9 Aralık 2012 Pazar

Dune : Rahibeler Meclisi ile tamamlanmış hissetmek

kitaplığım demirbaşları
Elbette birşey tamamlanmış değil Dune evreni adına. Sadece benim yıllar önce başlayan Dune serüvenimde bir köşebaşına ulaştığımın sevinci bu. 12 Haziran 2008'de Dune Efsaneleri serisinin ilk kitabı Butleryan Cihadı'nı ve onun ön bölümü olan kısa hikaye Harkonnen Avı'nı almış olmamım üzerinden geçen 4,5 senenin sonunda Dune Cihad Üçlemesi-Dune Hanedanlar Üçlemesi ve Klasik Dune Serisi'ni nihayetine erdirebilecek olan kitabı elime aldım cuma günü : Dune Rahibeler Meclisi. Frank Herbert ustanın ölmeden önce tamamladığı son kitaptı bu diye biliyorum, 7.sini bitiremeden veda etmişti bu dünyaya. Oğlu Brian Herbert ve yazar Kevin J.Anderson'ın daha bir sürü çalışması var Dune evrenine dair. Habire yeni yeni kitaplar çıkarıyorlar. Resmi Dune web sitesinde (The Official Dune Web Site) dediklerine göre "orijinal yazarın vizyonunu canlı tutarak sagayı milyonlarca okuyucunun önüne" getiriyorlar.
Dune evreniyle nasıl tanıştığımı daha önce "Dune adıyla bilinen Arrakis gezegeni sonsuza dek onun vatanıdır." da anlatmıştım. Benim için ilk etapta bu evreni oluşturan bu 12 kitabın dışında Herbert ve Anderson'ın yayınlamış oldukları 6 Dune romanı, bir Dune biyografisi, 28 tane de Dune-dışı roman var. Açıkçası beni Dune romanları ilgilendirdiği için diğerlerine hiç bakmıyorum. Zaten Kabalcı'nın bu son roman Rahibeler Meclisi'ni çevirip yayınlaması için geçen süre bana asır gibi gelmişti - nisan 2011'den nisan 2012'ye - bir de Brian Herbert'ın o kadar kitabını çevirmelerini falan beklemem.
Tam da bu noktada asıl söylemek istediklerimi söyleyeceğim. Rahibeler Meclisi'ni Sarma Yayınları'nın çevirisi olan eski kitaptan okumak istemediğimden ve en başından beri Kabalcı'nın muhteşem ötesi baskılarından takip ettiğimden dolayı Dune'u, kitabın çıktığı haberini gördüğüm nisan ayında hemen kitapçılara koştum. Ama yaklaşık iki ay peşinde koşmama rağmen bir tane bile bulamadım. Hatta netten - idefixten miydi kitapyurdundan mıydı hatırlayamadım şimdi - sipariş ettim, onda da elimizde kalmamış kusura bakmayın dediler. Yuh dedim ben tabi ama içimden. Yayınlanmasıyla bitmesi bir mi oldu bu kitabın ben anlamadım ki. Artık nasıl sinirlenmişsem kitabı şu an elimde tutuyor olmama rağmen geçmemiş hıncım. Bulamadım ya bu haftaya kadar hiç bir yerde. Tam 8 ay sonra cuma günü, Dost'a girdim, fantastik raflarına bakındım. Allahım gene yok. Bilgisayar başındaki elemana sordum, dedi ki işte orada hemen önde ben görüyorum. Baktım, hakikaten tam demin dikilip baktığım nokta gözümü çıkarıyor kitap. Rezilliğimin haddi hesabı yok, hemen arkamı dönüp elemana kitabı kaptığım gibi kasaya koştum, nolur bana fazla gülmesin ya da deli mi ne gibi şeyler düşünmesin diye. Belki de olmayacak olmasına o kadar şartlamışım ki kendimi olsa bile görmek istemedim. Tamamen psikolojik bir durum olabilir, salak olduğumu kabullenmek istemiyorum.
ulan ne koştum peşinden
Neyse işte demem o ki en son artık saçlarım karışmış bir şekilde Kabalcı'ya mail döşeyecektim ki kitabı bulup aldım iyi oldu. Bir de okursam, okuyabilirsem, hayatımda bir şeyleri daha tamamlayabilmiş olmanın o naif sevinciyle oturacağım oturduğum yerde.
Ama tabi önce okuyabilmem gerek kitabı. Başlayabilsem bir. Korkuyorum. Bir şeyleri tamamlamaya alışık değilim.
Usulca solucana seslendi: "Hey! İhtiyar solucan! Planın bu muydu?"
Yanıt gelmedi. Gelmesini de beklememişti zaten.

2 yorum:

  1. Hiç 'Dune' okumamış biri olarak yazınızdan sonra merak ettim diyebilirim. Bir an önce başlasam iyi olacak. :))

    YanıtlaSil

So many books, so little time

Mesela.  En son yazdığımda Pazar akşamıydı. Annemleri yolcu etmiştim sabahında. Pazartesi işe gittim, o hafta için planım her gün sabah ilk ...