1 Aralık 2016 Perşembe

Testraller ve makarnalar

Düşünüyorum. Günlerdir böyle. Müzik çalarken yanıbaşımda, balkon kapısından gökyüzüne sabitlenmiş gözlerimle, düşünüyorum. Gerçekten düşündüğümün farkına varmadan, ne yaptığımın bilincinde olmadan. Bu günler geçecek mi, bilmiyorum. Yani tabiki geçecek, geri döndüğümde biraz daha farklı bir boyut alacak.
Bu sabah güneş doğmadan hemen önce uyandım, sonra da bir daha gözümü kırpamadım. Ki son bir aydır falan hayvan gibi uyuyorum. Sadece uyuyorum. Gece 12 olmadan gözlerim kapanıyor, ertesi gün, öğlen 12'de ancak kaldırabiliyorum kendimi yataktan. Oysa bugün, böyle leyla gibi, oturuyorum. Ama uyuyamıyorum.
Zaten başımdaki çoraplar..Bir de açıyor insan ondan sonra interneti, önünde yanarak ölen çocuklar, ölümler ve saçmalıkların son gaz devam ettiği, o eninde sonunda geri dönmek zorunda olduğu çukuru görüyor. Günlerdir evde makarnadan başka bir şey yiyemiyorken bir tarafta savaşın ortasında kalmış bir çocuğun haberini izliyorum. Evet, hiç yararı olmuyor. Bugün gene makarna yedim.
Bir yanda da kenara kaydettiğim bir yazıya denk geldim. Umutsuzluğa düştüğünüzde hayatınızın amacını nasıl bulursunuz, hede höde diye yazıp durmuş kadının biri. Bu tür gaz verici, savaşın ayağa kalkın yapabilirsiniz sevdiğiniz işi yapın mutlu olduğunuz şeyi yapın herşeyi yapabilirsiniz falan filan diye konuşmalar yapan, yazılar yazan, çok bilen insanların hemen hemen hepsinin de gayet hali vakti yerinde ülkelerde yaşayan, gayet hali vakti yerinde insanlar oldukları sizin de dikkatinizi çekti mi acaba? "Tamam faturaları ödemek gerek, faturalar önemli" gibi birşeyler yazmış kadın bir noktada, ama yine de sevdiğiniz bir şeyi yapın demeye devam ediyor. Ama bir türlü açıklamıyor o faturalar nasıl ödenecek biz sevdiğimiz şeyi yaparken. Misal ben oturup öylece film izlemek istiyorum, bir yandan da bol tereyağlı iskender yemek istiyorum. Benim sevdiğim şey bu mesela, ama ev kiramı, telefon faturamı ödemiyor. Ne yapacağız? Sadece konuşuyor. Onun için hava hoş, çekmiş taytını altına yoga yapıyor, binbir çeşit meyveyi koymuş kaseye, üstüne de kim bilir ne servet ödediği salak saçma bir şeyin ununu dökmüş, fotoğrafını çekiyor ahahah bugün de sağlıklı besleniyoruz diye gülücükler saçıyor. Ben de 1 euroluk makarnamın yanına yumurta kırayım da sağlıklı olsun o zaman. Haa ama tüh, yumurta da bitmişti.
Gene de dün ve önceki gece, konuşmalar konuşmalar...Aklımda bir sahne var. Hatırladıkça gözyaşlarına boğuluyorum her seferinde ama aslında mutlu bir sahne, umut verici:

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bahar Ekinoksu - "Old must be left; New must be adopted; Life must be celebrated"

Ostara veya Eostre veya Eastre, Germen bahar ve şafak tanrıçası. O dönemin akademik yazılarında kendisinden yalnızca bir kez bahsediliyor - ...