Sanırım, büyük ihtimalle, herhalde ben nasıl mutlu olacağımı bilmiyorum. Mutlu nasıl olunur, onu bilmediğimden olamıyorum gibi. Dün bir otobüsten indim, Sıhhiye'den Meşrutiyet'e yürüdüm amaçsızca. Sadece yürümek istedim, bir yere yetişmeye çalışmadan, yapacak birşeyim olmadan, etrafa insanlara baka baka. İlk 10-15 dakika çok keyifliydi, neredeyse ağzım kulaklarımdaydı. Hiç birşey düşünmeden yürümeye çalıştım, kafam o kadar dolu ki artık, beynim patlayıp kulaklarımdan fışkıracak gibi hissediyorum. Zaten geçen pazar Tuğba da dedi benzer bir şeyi. Kendime çok yükleniyormuşum, çok düşünüyormuşum, kimseye birşey demeyip kendimi acımasızca eleştiriyormuşum. İlk başta kendimi affetmem gerekiyormuş. Kendini affetmek? Nasıl yapılır bilmediğim birşey daha. Neyse, yürümeye devam ettim ve hayatın pislik yüzüyle çarpıştım. Bulvarın üstünde, meydana gelmeden, yapı kredinin oralarda bir adam, genç bir adam ayakları çıplak, üstünde paçavraya dönmüş kısa bir pantolon ve ceket, ellerini kollarını bedenine sarmış, ayakta sallanarak geçenlere açım abi açım çok açım diye ağlamaklı bir sesle sesleniyor. Kimse onu görmüyor, kimse duraklamıyor, kimse bakmıyor. Ben niye bakıyorum, ben niye göğsüm delik deşik edilmiş gibi oluyorum, yolun ortasında kalakalıyorum? Bu genç adam gerçekten rol mü yapıyor, çok parası var da sırf bizim duygularımızı kullanarak daha fazlasını mı kazanmaya çalışıyor? Bilmiyorum, bunlar belki de kendimize söylediğimiz yalanlardır vicdanımızı rahatlatmak için. Etrafta polis yok mu diye bakındım sonra, en azından onlar görüp bu insanları bir yere götürmeli değil mi diye düşündüm. Yani bir yer olmalı, ne bileyim boş bir spor salonu, bakım evi gibi bir yer. Sokaktaki insanlar için en azından günde iki öğün yemek sağlayan, belki insanlardan toplanan ikinci el giysilerden yararlanabilecekleri bir yer olamaz mı, yok mudur? Tamam kabul ediyorum, devamlı kalabilecekleri bir yer sağlanamaz belki ama kısa süreliğine istediklerinde sığınabilecekleri bir yer yaratılamaz mı? Bu sokaktaki insanların hepsi de mi yalancı aldatıcı sömürücü be? O genç adamın simsiyah olmuş ayakları da mı yalandı?
Tüm ruhum alt üst olmuş şekilde yürümeye devam ettim, yapabileceğim birşey olmadığı yalanını kendime tekrar ede ede. Başka bir otobüse binmek için sıraya girdim. Yanımda bebek arabalı bir aile duruyordu, konuşmalarından yabancı olduklarını anladım zaten ne yapacaklarını bilemiyor gibi duruyorlardı. Otobüs geldi, ailenin babası otobüs sürücüsüne işaret yapıp bebek arabasını koyacaklarını anlatmaya çalıştı. İçerdeki sürücü ve para toplayan amca anlamadılar, ben girdim geçerken dedim bebek arabası var onu söylemeye çalışıyorlar diye. İkisi de omuz silkti, yok yok bebek arabası olmaz diye söylendiler ve hiçbir şey yapmadılar. İnenler için arka kapı açıktı, ailenin babası da bebek arabasını arka kapıya yanaştırdı, katlamaya çalışıyordu. Sürücü inenler bitti arka kapıyı kapattı. Baba kalakaldı, anlayamadı. Sürücü ve muavin ise habersizdi, umursamamışlardı, hadi devam et dedi biri diğerine, kalktı otobüs. Ben camdan dışarı bakakaldım.
Geçen hafta Tuğba'yla yemek yerken regl ağrım dayanılamayacak noktaya gelmişti, açık eczane de bulamadığımızdan hemen yakındaki hastanenin aciline gidelim dedik. Acilde kaydımı yaptırdıktan sonra, adım söylenene kadar hemen bir tuvalete gideyim dedim. İki tuvalet vardı, bir erkek bir kadın için. İkisinin de kapısı kapalıydı, kadın tuvaletinin kapısına vurdum doluydu. Bir yandan ölmek üzereyim ayakta duramıyorum, şurada şu anda bir göktaşı gelip bana çarpsa da ölsem diyorum içimden ama tuvalet boşalmıyor. Erkek tarafındaki adam çıktı, kadın tarafı hala dolu. Erkek tuvaletiyle bir süre bakıştım, şuraya giriversem mi diye. Ama o kadar kural bağımlısı o kadar dürüstlük manyağı bir insanım ki o durumumda bile düşündüğüm şey ben oraya girersem birinin hakkını gaspetmiş gibi olurumdu. Hastanedeyiz sonuçta, acil bir durumdaki bir erkeğin buraya ihtiyacı olabilir ve ben hakkını yemiş olurum o zaman diyorum kendi kendime. Yarım saat bekledim belki de, yanıbaşımda boş bir tuvalet varken. Ve noldu dersiniz? Kadın tuvaletinden bıyıklı kocaman bir amca çıktı! Gayet normal bir şekilde hem de. Ben ağzım açık kalakalmışken suratına doğru, gayet kafamın arkasındaki bir noktaya bakış atıp çıktı gitti. Ben bu saflıkla, bu dürüstlükle bu yaşıma kadar nasıl hayatta kalmışım sizin aranızda bilmiyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder