19 Ocak 2013 Cumartesi

bugün - aslında dün - benim doğumgünümdü

26 çok büyük bir sayı. Hiç olduğumu hayal ettiğim bir yaş değil. 12'yi, 18'i, 25'i falan hayal etmiştim bir zamanlar ama 26...bilinen dünyanın sınırları gibi. Eflatun'un Hercules Sütunları'nın dışında diye tarif etmesi gibi Atlantis'i. Ben hiç bundan sonrasının hayalini kurmadım. Bir yerde, buraya kadar bir yaşta, her şeyi başarmış olacaktım. Her şey hallolmuş olacaktı. "Ve sonsuza kadar mutlu yaşadılar." diye yazması gibiydi benim için 25. Cümleyi okursunuz sayfa biter, kitap biter ve sonrasında o kahramanlara hiçbir şey olmaz. Ölmezler, yok olmazlar, ayrılmazlar. Sadece biter, hiçbir şey olmaz.
Bundan sonra ne olabileceğine dair bir fikrim yok. Ne yapabileceğime dair fikirlerim dolu ama bunların tüm nedeni şimdiye kadar elimde olan vakitte - koskoca çeyrek yüzyılda - hiçbirini gerçekleştirememiş olmam. Dedim ya tatile gitmeden önceki yazıda, bundan sonra ne olacağımı, nasıl olacağımı, ne şekilde olacağımı bulmam gerek. Bunun için bir yolculuğa - fiziksel veya ruhsal veya hatta düşünsel bir yolculuğa - çıkmam gerek. Hatalar yapmam gerek, tırmalamam, karşılaştırmam, çarpışmam, dökülmem, kırılmam, bozmam, parçalamam gerek. Tüm bunları neden yaptığımı bulmam gerek.
Kim olduğumu bulmam gerek. 25 yıl boyunca ne yaptığımı bilmiyordum. Herşey benimle ilgili diye düşünüp durdum. Ama biraz önce yine cümleler okudu gözlerim. "Ama sonra düşününce, o halimle değil şu halimle anlayabilmem bana verdiklerinin en büyük göstergesiydi zaten. Farkettirmeden içime işleyişindeydi...İyi ki doğdun.. Olmam gereken değil olmak istediğim insan olmam için bana kattığın herşey için teşekkürler..." İçim dışıma çıkana kadar gözyaşı döküyorum yarım saattir, tüm gün biriktirdiğim ne varsa onları tutan o ince, ipince iplik kopuverdi. Herşey, sabahın köründe bugün benim doğumgünüm diye uyanıp da hazırlanıp işe gitmek zorunda kalmam, tüm gün işte bugünün diğer günlerden bir farkı olmaması, benim özel olmamam, dünyanın sırf bugün ben doğdum diye dönmeyi bırakmaması,...hepsi üstüme çöreklendi ve o cümleleri, daha da fazlasının okudum. Ne yaptım dedim tüm gün kendime. 25 yıl geçirdin şu dünya üstünde. Ne yaptın? Ne elde ettin, ne için? Şimdi nereye gideceksin? Gidecek bir yerin var mı? Gidebilecek insanların var mı? Ne oldun? Ne uğruna oldun? Ne yaptın dedim yine kendime.
Çok, çok güzel birşeyler yapmışım ki...bana "onları" vermiş, hiçbir şeyi vermese bile.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

So many books, so little time

Mesela.  En son yazdığımda Pazar akşamıydı. Annemleri yolcu etmiştim sabahında. Pazartesi işe gittim, o hafta için planım her gün sabah ilk ...