edgar allan poe etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
edgar allan poe etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
24 Aralık 2012 Pazartesi
25 Ekim 2012 Perşembe
Olağandışı Öyküler - bir de Poe hikayeleri listesi
Kitaptaki hikayeler bunlar :
Morgue Sokağı Cinayeti
Kuyu ve Sarkaç
Maelström'e Dönüş
Geveze Yürek
Amontillado Fıçısı
Altın Böcek
Kızıl Ölümün Maskesi
Usher'ların Çöküşü
Aksak Kurbağa
Doktor Katran ve Profesör Telek'in Sistemi
Dikdörtgen Sandık
Sfenks
Kara Kedi
Bir Haftada Üç Pazar
Bu kitabı da okuyunca aklıma böyle bir Poe Listesi yapmak geldi. İşinize yarayabilir belki diye, Bartleby'nin tarihli ve yayın yerli listesini koyuyorum. Bulabildiğim kadarıyla bizdeki çevrimlerini yazdım yanlarına.(Koyu renkli olanlar benim okuduklarım.)
(5) Bon Bon (originally The Bargain Lost). Saturday Courier, 1 Dec., 1832.
(7) The Assignation (originally The Visionary). G. L. B., Jan., 1834.-->Buluşma
(11) The Unparalelled Adventure of One Hans Pfaall. S. L. M., June, 1835.-->Hans Pfaall'ın Duyulmadık Serüveni
(14) Four Beasts in One: The Homo-Camelopard (originally Epimanes). S. L. M., Mar., 1836.
(31) A Descent into the Maelstrom. G. M., May, 1841.-->Maelström'e Düşüş
(42) The Tell-Tale Heart. The Pioneer, Jan., 1843.-->Geveze Yürek
(44) The Black Cat. United States Saturday
10 Haziran 2012 Pazar
Nevermore, Poe. Nevermore.
‘Bu kitabı, düşlerin tek gerçeklik olduğuna inananlara adıyorum!’ O kendi varlığıyla başlı başına bir protestoydu ve protestosunu kendine özgü yollarla ilân etti.”
Popüler kültürü, yaşadığı dönemden bu yana edebiyatın her alanını, yazmaya başlayan herkesi ve 200 yıldır imgelemimizi bu kadar etkileyen başka bir 19.yy.yazarı-şairi-insanı var mıdır bilemiyorum. En basitinden, bilinçsizce izlediğimiz pek çok - yabancı - dizinin, filmin; okuduğumuz kitabın en azından bir yerinde bir defa da olsa Poe'ya dair birşey geçer. Farkında olmadan tanışırız onunla çoğu kez, bazen de fark eder aklımızın bir köşesine yazarız. Şanslıysak, haybeden eğitim sistemimizin erken dönemlerinde tanışmışızdır ki ondan sonrası bilinçli bir tanışıklık olur. Ama genelde, çoğunluk gibi, 20'li yaşlarımıza gelmeden bihaber oluruz Poe'dan.
Ben de böyle gördüğüm her bir şeyde rastladıktan sonra bir köşeye not etmiştim, kitapçıda da tam teşekküllü derlemeleri çıktığını gördükçe şu elimdekileri bitireyim de oturup bir tam dalarım içine demiştim. Seneler geçti, üniversiteyi bitirdim ama o vakit hiç gelmedi. "So many books, so little time (ne kadar çok kitap, ne kadar az zaman gibisinden çevirebiliriz belki)" demişti ya hani Frank Zappa aynı o hesap. Aklımda, hakkında okuduğum onca şey, izlediklerimde rastladığım göndermeler ve ortaokulda okuduğum İngilizce öykü kitaplarındaki birkaç öyküsü ile Poe'yu merak etmeye devam ettim.
Ta ki, geçenlerde John Cusack'in Poe'yu canlandırdığı, beklediğim The Raven vizyona girene kadar. Filme gidecek vakti bulamamış olabilirim ama en azından gelişi bir şeyleri tetikledi ve o günlerde gidip kütüphanede ne kadar Poe derlemesi varsa aldım. Hepi topu 4 tane kendinden geçmiş kitap bulabildim gerçi.
Bir tanesi hakikaten eskiydi, ki bayılırım eskilere ama otobüslerde servislerde heba olmasına katlanamazdım o yüzden onu bıraktım. Diğer üçü Adam Yayınları'ndan Memet Fuat'ın çevirisiyle 1995 basımı "Morgue Sokağı Cinayeti", Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları'ndan İffet Evin'in çevirisiyle 1985 basımı "Edgar Allan Poe'dan Seçme Hikayeler" ve Kabalcı Yayınları'ndan Hamide Koyukan'ın çevirisiyle 1999 basımı "Ölümcül Öyküler" di. İlkinde 5, ikincisinde 8, sonuncusunda da 9 öyküsü vardı Poe'nun. Bazı öyküler iki kitapta birden vardı, elimde önce hangisi varsa oradan okudum tabi. Ama çevirileri de karşılaştırma imkanım oldu böylece.
Dizgi olarak tabiki en eskisi beğendiğim Kültür ve Turizm'inkini, hem başlangıcında çok da güzel bir Poe öyküleri incelemesi vardı. Ama genel olarak bu üç derlemede de Poe'nun o bolca kullandığı Latince, Fransızca gibi dillerdeki deyişlerine dair açıklamalar yoktu. Bazı çeviriler belli yerlerde içinden çıkılamaz hale gelmişti. Ve bu sadece yabancı deyişler yüzünden değil, öykünün kendi dilinden ötürüydü.
