"Avukatlık olabilir, sanırım; ama o da beni pek çekmiyor," dedim. "Yani, gidip masum herifleri kurtardıklarında iyi hoş, çok seviyorum da, ama avukat olduğunda böyle şeyler yapmıyorsun. Tek yaptığın, bir sürü para kazanmak, golf oynamak, briç oynamak, araba satın almak, martini içmek ve kasılmak. Dahası var. Gidip heriflerin hayatını kurtarsan bile, bunu, onların hayatını gerçekten kurtarmak için mi, yoksa o iğrenç filmlerdeki gibi, felaket iyi bir avukat olduğun için herkesin sırtını sıvazlayıp seni tebrik etmesi için mi yaptığını nereden bileceksin? Sorun da bu işte; asla bilemeyeceksin."
Phoebe'nin neden söz ettiğimi anlayıp anlamadığından pek emin değilim. Daha küçük bir çocuk yani. Ama en azından, beni dinliyordu. Biri sizi en azından dinliyorsa, durum o kadar da kötü sayılmaz.
"Babam seni öldürecek. Seni öldürecek," dedi.
Onu dinlemiyordum. Başka bir şey düşünüyordum; çılgın bir şey. "Ne olmak isterdim, biliyor musun? Yani o lanet seçimi yapmak elimde olsaydı?"
"Ne? Ağzını bozma."
"O şarkıyı biliyor musun, hani, "Yakalarsa birini biri, çavdarlar arasında," diye? Ben işte..."
"O öyle değil, "Rastlarsa birine biri, çavdarlar arasında," olacak! Şiir bu, Robert Burns'ün."
"Robert Burns'ün şiiri olduğunu ben de biliyorum."
Doğru söylüyordu. Doğrusu, "Rastlarsa birine biri, çavdarlar arasında," olacaktı. Demek ki, bilmiyormuşum.
"Ben, 'Yakalarsa birini biri,' sanıyordum," dedim. "Her neyse, hep, büyük bir çavdar tarlasında oyun oynayan çocuklar getiriyorum gözümün önüne. Binlerce çocuk, başka kimse yok ortalıkta - yetişkin hiç kimse, yani - benden başka. Ve çılgın bir uçurumun kenarında durmuşum. Ne yapıyorum, uçuruma yaklaşan herkesi yakalıyorum; nereye gittiklerine hiç bakmadan koşarlarken, ben bir yerlerden çıkıyor, onları yakalıyorum. Bütün gün yalnızca bu işi yapıyorum. Ben, çavdar tarlasında çocukları yakalayan biri olmak isterdim. Çılgın bir şey bu, biliyorum, ama ben yalnızca böyle biri olmak isterdim. Biliyorum, bu çılgın bir şey."
[Salinger'ın o koskocaman iç acıtan cümlelerinden tam bir sayfa, Coşkun Yerli'nin çevirisiyle, YKY'nin 22.baskısından 162.sayfa. Sizin de - hala okumamışsanız - okuyup, hayatınızın bir yerinden sonra susturduğunuz içinizdeki Holden'ı düşünüp, kendinizden dibine kadar nefret etmenizi istedim, bir anlığına da olsa.]
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder