum, bayramın tüm ayrıntılarına hakimim. Okul derslerini böyle öğretseler, fakülte birincisi olmuştum o derece.
Neyse, madem kostümler giyip şeker toplamaya çıkmıyoruz, ekim ayını korku filmleri ayı ilan edelim diyorum ben de. 30 ekime kadar her hafta bir tane olmak üzere, toplamda cadılar bayramına kadar 4 korku filmi izleyip, pagan ruhlarına selam durmak istiyorum. Elimde halihazırdaki izlemediğim filmler arasından imdbnin "horror" etiketini uygun gördüğü 4 filmi sıraya koydum : House of Frankenstein, Psycho, Nightwatch ve The Devil's Rejects.
House of Frankenstein 1944 yapımı bir Erle C.Kenton filmi. Curt Siodmak'ın "The Devil's Blood" adlı hikayesinden uyarlanmış. 1971'de yapım şirketi Universal Studios tarafından yenilenen siyah-beyaz film, 2008'de de DVD olarak piyasaya sürülmüş. Benim rafımda birkaç senedir duruyordu öylece. Sanırım indirime girmiş filmler bölümünde görüp, hemen eve getirmiştim ama elim bir türlü gitmemişti.
Film biraz zamanının modası olan canavarlar temalı romantik korku yaratma işine yeni bir soluk getirmeye çalışmış. Elinde ne varsa karmış katıştırmış (annemin bir deyimi bu, nasıl da beynime işlemiş :p ). Önce Neustadt Hapishanesi'ne konuk oluyoruz mesela. Yemek getiren gardiyanın boğazına yapışarak tebeşirini isteyen bir mahkumla tanışıyoruz. Doktor Gustav Niemann 15 yıl önce bir cesetten aldığı insan beynini bir köpeğe yerleştirmeye çalışırken yakalanıp, hapse atılmış. Hapiste yan komşusu kambur Daniel'a duvara çizdiği formüllerle, çizimlerle deneylerini, fikirlerini anlatıyor. Daniel'ın tek isteği normal bir adam olup, mutlu olabilmek. Niemann da ona ordan kaçtıklarında, ameliyatla onu düzelteceği sözünü veriyor. Niemann eskiden Doktor Frankenstein'in asistanı olan adamın kardeşiymiş, bu yüzden Frankenstein'in ölüm ve yaşam hakkındaki deneylerini, bilgilerini yazdığı kayıtlarını ele geçirirse inanılmaz deneyler yapabileceğine inanıyor.
Çok yağmurlu, fırtınalı olan o gece hapishaneye yıldırım düşüyor ve duvarlar falan yıkılıyor. İki mahkum kaçıp, yolda rastladıkları bir korku sirki arabasına biniyorlar. Arabanın sahibi Lambini, Niemann'a Kont Drakula'nın içinde kemikleri olan tabutunu ele geçirdiğini ve gösteri yapmak üzere taşıdığını söylüyor. Evet işin içine Notre Dame'ın Kamburu'ndan sonra bir de vampir girdi. Doktor ve kambur Lambini'yi öldürüp, arabayı sahiplenip, onun kılığına giriyor ve doktorun öcünü almak üzere yola çıkıyor.
Geldikleri yerde önce Drakula'nın kalbine saplanmış kazığı çıkarıp, kendi istediği adamları öldürmesi şartıyla serbest bırakıyor Niemann. Drakula gidip, belediye başkanını öldürüyor ama gelini Rita çok hoşuna gittiği için onu kaçırıyor. Sonra da çok saçma bir biçimde ölüyor Drakula. Rita kocasına kavuşuyor ve o kasabayı arkamızda bırakıyoruz.
Sonraki durakta doktor ve kambur Frankenstein'ın evine gitmeye çalışırken, yolda bir çingene kızı kurtarıp, arabaya alıyorlar. Kambur aşık oluyor Ilanka ismindeki çingeneye çünkü. Gittikleri ev harabe halinde. Harabelerin altında donmuş buz kalıpları içinde Frankenstein'ın canavarını ve kurt adamı buluyorlar. Evet kurt adam! O da girdi işin içine. Hem de orijinal kurt adam, Lawrence Talbot. İkisini ortaya çıkarıyorlar ve doktorun kendi laboratuvarına gidiyorlar.
Bu sırada doktor herkese söz vermiş halde. Kambur Daniel'a, kurt adam Larry'ye falan hep düzelteceğim sizi, bana bir yardım edin hele modunda. Amacı da canavarı canlandırmak. Buzdan çıkmasına rağmen dokuları düzelmemiş canavarın. Elektrik falan veriyorlar habire. Bir de Ilanka kurt adama aşık oluyor, Daniel kıskanıyor bu arada. Doktorun insanların beyinlerini naklederek hastalıklarından kurtulacaklarına dair çalışması ise hakikaten hayranlık verici :p
Korku filmi klasiklerini bir araya getirmesinin dışında, genel hatlarına da sahip film. Hava her daim yağmurlu, fırtınalı, öyle değilse sisli. Çoğu şey gece karanlığında oluyor zaten. Canavar tüm film boyunca yatar vaziyette, son 5 dakikada ayaklanıp yamuk yamuk geziyor o kadar. Kurt adam günümüzde de yeniden moda olan halinden acı duyan, romantik canavar sularında. Drakula, görülebilecek en etkisiz Drakula. Pelerinini açıp, yarasaya falan dönüşüyor. Kambur Daniel filmin en iyisiyken, Doktor Niemann canavarlardan daha korkunç görünüyor.
Sonuçta 67 dakikalık eğlenceli bir klasik var ortada. Ama Hitchcock'un Rebecca'sının yaptığını yapamadı bana, korkmakla alakası yoktu, hem de dışarıda fırtına olmasına rağmen. Eğlendim resmen.
İzlemek isterseniz youtubedan 7 bölüm halinde izlenebiliyor : http://youtu.be/GldF0VayMoI
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder