15 Şubat 2015 Pazar

ok atmakta ışın kılıcı seviyesi


İşi bırakmadan önceki iki ay ve sonrasında izinli olduğum istifa etmeye çabaladığım nerdeyse bir ay boyunca çılgınlar gibi Arrow izledim. Aklımı sabit tutabilmemi sağlayan o zaman için en iyi şey oydu. Bir noktadan sonra Oliver, Felicity, Diggle, Roy, Thea, Merlynler, Lanceler ve hatta Slade Wilson ile bile akraba gibi birşey oldum. Arrow bir yerden sonra benim için hakikaten kaçıp sığınabileceğim bir liman haline geldi. Bilmiyorum belki Oliver Queen ile abim arasında kurduğum alakasız alakadan dolayı olabilir (bu nasıl bir cümle diye sormayın vallahi aslında kısaca ben abimi özledim demeye çalışıyorum), ya da ne bileyim gene acıklı bir halime denk gelmiştir. Her neyse, daha güzel bir zamanda daha bir etraflıca bahsetmek isterim Arrow'dan (ve de Flash'tan), o yüzden şimdilik kısa kesiyorum. Haa hatta şöyle güzelce bir süper kahraman dizileri dosyası yapabiliriz nasıl olur, oh oh çok iyi olur, neyse sustum.
Bu durumda tüm bu saçmalamalarım sonucunda yukarıdaki videonun amacını anlamışsınızdır. Bir kılıç dövüşlerine şöyle ortaçağ kaleli ormanlı şövalyeli bir de böyle ok-yay cüneyt arkın ortalığı dağıtır dövüşlerine ölürüm, söylemek istedim.
Hem ne var yani mahallemizde etrafımızda böyle şeyleri öğreten yerler olsa. Olmaz mı yani, olamaz mı, bir kılıcımızla dövüşmeyi olsun bir yayımızla ok atmayı olsun öğrenmek isteyemez miyiz. Bir ülkede spor yapmak savunma sanatı öğrenmek kuyumcu olmaktan daha pahalı daha zahmetli olabilir mi ya. Ne biçim bir düzendir bu.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

beatha

 Vay. En son tam bir ay önce yazmışım. Yuh bana. Oysa bu bir ay içinde çok defa yazmalıyım dediğim oldu. İçimden böyle yazma isteğiyle taşar...