Bakın vallahi billahi güzel şeyler yazacaktım, Roma'dan yerler anlatacaktım, bugün Porta Portese'deki bit pazarına gittim gene misal onu anlatacaktım. Ama olmuyor, bu hayat, bu evren, bu artık neyse yakamı bırakmıyor, bana bir saniye bile huzurlu bir zaman yaşatmıyor. Olmuyor.
Sabah telefonu şarjı (doğru mu yazdım?!) dolu halde aldım yanıma. Açıktı yol boyunca. Pazarın girişinde de nasıl olsa kullanmayacağım eşyalara bakıyor olacağım diye çantama attım. Saatlerce çantamda duran telefonu, eve girince çıkardım, elime aldım, aaa o da ne? kapanmış. Açmaya çalıştım, yok. Şarja takayım gene madem bir şey oluyor mu, yok. Elektrik bile geliyor gibi görünmüyor. Ama fiş priz şarj hepsi çalışıyor. Telefon açılmıyor şu an. Yok, gitmiş. Lanet olasıca telefon durup dururken, gitmiş.
Sonra niye karamsarsın, yok niye habire mutsuzsun, böylesin şöylesin. İşte bundan! Böyle salak saçma her şeyin benim başıma geliyor olmasından!
22 Ocak 2017 Pazar
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
“We are what we pretend to be, so we must be careful about what we pretend to be.”
Kafam cadı kazanı gibi. Rüyalarla boğuştuğum bir gece geçirdiğimden. Dün annem geldi, onu aldım aştiden. Mutluydum yani, mutluyum. Gece de ...

-
20li yaşlarındaki Kim Sol Ah (esas kızımız kendisi) bir tasarım şirketinde çalışıyor, tüm gün oturup müşterilere, firmalara, şirketlere f...
-
Çoook eskiden, şimdinin Polinezya diye adlandırılan adalarından birinde, ada halkının şefinin sevimli mi sevimli kızı Moana, babasının t...
-
Bu diziyi nasıl izlemeye başladığımın serüvenini geçenlerde " saçmalamasam da saçmalasam " yazımda anlatmıştım. O yüzden bu yaz...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder