4 Haziran 2012 Pazartesi

my huckleberry friend, moon river, and me

Dün gece yine o büyülü dolunaylardan biri vardı gökte. Bu gece kapkaranlık, göstermiyor perşembeye kadar orada duracak olan dolunayı. Dolunayın, yeni ayın, ayın her halinin benim için ne kadar değerli  olduğunu, ne kadar tuhaf, tarif edilemez şeyler ifade ettiğini söyledim mi bilmiyorum. Chris'in sözleri de her yeni ay zamanı üşüşür beynime, gözlerim karanlıkta kulaklarımda sesi olur. 20'sinde gelecek belki yeni ay ama madem karanlık bu gece de, koyalım listeye Chris'in çaldıklarını ayın karanlığı üstümüzü örterken uyuyakalalım.


Whenever there’s a new moon looming on the horizon, I’ll inevitably get a call from someone saying, ‘Hey Chris, how bout that sucker.’ And, I’ll usually say something cordial like, ‘Oh yeah, it’s a marvelous night 
for a moon dance,’ or ‘I wonder what old Sun Young Moon is up to tonight.’ But, knowing how we’ve been tossing and turning these past view nights for fear of where our dreams may be taking us, I’m not about to pretend that that man, in that moon, has our best interests at heart. No way, he’s too much of a kidder.
 So until the big fellow packs his bag and hits the road put away those sharp utensils and  stay close to your love ones, if you’re lucky enough to have any. I’ll see you in the morning, folks, or the moonlight, whichever one comes first.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

So many books, so little time

Mesela.  En son yazdığımda Pazar akşamıydı. Annemleri yolcu etmiştim sabahında. Pazartesi işe gittim, o hafta için planım her gün sabah ilk ...