20 Ağustos 1981 tarihinde Londra semalarından dünyamıza inmiş olan Benjamin Thomas Barnes'ı ben de birçoğumuz gibi ilk defa Narnia Günlükleri : Prince Caspian'daki malum prens olarak tanıdım. E bir kere de tanıyınca kendisini sevmemek, ergen-genç-kız-fanatikliğine dönüşmemek pek zor (yoo hayır dönüşmedim).
Ben Barnes ekran ve perde kariyerine öncelikle Hyrise adındaki bir boyband'de şarkı söyleyip dans ederek başlamış (ki nerdeyse 2004'te İstanbul'daki Eurovision'da İngiltere'yi temsil edecekmiş, o derece.). Ardından tvde bir iki kere görünüp, neyseki kendine bir oyunculuk kariyeri çizmeye karar vermiş olmalı ki 2006'da "Doctors" adlı dizinin bir bölümünde ve "Split Decision" adlı bir tv filminde rol almış. Yapımı veya çekimi devam eden birçok film var bu sene ve seneye vizyona girmesi beklenen. Ancak şimdiye kadar gösterimi yapılmış 8 tane sinema filminde kendine gayet iyi yerler edinmiş durumda. Sözkonusu 8 filmden bir tek "Locked In" adlı 2010 yapımı Suri Krishnamma filmini bulamadım, göremedim henüz.
|
Spiker ve Cobakka : meteliksiziz ama cooluz. |
Ben'in ilk beyazperde işi "Bigga Than Ben" esasında oldukça iyi bir başlangıç, kendini kanıtlamak isteyen bir yetenek için. Tam ismi de Bigga Than Ben : Russians' Guide To Ripping Off London. Bu ismin de fikir verdiği gibi Pavel Tetersky ve Sergei Sakin'in aynı isimli günlük-kitaplarından Suzie Halewood'un senaryolaştırıp, bir de yönettiği bir uyarlama. Moskova Film Festivali'nde ve Edinburgh Film Festivali'nde gösterilip, oldukça beğenilmiş olan bu kara-mizah filmi, çocukluktan beri iki sıkı dost olan Rus gençleri Spiker ve Cobakka'nın farklı farklı nedenlerle yurtdışında köşeyi dönme çabalarını anlatıyor. Spiker yeterli parayı biriktirip sevgilisi ile evlenebilmek isterken, Cobakka her zaman kurmayı istediği müzik grubunu oluşturacak kadar parayı elde edebilmeyi umuyor. Aslında Los Angeles'a gitmeyi istiyorlar tabi önce ama bütçeleri ancak Londra'ya kadar götürebiliyor onları ve mecburen de hayallerine orda destek aramak durumunda kalıyorlar.
|
Nereye geldik abi biz böyle bakışı |
Cobakka'nın dış ses olarak bir yandan anlattığı olayları, Rusya'dan gelip, birer göçmen ve yabancı olarak Londra'nın onlara gösterdiği yüzünü, izliyoruz. Banka hesabı açmak istiyorlar mesela ilk hedef olarak. Ama bunun için adrese, kalacak yere, belgeleyecek bir işe ihtiyaçları var. Başlarını sokacak çatıyı bile zar zor buluyorlar her gece. Sırtlarında çantaları, ağır Rus aksanlı İngilizceleriyle oldukça yabancı düşmanı olan İngilizlerin arasında iş arıyorlar. Müslüman mahallesinin kokusuna dayanamıyorlar, kendi ülkelerinde nefret ettikleri siyahilerden yardımı ve insanlığı görüyorlar. Hatta filmin belki de en iyi karakterleri o Jamaikalı rastafaryan abiler.
|
Artash ve çömezleri |
İstenmeyenler olarak yırtmaya çalıştıkları bu metropolün inceliklerini öğreniyorlar bir yandan. Yasaları ve düzeni nasıl eğip bükebileceklerini, boşluklardan nasıl yararlanabileceklerini çözüp, sistemin içine dalmaya çalışıyorlar. Yalnız bu kadar trajik bir göçmenlik hikayesi olarak anlattığıma bakmayın, film esasında son derece eğlenceli ve komik. Adı üstünde kara-mizah zaten. Mizah yönü çok iyi bir karalık bu. Dünyanın en refah düzeyi yüksek şehirlerinden birinin arka sokaklarını gösteriyor tabi bu arada, gerçekçi bir şekilde İngilizlerin yabancılara ve yabancıların birbirlerine nasıl davrandıklarını da anlatıyor. Arkadaşlığı, dostluğu, amaçları, hayalleri sorgulatıyor.
|
karın doyurmanın yegane yolu : aşırıcılık |
Cobakka rolündeki Ben Barnes, yırtma derdinde Londra'nın soğuk nefesiyle boğuşan Rus gencini çok iyi canlandırıp, bir anlamda filmi sırtlamış ve gayet yerinde bir başlangıç yapmış böylece. Başrolün diğer yarısı Andrey Chadov'un performansını da gözardı etmemek gerek tabi. Üstüne Pete Doherty ve Joe Strummer'ın el attıkları müzikler de cabası.
|
yırtmanın da çeşitli şekilleri var, değil mi? |
Filmin resmi sitesi :
http://www.biggathanben.com/
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder