8 Mayıs 2016 Pazar

3800 yıl öncesinden bir kralın biyografisi, Marc Van De Mieroop'tan "Hammurabi"

Hammurabi ismi size bir şeyler hatırlatıyor mu? Hammurabi deyince direkt kanunlar! diye cevabı yapıştırıyor mu beyniniz yoksa eğitim sistemimizin saçma sapan koridorlarının birinde yanından geçip gitmesine izin verdiklerinizin oluşturduğu o koca yığının içinde kaybolup gitti mi? Gitmemiş olsa bile, o kanunlar diye birşeyleri hafif hafif hatırlıyor olsanız bile aslında bu da çok birşey ifade etmiyor. Haklısınız, bana da etmiyordu. Hammurabi hakkında tek hatırladığım, tozlu ilkokul lise sıralarında öğrenebildiğim tek şey kanunlar yazdığıydı. Böyle diyorlardı yani kitaplarımızda. Hocalar da öyle diyordu. Kafam karışıyordu benim, ulan önüne gelen kanun yazmış arkadaş sultanı süleymanı, hammurabisi...Ne kanun adalet meraklısıymış bu tarih de diyordum, bunca kanun nizam vardı da olay bu raddelere geldi, e çok işe yaramış o zaman diye düşünüyordum. Ama öğrenmenin, keşfetmenin, gerçeğin en derinine inmenin, söylenenlerin yazılanların ardındakilere doğru yüzmenin, önümüze konulanla yetinmemenin sınırı, yaşı yokmuş kıymetli kayıp çocuklar. İyi ki de yokmuş.
Marc Van De Mieroop,
Columbia'da profesör pozuyla.
Bu dönemin başında, resmen kendisinden ders alabildiğim için kendimi şanslı saydığım, bilgisinin, algısının ucu bucağı olmayan bir hocam tavsiye edince İş Bankası Yayınları'ndan çıkan bu kitabı dakikasında alıp, okudum. Marc Van De Mieroop'un (bu da ne isimdir arkadaş) anlatımı öyle bildiğiniz sıkıcı, tarih kitabı kıvamında değil. Yeri geliyor Game of Thrones'a dönüşüyor, yeri geliyor CSI oluyor Fırat üstünde Dicle üstünde süzülüyoruz. Anlatımını temelde kronolojiye oturtmaya çalışmış Mieroop. Hammurabi'nin tarih sahnesine çıkmasının hemen öncesinden başlayarak genel bir Mezopotamya tablosu oluşturuyor önce ki nasıl bir ortamda ortaya çıktığını ve yükseldiğine anlayabilelim. Sonrasında adım adım onu büyüten, koskoca bir coğrafyanın kaderine yaptığı kalıcı değişikleri izliyoruz Elam'ın Yenilgisi, Larsa'nın İlhakı, Eşnunna'nın Yıkılışı, Mari'nin Yağmalanması gibi başlıklar altında. Ardından nihayet o hep bize dikte edip geçtikleri kanun olayına geliyoruz, Kanun Koyucu Hammurabi başlığında ve aslında ne olup-ne olmadığını anlıyoruz. En son Mieroop bu kalkıştığı işin boyutunu ve anlamını açıklamaya çalışıyor bize. Öyle ya, M.Ö.19.-18.yy.da yaşadığını sadece toprağın içinden kazarak bulduğumuz tabletler üzerinde yazanlardan bilebildiğimiz bir kralın, bir insanın etraflıca bir biyografisini yazmaya çalışmış. Düşünsenize bir Marilyn Monroe ya da Marie-Antoinette biyografisi yazmak gibi falan değil temelde.
Bir yandan, Hammurabi hakkındaki malzeme o kadar parçalı bir haldedir ki hayatının büyük bir kısmı karanlıkta kalmıştır; diğer yandan onun döneminde yaşayan başkaları hakkındaki malzemeden çok daha fazladır. Zaman ve şartlar bakımından uzaklık, Hammurabi hakkında bilmek isteyeceğimiz pek çok şeyi gizlediği için araştırmalarımız bu adam hakkında parçalı bir tabloyla sonuçlanabiliyor ancak. Ama büyük işler başardığını ve adının anılmaya değer olduğunu rahatça söyleyebiliriz.
diyerek bitiriyor anlatısını zaten Mieroop da. Tüm bunlar bir yana, Hammurabi hakkında bir kitabın bizim için asıl önemini oluşturan şey, şimdi içinde bulunduğumuz duruma binyıllar öncesinden bir bakış açısı sağlaması, adeta büyüteçle gözümün önüne getirmesi. Bu coğrafyada neyin neden nasıl olduğunu anlıyoruz, adeta aydınlanıyoruz güneş doğmuşçasına. Ama tabi o güneşin karanlıkta kalmış akıllarımıza doğması hiçbir şey ifade etmiyor yaşadığımız coğrafyayı ışıtmadığı sürece.

[Bendeki kitap mart 2014 tarihli 2.basımı, çeviri Bülent O.Doğan'dan. Kitabı nette daha ucuza bulabiliyorsunuz tabiki Idefix ve KitapYurdu'nda 11.2 tl görünüyor. Ama ben misal atladım gittim İş Bankası'nın kitap satış yerine Ankara'da bizim Sakarya dediğimiz yerde, banka şubesinin arkasında. Öyleymiş yani ben burada yaşadığım bu 20.senede ilk defa duydum gittim. Zaten kimse bulamasın diye kuytuya sokuvermişler kitapçıyı resmen, yeteri kadar ısrarcı olmadan bulamıyorsunuz. Neyse asıl diyeceğim içerde yüzde 30'luk mu 40'lık mı ne indirim vardı tüm kitaplarda. O yüzden kitabın arkasında 16 tl fiyatı var ama ben aldığımda 10-11 tl'ye falan geldi. Ha bir de oradaki görevli arkadaş şahane bir insan, siz de uğrayıverin.]

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

So many books, so little time

Mesela.  En son yazdığımda Pazar akşamıydı. Annemleri yolcu etmiştim sabahında. Pazartesi işe gittim, o hafta için planım her gün sabah ilk ...