“Here's to the crazy ones. The misfits. The rebels. The troublemakers. The round pegs in the square holes. The ones who see things differently. They're not fond of rules. And they have no respect for the status quo. You can quote them, disagree with them, glorify or vilify them. About the only thing you can't do is ignore them. Because they change things. They push the human race forward. And while some may see them as the crazy ones, we see genius. Because the people who are crazy enough to think they can change the world, are the ones who do.”
İşte tam olarak bu reklam metninden yola çıkıp, kesin tutacak formül elementi Robin Williams ile Buffy'den sonra hiçbir işte tutunamayan Sarah Michelle Gellar'ı tv ekranına getirelim de gerisini sonra düşünürüz demişler ve ortaya The Crazy Ones fırlamış.
Williams ile Gellar bir reklam ajansının sahibi baba-kızı canlandırıyorlar. Formüle göre baba çılgın, sorumsuz, tutarsız ama dahi olan, sonunda da günü kurtaran. Kızı da tam tersi, herşeyi kuralına göre oynayıp aklın sesini dinleyen. Tabi bu tanıtımda çizilmiş tablomuz, yoksa Sarah Michelle Gellar'a yazdıkları karakterin bununla alakası yok. Robin Williams'a yazılan karakter - belki de onun da çabasıyla - bu ilk başta belirtilen şekilde gidiyor ama Gellar'ınki ortalarda dolanıyor, ne çılgın dahi ne sorumlu akıllı. Ne idüğü belirsiz, bir tuhaf bir karakter olmuş.
Onların yanında bu reklam ajansında asıl ekip diyebileceğimiz grubu oluşturan 3 karakterimiz daha var. Erkek güzeli-şirini Zach Cropper rolünde James Wolk, çirkin ama sempatik Andrew Keanelly rolünde Hamish Linklater ve aptal sarışın versiyonu olarak gösterilmeye çalışılan esmer asistan Lauren Slotsky rolünde Amanda Setton. Zach için metin yazarı, Andrew için sanat yönetmeni denmiş ama bu 5 kişilik ekipte kimin ne yaptığı pek belli değil esasında. Her bölümde en azından bir şirket gelip onlardan reklam yapmalarını istiyor ya da reklam kampanyalarını onların yapıp yapmayacağına karar vermeye çalışıyorlar. Her bölümde ekibin bir reklam üretmesi gerekiyorsa hepsinden ayrı bir ses çıkıyor, bocalıyorlar, saçmalıyorlar ama sonunda işi kapıyorlar.
The Crazy Ones'ın cazibesi de burada başlıyor. 20 dakikanın içinde aslında hiçbir şey olmuyor, çok önemsiz çok gereksiz bir konusu, ne olduğu belli olmayan bir ana fikri varken bir de bakmışsınız kahkahalar atıyorsunuz. En azından bana olan buydu ve izlemeye devam etmeme karar verirken bunun farkına vardım. Ne salak bunlar, of aman derken bir de baktım eğleniyorum gülüyorum düşünmüyorum. Özellikle Robin Williams ile James Wolk'un kimyaları, son dönemde ekrana gelen en müthiş şeylerden biri. Tamamen saçma bir şekilde birden sahneyi alıp birlikte koşturuyor gidiyorlar, sizi de sürüklüyorlar.
Şimdilik dizinin nereye gittiği, neden gittiği belli değil. Sarah Michelle Gellar'ın karakterinin gereksizliği ve "plot"un ne söylemeye çalıştığının belirsizliği gibi durumlar var ama dizi çoktan ilk sezon onayı aldı. Ve inanın çok eğlenceli.
Ya izlemedim ama bu anlatımla Just Shoot Me'nin aynısı olmuş, karakteri karakterine neredeyse. Bunla vakit kaybetme bence sis, aç Just Shoot Me izle :)
YanıtlaSilben onu bilmiyorum ki sis, ama illa komedi falan izleyeyim diye bakmadımdı buna da. Böyle bir ne yapmışlar acaba dürtüsüyle izledim 3-4 bölüm, sonra da fark ettim eğleniyorum. Kötü aslında, iyi de değil şimdiki haliyle. Ama just shoot me de dursun aklımda, komedi lazım olunca ona da bakarım.
Sil