25 Mart 2021 Perşembe

hiçlik

 Bazı günler böyle çok kötü ama aşırı kötü hissediyorum. Bazı günlerse azcık, birazcık iyi olabiliyorum. Ama çoğunlukla neden hala devam etmem gerektiğini, nefes almaya yürümeye oturmaya ekranlara bakmaya telefonda konuşmaya sorulanlara cevap vermeye, bilemiyor oluyorum. Neden hala uğraşıyorum? 30 küsür yıl olmuş hala bir yere gelememişim, hala hiçbir şey elde edememişim, hiçbir şey başaramamışım, hala neye uğraşıyorum? İnsanlara bakıyorum, herkes genelde bir noktada işlerine yarayacak şeylere el atıp, o konuda bir şeyler yapmışlar. Kendime bakıyorum, bunca yıl ne yaptıysam serseri mayın gibi oradan oraya. Hiçbir şekilde net bir ne hayat planı ne kariyer planı hiçbir şey yok. Yani daha doğrusu hep bir istediğim şeyler var, hayal ettiğim şeyler var her an, onları yapacağım da yapacağım diye tutturmalar var, plan yapmaya çalışmalar var ama sonra o planların tek tek tutmadığını, hayal ettiğim hiçbir haltı yerine getirip, elde edemediğimi yüzüme çarpa çarpa görmelerim var. Yaptığım hiçbir şey, hayal edip de istediğim şeyler için bir basamak oluşturan şeyler değil. Senelerce İtalyanca öğrendim misal. Ne işime yaradı? Hangi hayalimi gerçekleştirmemi sağladı? Bir amaca hizmet etmedi, bana bir şey katmadı. Gittim tarih bölümüne girdim, yarım dönem okudum, çıktım arkeolojide yüksek lisansa başladım, yarım bıraktım. Aradan yıllar geçti, bir daha başladım yarım bıraktım. Bunlarda geçirdiğim günler, aldığım dersler, yaptığım ödevler sunumlar hiçbirisi hayatım için bir şey elde etmemiş sağlamadı sonunda. Boşa zaman kaybından başka bir şey olmadı. Demeye çalıştığımı anlayabiliyor musunuz? Yani şöyle bir şey demeye çalışıyorum. Mesela lisedeyim diyelim. Bahçede uğraşmayı seviyorum, yetiştirmeyi seviyorum falan. Kendi kendime de diyorum ki ben avokado yetiştiricisi olacağım, hayalim bu, bağlarım bahçelerim olacak, yetiştireceğim. Bununla ilgili kitaplar okuyorum habire, bir yaz bir çiftliğe gönüllü çalışmaya falan başvuruyorum, gidiyorum öyle orada takılıyorum. Başka bir yaz sırt çantamla başka ülkelere gidiyorum, gezerken avokado bahçelerine gidiyorum falan. Bir yandan da işte oradan buradan ticaret yapmayı, şunu bunu öğrenmeye çalışıyorum. Seneler boyu böyle şeyler yapıyorum diyelim. Sonunda da 20li yaşlarım biterken artık bir bahçem ve avokadolarım oluyor, yetiştiriyorum, satıyorum, böyle yani. İşte benim durumumda, gerçek ben'in durumunda, 30 küsür yıldır yaptığım hiçbir şeyin, hayal ettiğim, karar verdiğim hiçbir şeye hiçbir faydası olmadı diyorum. Yaptıklarımın, öğrendiklerimin hiçbiri beni bir yere getirmedi. Ancak her gün sabahın köründe nefret ettiğim ve hiçbir fikrimin olmadığı bir işi yapmak için bir ofise geliyorum. Tüm gün burada debelenip, o günü kazasız geçirmeye çalışıyorum. Her akşam saat daha on olmadan uyuyakalıyorum. Ertesi sabah yine karanlıkta yataktan sürünerek çıkıp, buraya gelmek için. Her gün yaptığım işle ilgili ne kadar daha az şey bildiğim yüzüme çarpıyor. Her gün yine ne kadar daha az kafamın bu işe basmadığı gerçeği üstüme dağ gibi yığılıyor, eziliyor da eziliyorum. Yaptığım işle ilgili en ufak bir heyecan, heves, istek duymuyorum. Hiçbir şekilde bu işte bir gelecek hayal edemiyorum, istemiyorum, bir kariyer düşünmüyorum. Bir hayat düşünmüyorum. Düşünemiyorum.

Son birkaç yıldır, bu zamana kadar kurduğum tüm hayalleri tek tek yıkışımı izledim. Her zaman en azından ufak da olsa bir umudum oluyordu, tamam şimdi olmadı ama bir şekilde döndürür müyüm acaba bu maçı buradan diye içimde kıvılcımlar oluyordu. Bu birkaç yıldır o kıvılcımların tek tek söndüğüne şahit oldum. Gerçekten sevdiğim düşündüğüm her şeyi, tek tek nasıl sevmeyi bıraktığımı gördüm. Bir yandan çok şaşırdım, çok ilginçti, bir şeyi hayatınız boyunca sevdikten sonra, hayatınız boyunca istedikten ve hayal ettikten sonra nasıl artık o sevginin kaybolabileceğine akıl sır erdiremedim. Durup bakıyorum ve artık sevmiyorum diyorum. İçimde kalmamış, artık kesinlikle olamayacağını, kavuşamayacağımı bildiğim için mi acaba? Off bunları yazarken bile çok kötü oluyorum, yazmak iyi gelmeliydi halbuki, içinden atmak gibi olmalıydı halbuki.

Hiçbir şey elde edememiş gibi hissediyorum. Bundan sonra da etmemin yolu yok. Her şey bitmiş gibi. Her şansım, her yol, tüm zamanım. Hiç zaman kalmamış gibi. Hiç zamanım kalmadı. Hayatımın bitiş noktası bu galiba. Bundan sonra hiçbir şey olacağı yok. Ama neden bir türlü duramıyorum o zaman? Beynim neden durmuyor, neden bırakmıyor habire yeni bir şey istemeyi? 30 yıldır hayal ettiğim şey olamayacağımı anladığım andan beri bu sefer tamamen başka bir şeyin hayalinin içinde yüzüyorum şimdi. Ama aslında onun için de zaman yok, o hayalin gerçekleşmesi için de zaman yok. 34 yaşındayım. 34 yaşından sonra olacak hiçbir şey yok. O zaman neden bana hayal ettiriyor? Neden habire her gün işaretler gördürtüyor? Tüm hayatım boyunca yaşadıklarımın, gördüklerimin, denk geldiklerimin her birinin beni ona çıkardığını işaret ediyor her şey? Neden her şey ona bağlanıyor? Oysa çok geç, her şey için çok geç bir vakitteyim, biyolojim bile çöküyor, o kadar geç. Hiçbir şey olmayacaksa, elime hiçbir şey geçmeyecekse, maç 90+5'ten dönmeyecekse, neden o zaman 90+1'de içimdeki taraftarlar ayağa kalkıp tezahürata girişiyor? Gene en olmayacak şeyleri hayal ediyorum. Gene en yapamayacağım şeyleri hayal ediyorum. Tam da yok olduğum noktada, artık tam olarak mutluluğun ne olduğunu anladığım ve ona sahip olmadığımı, olamayacağımı anladığım noktada, yine kendime hayallere kaptırıyorum.

Oysa diyorum ki neden bırakmıyorsun peşini? Neden bırakamıyorsun? Bırak artık bunları. Sen de herkes gibi işe gel, git, internetten alışveriş yap, maaşının üçünü beşini hesapla, buzdolabı özelliklerini karşılaştır, çayını eline al dedikodu yap,...olduğun noktada olmaktan mutlu ol yani. Düşünme yani bu noktayı. Sadece burada ol. Şimdi, burada. Dur burada. Zaten duruyorsun hep de, gidebilmeyi hayal etme. Kıpırdamayı düşünme. Sadece burada ol. Var ol. Diğerleri gibi. İşinde yükselmenin peşinde ol, ufak tilkiliklerin peşine düş. Habire bir şey yapmaya çalışma. Habire bir şey, başka bir şey, olmanı gerektiğini düşündüğün şey olmaya çalışma. Belki bu kadarsındır hakikaten de. Bu kadar. Hiçbir şey. Ortalama. Ne batan ne çıkan. Ne boğulan ne de birinci gelen. Neyi denesem olmuyor çünkü, ne işe el atsam başarılı olamıyorum, ne yapsam bir yere varmıyor. Neye başlasam bitmiyor. Ama isteme duygumun önüne geçemiyorum. Hep istiyorum, hep ulaşamayacağım bir şeyi istiyorum. Madem ulaşamayacağım tüm bunlara, neden gösteriyor? Neden görüyorum? Hiç haberim olmamış olsa tüm bunlardan, daha mutlu olurum. Neden elde edemeyeceğim şeyleri istememi sağlıyor?

34 yaşındayım ve bir hiçim. Bunca yıl debelenmenin sonucunda böyle yok olup gideceğim. Bazı günler sadece annem için nefes almaya devam ettiğimi fark ediyorum.

2 yorum:

  1. Her şey yolunda mı ? Neredeyse iki aydır blogunuzu güncellemediniz, meraklandim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Açıkçası yolunda değil. Kötüyüm. Teşekkürler sorduğunuz için. Umarım düzelebirim ve yazmaya geri dönebilirim.

      Sil

So many books, so little time

Mesela.  En son yazdığımda Pazar akşamıydı. Annemleri yolcu etmiştim sabahında. Pazartesi işe gittim, o hafta için planım her gün sabah ilk ...