Toplamda
Baltimore'daki Poe heykeli |
- Morgue Sokağı Cinayeti [The Murders in The Rue Morgue] (Bir diğerinde Morg Sokağı Cinayeti)
- Kuyu ve Sarkaç [The Pit and The Pendulum] (Bir diğerinde Kuyu ve Rakkas)
- Maelström'e Düşüş [A Descent into The Maelström]
- Geveze Yürek [The Tell-Tale Heart]
- Amontillado Fıçısı [The Cask of Amontillado] (Bir diğerinde Amontillado Şarabı)
- Ligeia
- Usher'ların Yıkılışı [The Fall of The House of Usher]
- Kızıl Ölümün Maskesi [The Masque of The Red Death]
- Altın Böceği [The Gold-Bug]
- Çalınan Mektup [The Purloined Letter]
- Şişede Bulunmuş Yazma [MS.Found in a Bottle]
- Berenice
- Morella
- Bir Aslanın Yaşamından Bazı Parçalar [Lionizing]
- Bon-bon
- Gölge-Bir Mesel [Shadow-A Parable]
- Hans Pfaall'ın Duyulmadık Serüveni [The Unparalled Adventure of One Hans Pfaall]
- Buluşma [The Assignation]
- Soluğu Yitirmek [Loss of Breath]
olmak üzere 19 öyküsünü okumuş oldum. Ve acayip şaşırdım. İnanılmazlıkları, harikalıkları ya da ne bileyim Poe'nun kalemine yakıştırılabilecek ne özelliği varsa ondan değil de tamamen beklediğim şeyin çok dışında çıkmasından dolayı şaşırdım. Onca sene az az biriktirdiğim Poe ve yazdıklarına dair fikirlerimin sonucunda oluşan beklentilerimin çok çok dışındaydı okuduklarım. Morgue Sokağı Cinayeti'nde Sherlock Holmes, Hans Pfaall'da Jules Verne okur gibi, Soluğu Yitirmek'te Tim Burton filmi izler gibiydim. Ben katıksız bir Hollywood korku öyküsü beklerken Poe inanılmaz sularda dolaşıyordu. Gerilimin, psikolojinin, insan ruhunun en dibine, en unutulmuş köşelerine sızıyordu. Matematiğin, fiziğin, kimyanın, şifre bilimin, tarihin her bir sahnesinde en benim diyenin bile kıskanacağı kadar bilgiler sıralayabiliyordu. Her konu hakkında fikirleri vardı, bunları en açık şekilde belirtiyordu. Her öyküye belli bir miktar beyin fırtınasından, okuyanı düşündürecek, kendi içine bakmaya sürükleyecek çoğu zaman felsefi çıkarımlarla dolu kısımlardan sonra giriyordu. Hatta ben en yüzeysel halimle bir olay, bir cinayet, bir hayalet beklerken korkmak için o sadece düşüncelerini belirterek geriyordu ortamı.
Dedi kuzgun, "Bir daha asla." |
Ha böylesi daha mı iyi geldi bana, emin değilim pek bundan. Beklediğim normal, karanlık ama hani "cheezy" Cadılar Bayramı öyküleriyken Poe'nun çok daha üst bir seviyede, çok daha hayran olunası satırlar yazmış olması hoşuma gitmedi haliyle. Ben yerimden sıçrayarak korkmayı beklerken o fırtınalı yağmura karşı pencereyi kapatıp arkasını döndüğünde karşılaştığı ruha dizlerinin üzerine çökerek ağlamaya başlayınca mutsuz oldum ben. Korkup unutacaktım ne güzel. Poe habire dürttü bunun yerine, aklımın sınırlarını zorladı, güneşin daha yüzünü göstermediği o yağmur-gri bulut dolu ilkbahar günlerinde karanlık, kuytu köşeler buldurttu aklıma. Söylediklerini kendim söylüyormuş gibi hissettim çoğu yerde, hayır hayır böyle düşünüyor olamam deyip durdum. 1800'lerin başında yalnız, mutsuz, alkolik ve uçmuş bir yazarın düşüncelerime ses vermesi olacak şey değildi.
Büyük ihtimalle bundan sonra da bol bol karşılaşacağım Poe ile. Yine mutsuz edecek beni, kendimi tutamayacağım okuyacağım. Bir şekilde hep bizimle olacak çünkü Poe, 200 yıl 2000 yıl geçse de. İnsan bilinci orada öylece durduğu sürece.
Pek yararlı Poe linkleriyle siz devam edin ilerlemeye:
Toplum Düşmanı'nda Poe üzerine -- link
Annabel Lee ve Kuzgun şiirlerinin çevirileri ile orijinalleri -- Annabel Lee, Kuzgun
Poe müzesi için -- link
Baltimore'daki Edgar Allan Poe Society -- link
Poe öyküleri -- link
Kayıp Rıhtım'dan pek şahane bir Poe incelemesi -- link
Poe'nun elyazısı -- link
"Hiç para kazanamadım. Hâlâ, tüm hayatımda olduğu kadar fakirim. Bir tek umudum var, o da para etmiyor."
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)
So many books, so little time
Mesela. En son yazdığımda Pazar akşamıydı. Annemleri yolcu etmiştim sabahında. Pazartesi işe gittim, o hafta için planım her gün sabah ilk ...
-
20li yaşlarındaki Kim Sol Ah (esas kızımız kendisi) bir tasarım şirketinde çalışıyor, tüm gün oturup müşterilere, firmalara, şirketlere f...
-
Çoook eskiden, şimdinin Polinezya diye adlandırılan adalarından birinde, ada halkının şefinin sevimli mi sevimli kızı Moana, babasının t...
-
Joo Seo Yeon kızımız bir lisede beden eğitimi öğretmeni. Aynı lisede öğretmen olan Kim Mi Kyung'la tee ortaokul döneminden kankalar...