dune etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
dune etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

20 Nisan 2020 Pazartesi

Denis Villeneuve'ün Dune'u deli geliyor

Aylardır takipteyim, Dune filminin haberi geldiğinden beri. Ay mı oldu yıl mı oldu kaybettim hesabını da. En sonunda geçenlerde ilk fotoğraflar geldi. Ve yanıyor. Yerimde duramadım.
İlk fotoğrafta tabiki Paul Atreides'imizi görüyoruz. Henüz Arrakis'e gitmemiş.


Bu fotoğraflarda ise önce Paul ile annesi Jessica, sonra Chani, ardından Atreides hanesine toplu bir bakış var. Ardından Dük Leto'yu ve arkasındaki Gurney Halleck'i görüyoruz. Beşinci fotoğrafta bir fremen kadını var ama spesifik biri miydi emin olamadım. En şahanesi en son, Duncan Idaho. Duncan'ı hiçbir türlü Jason Momoa'nın vücudunda hayat bulmuş olarak hayal edemiyorum ama yine de bu içimden çığlıklar atmama engel değil.





Film için şimdilik 18 Aralık tarihi belirlenmiş durumda ama dünya ne zaman doğrulur yerinden de sinemaya geri dönebiliriz bilmiyorum. (https://www.imdb.com/title/tt1160419)

9 Aralık 2012 Pazar

Dune : Rahibeler Meclisi ile tamamlanmış hissetmek

kitaplığım demirbaşları
Elbette birşey tamamlanmış değil Dune evreni adına. Sadece benim yıllar önce başlayan Dune serüvenimde bir köşebaşına ulaştığımın sevinci bu. 12 Haziran 2008'de Dune Efsaneleri serisinin ilk kitabı Butleryan Cihadı'nı ve onun ön bölümü olan kısa hikaye Harkonnen Avı'nı almış olmamım üzerinden geçen 4,5 senenin sonunda Dune Cihad Üçlemesi-Dune Hanedanlar Üçlemesi ve Klasik Dune Serisi'ni nihayetine erdirebilecek olan kitabı elime aldım cuma günü : Dune Rahibeler Meclisi. Frank Herbert ustanın ölmeden önce tamamladığı son kitaptı bu diye biliyorum, 7.sini bitiremeden veda etmişti bu dünyaya. Oğlu Brian Herbert ve yazar Kevin J.Anderson'ın daha bir sürü çalışması var Dune evrenine dair. Habire yeni yeni kitaplar çıkarıyorlar. Resmi Dune web sitesinde (The Official Dune Web Site) dediklerine göre "orijinal yazarın vizyonunu canlı tutarak sagayı milyonlarca okuyucunun önüne" getiriyorlar.
Dune evreniyle nasıl tanıştığımı daha önce "Dune adıyla bilinen Arrakis gezegeni sonsuza dek onun vatanıdır." da anlatmıştım. Benim için ilk etapta bu evreni oluşturan bu 12 kitabın dışında Herbert ve Anderson'ın yayınlamış oldukları 6 Dune romanı, bir Dune biyografisi, 28 tane de Dune-dışı roman var. Açıkçası beni Dune romanları ilgilendirdiği için diğerlerine hiç bakmıyorum. Zaten Kabalcı'nın bu son roman Rahibeler Meclisi'ni çevirip yayınlaması için geçen süre bana asır gibi gelmişti - nisan 2011'den nisan 2012'ye - bir de Brian Herbert'ın o kadar kitabını çevirmelerini falan beklemem.
Tam da bu noktada asıl söylemek istediklerimi söyleyeceğim. Rahibeler Meclisi'ni Sarma Yayınları'nın çevirisi olan eski kitaptan okumak istemediğimden ve en başından beri Kabalcı'nın muhteşem ötesi baskılarından takip ettiğimden dolayı Dune'u, kitabın çıktığı haberini gördüğüm nisan ayında hemen kitapçılara koştum. Ama yaklaşık iki ay peşinde koşmama rağmen bir tane bile bulamadım. Hatta netten - idefixten miydi kitapyurdundan mıydı hatırlayamadım şimdi - sipariş ettim, onda da elimizde kalmamış kusura bakmayın dediler. Yuh dedim ben tabi ama içimden. Yayınlanmasıyla bitmesi bir mi oldu bu kitabın ben anlamadım ki. Artık nasıl sinirlenmişsem kitabı şu an elimde tutuyor olmama rağmen geçmemiş hıncım. Bulamadım ya bu haftaya kadar hiç bir yerde. Tam 8 ay sonra cuma günü, Dost'a girdim, fantastik raflarına bakındım. Allahım gene yok. Bilgisayar başındaki elemana sordum, dedi ki işte orada hemen önde ben görüyorum. Baktım, hakikaten tam demin dikilip baktığım nokta gözümü çıkarıyor kitap. Rezilliğimin haddi hesabı yok, hemen arkamı dönüp elemana kitabı kaptığım gibi kasaya koştum, nolur bana fazla gülmesin ya da deli mi ne gibi şeyler düşünmesin diye. Belki de olmayacak olmasına o kadar şartlamışım ki kendimi olsa bile görmek istemedim. Tamamen psikolojik bir durum olabilir, salak olduğumu kabullenmek istemiyorum.
ulan ne koştum peşinden
Neyse işte demem o ki en son artık saçlarım karışmış bir şekilde Kabalcı'ya mail döşeyecektim ki kitabı bulup aldım iyi oldu. Bir de okursam, okuyabilirsem, hayatımda bir şeyleri daha tamamlayabilmiş olmanın o naif sevinciyle oturacağım oturduğum yerde.
Ama tabi önce okuyabilmem gerek kitabı. Başlayabilsem bir. Korkuyorum. Bir şeyleri tamamlamaya alışık değilim.
Usulca solucana seslendi: "Hey! İhtiyar solucan! Planın bu muydu?"
Yanıt gelmedi. Gelmesini de beklememişti zaten.

9 Eylül 2011 Cuma

Yazmak

Klasik Dune serisinin 5.kitabı olan "Dune Sapkınları"nı aldım geçen hafta. Frank Herbert usta bu kitabın başında kendine "Ben Dune'u Yazarken" diye bölüm ayırmış bu sefer. İki sayfada kısaca onun için olayın nasıl başladığını, nereye gittiğini, neye ulaştığını ve ne ifade ettiğini anlatmış. 10 kitabın ardından öyle satırları okumak benim için tarif edilemezdi. Umberto Eco'nun Gülün Adı için yazdığı makaledeki satırlar kadar yardımı olabilir kanımca, "yazmak" isteyenler için. Benim gibi.
"(...)Ben bir yazardım ve yazıyordum. Başarılı olmam, yazmaya daha fazla vakit ayırabileceğim anlamına geliyordu.
Şimdi dönüp geçmişe bakınca, içgüdüsel olarak doğru şeyi yaptığımı fark ediyorum. İnsan başarı kazanmak için yazmamalı. Yoksa dikkati dağılır. Eğer yazıyorsanız, yaptığınız tek şey bu olmalı : Yazmak.
Yazar ile okuyucu arasında gayri resmi bir anlaşma vardır. Birileri kitapçılara gidip, bin bir güçlükle kazandıkları paraları (enerjiyi) sizin kitabınız için harcıyorsa, o insanları olabildiğince eğlendirmek boynunuzun borcudur.
Benim de en başından beri niyetim buydu."

So many books, so little time

Mesela.  En son yazdığımda Pazar akşamıydı. Annemleri yolcu etmiştim sabahında. Pazartesi işe gittim, o hafta için planım her gün sabah ilk ...