This is the Persian Empire known today as Iran. For 2,500 years, this land was ruled by a series of kings, known as shahs. In 1950, the people of Iran elected Mohammad Mossadeqh, a secular democrat, as Prime Minister. He nationalized British and U.S. petroleum holdings, returning Iran's oil to it's people. But in 1953, the U.S. and Great Britain engineered a coup d'etat that deposed Mossadeqh and installed Reza Pahlavi as shah. The young Shah was known for opulence and excess. His wife was rumored to bathe in milk while the shah had his lunches flown in by Concorde from Paris. The people starved. The shah kept power through his ruthless internal police; the SAVAK. An era of torture and fear began. He then began a campaign to westernize Iran, enraging a mostly traditional Shiite population. In 1979, the people of Iran overthrew the shah. The exiled cleric, Ayatollah Khomeini, returned to rule Iran. It descended into score-settling, death squads and chaos. Dying of cancer, the shah as given asylum in the U.S. The Iranian people took to the streets outside the U.S. Embassy, demanding the shah be returned, tried and hanged.
Ve filmimiz konsolosluğa (büyükelçilik mi konsolosluk mu ben bilmem artık) delicesine saldıran İranlıların görüntüsü ile açılıyor. İçerde yakaladıkları herkesi esir alıyorlar. Ama 6 çalışan bu cehennemden sıvışıp, Kanada büyükelçiliğine sığınıyor. Dışarıda kaos, ölüm naraları, her köşe başında infaz varken, tüm İran yükselen bir Amerika nefretiyle dolarken bu 6 Amerikalı, Kanada büyükelçiliğinde kaderlerini beklemeye başlar.
kaynak: Slate |
Film eski CIA ajanı Tony Mendez'in yazdığı biyografisinden uyarlama. Gerçekten de 1980'de CIA'in Kanada ile birlikte gerçekleştirdiği operasyon, Argo isminde bir bilim kurgu filmi çekiyormuş gibi İran'a gidip, oradaki 6 kişiyi film ekibi gibi ülkeden çıkardıkları gerçek bir operasyon. Ha tam olarak filmde anlatıldığı gibi olmamış ama sonuçta böyle bir şey yapmışlar, hakikaten film gibi. Yani ne bileyim yıllardır izleyip duruyoruz ya hollywoodun olağanüstü olarak anlattığı bazı şeyleri, ama işte bazı şeyler de gerçekmiş diyor insan.
Hikaye için yaşadığımız şaşkınlığı bir de bu film nasıl en iyi film oscar'ını almış diyerek yaşıyoruz. Çünkü her ne kadar eli yüzü düzgün bir film olsa da, izlemesi keyifli, yeri geldiğinde heyecanlı yeri geldiğinde eğlenceli olsa da, filmin olağanüstü parladığı bir nokta yok. Oyuncuların ekstra bir performansı yok, filmin söylediği, söylemek istediği çok önemli, çok yeni birşey yok. Hani bazı akşamlar hiçbir şey yoktur da hep beraber tvye bakarken bir aksiyon filmine denk geliriz, izleriz, biter ya çayımızı içerken, öyle bir film. Ha gömmüyorum filmi, öyle demedim. Beğendim, izlemekten keyif aldım, hatta bu filmi izlediğim günlerde çok da iyi geldi. Ama dediğim gibi, öyle bir film.
IMDb'de Argo
History vs. Hollywood'da filmin gerçek hikayesi