21 Nisan 2016 Perşembe

"Gerçeği görmeliyiz dostum başka çaresi yok"

James'in fotosu hem bu yazının ruh haline uyuyor
hem de bugün onun doğumgünü, sen bari
izleyebileceğim bir film yap artık James,
sen bari bırakma beni.
Şimdi bu yine sizin için sıkıcı ama benim için bir rahatlamaya çalışma yazısı olacak, uyarmadı demeyin.
Hayatımda büyük değişiklikler oluyor. Birden bire son hızla giden bir trene atlamış gibiyim. İlerdeki durakları söylediler ama oralara nasıl gideceğime dair bir fikrim yok. Öyle kaptırdım gidiyorum. Geçen dönem, geçirdiğim okul döneminde hani baya bir zorlanmıştım, aylarca başımı kaldıramamıştım ya, hah işte bu dönem herşey rahatlayacak diye umarken dediğim o trene atladım. Evet ben atladım, yıllarca hayalini kurduğum trendi o ve ulaşacağı duraklar, o yüzden düşünmedim atladım. Şubattan beri 5 ders+1 seminer alıyorum; 4 ders için sunumlar, seminer için ödev hazırlıyorum ve her hafta ingilizce-türkçe birebir çeviri yapıyorum sayfalarca. Hafta içi 3 akşam italyanca kursuna gidiyorum, hatta bir ara geride kaldık diye haftada 5 akşam ders yaptığımız haftalar oldu. Her boş vaktimde ödevler için kütüphaneye koşturuyorum gene geçen dönemki gibi. Tüm bunların arasında durmadım, bu yaşımda utanmadan erasmusa başvurdum, o da çıkmam demedi, çıktı. Şu an nisanın sonuna geliyoruz, haziranda finallerim var, temmuz-ağustos kazıda olacağım, eylülde de Roma'ya uçmam gerek. Eylülden önümüzdeki senenin haziranına kadar Roma'da olacağım, her şeyi doğru dürüst halledebilirsem, paramı yetirebilirsem falan. Çok mutlu olmam gerek aslında değil mi? Havalar uçuyor olmam gerek. 9 yaşımdan beri kazıya gitmeyi hayal ediyordum, sonunda gerçekleşiyor diye içimin içime sığmaması gerek değil mi? Ömrümün her günü gitmeliyim, ah bir gidebilsem, ah bir yaşayabilsem bu ülkenin dışında diye salak salak hayal kurmuşken şimdi koca bir yılı Roma'da geçirecek olmanın heyecanıyla kendimi kaybetmem lazım değil mi?
Ama hiç de öyle hissetmiyorum. Bir terslik var anlayamıyorum. Bir tuhaflık var. Aklımda milyonlarca negatif soru beliriyor. Ya onca hayalini kurduğum kazıda çok mutsuz olursam. Bu yaşta artık her şey insana batıyor, hiçbir şeye tahammülünüz kalmıyor. O koşullarda iki gün bile dayanamazsam. Ya hiçbir işe yaramazsam. Sevmezsem eğer. Hiçbir şeyden anlamazsam. Sonra oraya gidene kadar erasmus işlemlerimi halletmem lazım, oradan nasıl yapacağım. Kazıdan vaktinde dönebilecek miyim. Roma'ya okul dönemi başlamadan gidip bir alışmak, şehri bir tanımak istiyorum mesela, o yüzden ağustosın yarısından sonra gideyim diyorum ama hoca bırakacak mı. Sağlık sigortası nasıl bir şeydir hiçbir fikrim yok, nasıl yaptıracağım. Learning Agreement'ı dolduracağım ama ben ders almayacağım ki tez yazmaya gidiyorum. Gideceğim okulun web sitesinde aradığım hiçbir şeyi bulamıyorum, tez dersi diye bir şey bulmak için ders katalogunu arıyorum ama yok. Burdaki danışman hocamın bir an önce tez konumu vermesi gerek, yani birlikte belirlememiz gerek ki belgeye yazayım, diğer okuldan bir hoca bulayım görüşeyim falan, ama danışmanım hımm peki düşünelim dedi, ne kadar daha düşünecek. Hibe ne zaman çıkacak, yatacak. Yetecek mi, baktım odalara şöyle bir hepsi en az benim aylık hibe miktarından başlıyor. Ayrı tuvalet banyoları bile yok. Kalacak yeri bir an önce ayarlamam lazım eylüle kalmazsa yer.Daha pasaportum bile yok, onu ne zaman halledeceğim. Vize başvurusu için kalacak yer lazım, ama daha onu ayarlamadım. Ahh bu haftaya iki sunumum var, hiçbir şey bulamadım, ama bu kent ile ilgili herşey almanca ben ne bileyim almanca. Paramı orada nasıl çekeceğim, telefon hattının en ucuzu hangisi ki onu nasıl halledeceğim. Uçağa almazlar tüm eşyamı nasıl götüreceğim öyle ya bir yıl. Aa belki arada gelirim gelemem mi gelirim herhalde oha uçak biletleri ağustos için şimdiden 400 lira mı. Oturma izni mi, ilk 8 gün içinde oturma izni mi almam lazım ama nerden nasıl. Fiscal code mu o ne, almam mı gerek ama niye. Ne demek italyanlar ingilizce konuşmuyor, ben daha temel 3'teyim gidene kadar da taş çatlasın orta 1 olurum, hiçbir şey anlatamam ki. Daha burdaki üniversitemin ab ofisini bulamadım dolana dolana hani havuzun arkasındaydı bu ne lan resmen saklamışlar ofisi. Bir de gidip Roma'dakini mi bulacağım, oldu tabi. O kadar bavulla çantayla ben nasıl gideceğim havaalanından kalacağım yere.
Ve en kötüsü. Ulan 29 yaşındayım, en iyi ihtimalle döndüğümde tezimi yazabilmiş olsam bile mezun olabilsem bile 30,5 yaşında, mühendislikle alabildiğine alakasız bir bölümden yüksek lisans diploması almış, işsiz, beş parasız, üstüne bir sürü para harcamış bir insan olacağım. Okuduklarımdan anladığım hibenin geri kalan %20'sini alabilmeyi başarsam bile döndükten aylar sonra oluyormuş bu. İtalya'da ve hadi gezdiğim yerlerde geçirdiğim bir yılın ailemin cebine taş gibi oturacağı bir gerçek. Ve bunun bir getirisi olmayacak bana da onlara da. Yaşım geçmiş olacak, paraları bir güzel harcamış olacağım ve üstüne bilgisayarla ilgili her şeyi unutmuş olacağım ama zaten unuttum. Şu an bu masterını yaptığım alanda iş bulmamın imkanı yok, kendi mezunları bile işsiz. Kpss ile gitsem gene memur olayım desem, tek hatırladığım şey üçgenin iç açıları toplamı. Kaldı ki her an bir düzenlemeyle yaş sınırını 30'a geri çekebilirler, öyle bir şansım da kalmayabilir. Devlet dışında hiç iş bulamam, yaşıtlarım, birlikte mezun olduğum insanlar senior developer, project managerken ben daha hello world nasıl yazılıyordu onu hatırlamıyorum. Ve daha da kötüsüne geliyorum, ailemi şu dakika kaybetsem oturacak bir evim, yiyecek bir lokmam bile olmaz. Tüm var oluşum bu noktada dönüp dolaşıp yine tamamen babamın zavallı emekli maaşına kalmış durumda. Tüm çevremin, yaşıtlarımın her gün boy boy yeni doğan bebeklerinin fotoğraflarını koyduğu, evlilik yıldönümleri gezilerini gösterip durduğu, evlerinin son taksidini yatırdığı, işlerinde yeni terfiler aldığı bir dönemde, bir yaşta ben tutmuş lay lay lom hadi gideyim yazın iki ayımı tozun toprağın içinde geçireyim, yok efenim oradan ver elini romalara gideyim bir sene kalayım, ohh geniş geniş diye salınıyorum. O kadar saçma, o kadar gereksiz şeyler yapıyorum ki, o trenin içinden öylece dışarıdaki insanlara bakıp kalıyorum. Tren son hız gidiyor, yaptığımın, o trenin içinde olmamın fevkalade yanlış olduğunu biliyorum, içimdeki diğer ben çığlık çığlığa bağırıyor atla çok geç olmadan diye ama çivilenmiş gibi kaldım, tren koşturuyor ben de onunla birlikte, onun içinde koşturmuş oluyorum.
Bir 10 yıl önce, 5 yıl önce çok mutlu edici olacak şeyler şu an beni ölümüne mutsuz ediyor. 20 yaşıma girerken olması gereken şeyler, o zaman olsa tadından yenmeyecek şeyler 30'uma yol alırken etlerimi kesiyorcasına canımı yakıyor. Hayatınız boyunca birini sevip, bekliyorsunuz ama o kadar uzun süre beklemiş oluyorsunuz ki artık geldiğinde ikiniz için de çok geç olmuş oluyor.
Sadece yorganı kafama çekip, öylece kalmak istiyorum.

