Hayat bazen, dün gece bıraktığın yerden başlamaz.
Yanında güçlü olmak zorunda olmadığımız insanlara ihtiyacımız vardı, o kadar.
Gidenler rahat uyur. Arkasını dönüp gidenler, yön değiştirenler, gözünü kapayabilenler... Seninse daha fazla zamana ihtiyacın vardır... Daha fazla ayık kalıp meseleyi kavraman, kendine anlatman, sonunda da kabul etmen gerekir. Olanı çabuk unutup yine aynı hatayı yapma ihtimalin hep vardır. Tek silahın tekrarlardır. Günün ortasında midenin ortasına ağrısı saplandığında bir yerlere kapanıp tekrarlaman gerekir, yolun ortasında kafanı duvara dayayıp bağıra bağıra tekrarlaman gerekir. Aynı yolları tekrar tekrar kat edip, biraz sonra yeniden unutana kadar, aynı sonuca ulaşman gerekir. Bu yüzden kaybedenler, kimsenin sifonunu çekmediği benzinlik tuvaletlerini, anlatacak çok şeyi olan arkadaşları, en çok da geceleri kullanırlar...
Bu yüzden herkesin bir yöntemi vardır. Herkesin farklı bir tekrarı... Ama yöntemine sadıktır herkes. O da yeniden doğmak için yapıyordu bunu. Tekrar ve tekrar ölüyordu. İşte bu yüzden sen de O’na benziyorsun.
Bu hikâye, olmasa da olurların, olsa da fark etmezlerin hikâyesi... Bu hikâye önemsiz şeyler yaşayanların, anlatacak bir şeyi olmayanların hikâyesi. Muhabbetlere katılamayacak kadar sıradan şeyler yaşayanların hikâyesi. Benim hikâyem. Senin hikâyen. Ki zaten, her şeyi biliyorsun...
Koray Biber'in Laterna kitabının tanıtım yazısı bu. Kitabı okumadım, varlığından ilk haberim oldu hatta ama bu yazıyı siz de okuyun istedim. İnsana dokunan bir şeyler var bu satırlarda, tanıdık bir şeyler. Kitabı da alıp, okuyabilirim umarım kısa bir zamanda.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder