17 Şubat 2011 Perşembe

BİR KENTPARK SİNEMASI MACERASI

Hikayemiz bir salı günü öğleden sonrası Eskişehir yolu üzerindeki Kentpark AVM'de geçiyor, öncelikle onu belirteyim. Yıllık Oscar adayları izleme maratonuma devam ediyordum bu bahsi geçen salı günü de. Inception, The Social Network, The Kids Are Allright cepteyken yolumu The Fighter'a çevirmiş, biletimi almış, sinemanın ortasında dikiliyordum. Annemle atıştırmalık neler alabileceğimize karar verememişken yan tarafımızdaki salonun kapısında dikilmekte olan iki çalışanı göz ucuyla görüyordum.Sonra biz kararsız halde kendi salonumuza doğru yönelmiştik ki deminkilerden bir tanesi koşarak geldi ve işte görevini yerine getirmeye çalıştı: 'Salonunuz hangisi? Şöyle gideceksiniz.Birazdan kapıyı açarız.' Oturduk beklerken, bir çift salonun kapısını açıp girdi. Bu eleman gene bir koşu gelip, onlara bilet falan sordu. Sonra bizlere,dışarıda bekleyenlere kapıyı açıp, girebileceğimizi belirtti.
Belirli bir süre herşey normal gitti. Film cuma günü vizyona girmiş,salı günü olduğu için arkamızda birkaç çift, önümüzdeki sırada bir çift ve sonradan gelen ön tarafa oturan bir genç grubu ile en fazla 15 kişilik salon ekibi tamam. Perdede bir deri bir kemik Christian Bale ile boş boş bakan bir Mark Wahlberg var. Güzel. Yaklaşık 30-40 dakikanın sonunda çat! sesiyle birlikte filmin sesi gitti. Önce herkes şaşkındı,kimseden ses çıkmadı.Sonra yavaş yavaş durumun farkına varıldığından gülmeler,konuşmalar ("biz seslendirelim haydi keh keh"),yakınmalar,oflamalar puflamalar başladı.En arkadakiler projeksiyon odasının camına vurdu falan ama birşey yok.Neredeyse 20 dakika boyunca hiç bir tepki yok. Dahası artık biz de alışmıştık,filmi öyle izlemeye devam ediyorduk.Sonunda dayanamadım,kalkıp haber vermek için kapıya yöneldim(Bu arada perdenin tam önünde yere yuvarlanan bendim, evet o benim hatta.). Dışarıda da kimse yok.Sonunda çalışan odalarının olduğu yerde bir tek kişiye rastladım."Filmin sesi çıkmıyor." dedim. "Sesi mi? Sesi çıkmıyor." deyip benden daha da şaşkın bir vaziyette kalkıp,koşturdu.Salona geri döndüm.Film arası gelmeden kesmek zorunda kaldılar.Bir 15 dakika onu halletmelerini bekledik.Filmi geri başlattıklarında Allahtan ses giden yerden başlattılar da,telafi edebildik.Ama hayır,bununla bitmedi çilemiz.Gerçek film arası vaktinde film gene durdu.Bir 10 dakika da onu bekledik.Film devam etmeye başladı.İzliyoruz herşeye rağmen.Ta ki Christian Bale'in çökük suratının ortasında bir yuvarlak belirene dek.Önce siyah hatlı bir çember belirdi,ardından ufak alevler gördük perdede.Sonra tüm film şeridi gözümün önünde yanıp,düşerken sessizce izledik salondakiler olarak.Tabi gene bir koşu görevli çağırmacalar,beklemeler...O filmi gene de bekledik,izledik ve çıktık o salondan.Artık sinema aşkı mıydı, kafalarımız mı uyuşmuştu yoksa cidden azimli miydik...işte onu bilemiyorum.
Sonuçta Kentpark'ın sinema dekorasyonu güzel.O avizelerden birini söküp,sırtlanıp götüreceğim eve.Nasıl olsa ortamı yarattım mı bilgisayardan da film izlesem aynı hesap.En azından burda film şeridi yanmıyor.
Böyle demişken bir de bilgisayar yanıyor muymuş:D

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bahar Ekinoksu - "Old must be left; New must be adopted; Life must be celebrated"

Ostara veya Eostre veya Eastre, Germen bahar ve şafak tanrıçası. O dönemin akademik yazılarında kendisinden yalnızca bir kez bahsediliyor - ...