8 yorum:

  1. Dilini bildiğin bir ülkeye başvurma şansın yok muydu Hikayecim?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Valla seçeneklerim roma-berlin-polonya-hırvatistan dı. Yani her türlü 😆

      Sil
    2. Ne biliyim, hani şu an gitmekten vazgeçsen, bu yazı boşa çıkacak ve sıkıntılarının büyük bölümü ortadan kalkacaksa bir kar-zarar hesabı yapabilirsin belki.

      Sil
  2. yaaa hayır! yıllardır bu noktaya gelmek için çalışıyorsun. Şimdi kendinden şüphe etmeye başlama lütfen!! Geri adım attığın zamanlarda mutsuz olduğunu unutma. Belki bir yıl olmaz da bir dönem olur. Bir dönüm noktasındasın, eğer şimdi vazgeçersen bundan sonrası hep ya gitseydim düşüncesiyle geçecek. Her ne kadar uzakta olman fikrinden nefret etsem de Romaya seni ziyarete gelme planları yapmaya başladım bile ben :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. biliyorum vazgeçtiğimde de daha mutsuz oluyorum ama işte bu tüm belirsizlikler, ne olacaklar, nasıl olacaklar...kafamda binbir soruyla kendime olağanüstü güvensizliğim :)

      Sil
  3. Çok değil, 4 yılımı Ankara'da geçirdim. O da 15 yıl önceydi. Ama Taken'daki Liam Neeson gibi gelir seni bulur ve döverim, eğer korktuğun için kalırsan! :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. sanırsam abi bu tehditle soluğu roma'da alabilirim sırf korkudan :p

      Sil
  4. Hayııııııııııır!!! Hayır hayır ve hayır... Evet belki herşey senin dediğin gibi gidecek, olumsuz olacak.. Beş parasız, bi sürü para harcamış olarak döneceksin belki en kötü senaryo bu.Ama bide olabilecek güzel ihtimalleri düşün Esra..Ya ne olursa olsun ben eminim ki şu an ki Esra olarak dönmeyeceksin, daha özgür, daha kendine güvenli ve daha cesur olacaksın döndüğünde.. O yüzden sakın lütfen tepme bu fırsatı.. Ayrıca italyanlar ingilizce konuşuyorlar.. Öyle biz asla ingilizce konuşmayız gibi bi manyaklıkları yok ve aşırı yardımseverler, insalcıllar.. Ben kaldığım 8 günde bunu gördüm. Sadece akıcı ingilizce konuşamıyorlar o kadar, ben gibi işte, hani o bi videomuzda benim konuştuğum gibi, çat pat konuşuyorlar ve bu durum aslında daha rahat anlaşmanızı sağlıyor.. Herşeyi kafanda çok büyütme, eminim orda senin gibi başka erasmuslular da olacak, onlarla bi aparta çıkacaksın belki,yani önümüzdeki 1 yılı planlayamazsın zaten, biraz rahatla biraz akışına bırak.. Ama pes etme, vazgeçme.. Gittiğine pişman olacak mısın bilmiyorum(sanmıyorum) şuna eminim gitmediğine pişman olacaksın..

    YanıtlaSil

Bahar Ekinoksu - "Old must be left; New must be adopted; Life must be celebrated"

Ostara veya Eostre veya Eastre, Germen bahar ve şafak tanrıçası. O dönemin akademik yazılarında kendisinden yalnızca bir kez bahsediliyor - ...