Çizgifilmler aslında hiçbir zaman çocuklar için yapılmadılar. Hiç oturup da çizgifilm yapan bir çocuk gördünüz mü? Onlar hep büyüklerdi, çocukluğu çok sevmiş, bir şekilde hep çocuk olanlardı. Ama bütün çocuklar büyürdü ve onların da bir parçaları hep büyüdü. Bu dünyayı, bu dünyanın saçmalığını, acımasızlığını, pisliğini, griliğini görüp geçirdikten sonra, istedikleri kadar çocuk kalsalar da diğer parçaları etkilenmişti bir kere.
Bu yüzden çocuk kalan parçalarının isteğiyle, çocuklar için, çizgifilmler yaptılar ama diğer büyümeyen parçaları yolu gösterdi hep. 1994'te de modern bir efsane haline dönüşecek olan "The Lion King"in hikayesini yazdı Walt Disney'in yaklaşık 30 kişilik çocuk kadrosu. Genelinde çocuklara sorumluluğu, bilinci, cesareti, dürüstlüğü ve iyiliği anlatmak, bu tür dersler verme amaçlı hikaye, temelinde dünya kadar eski bir Shakespeare trajedisiydi.
Afrika'nın güzel mi güzel, bereketli mi bereketli bir arazisinde aslanların kral olduğu ve antiloplardan, kuşlardan, zürafalardan, zebralardan, fillerden ve çeşit çeşit hayvanından oluşan tebaasının da mutlu mesut yaşadığı bir zamanında Aslan kral Mufasa'nın yeni doğan oğlu Simba ile birlikte alemin mutluluğu katlanırken, Mufasa'nın kıskanç ve sinsi kardeşi Scar'ın keyfi hepten bozulur. Hemen hain planlarını işleme koyar Scar, aç ve acımasız sırtlanlarla işbirliği yaparak.
Simba'nın gençliği ve saflığından faydalanıp, Mufasa'yı oyuna getirir. Cesur, yenilmez aslan kral Mufasa ölürken, Simba'yı da buna onun neden olduğuna inandırıp, uzaklara yollar.
Zavallı Simba kendini yollara vurur, bir yandan vicdanından ölürken. Ama kader, iyilerin yok olmasına izin vermeyecektir ya, (ne cins olduğunu anlayamadığım) Timon ve saf domuzcuk Pumbaa onu bulup, evlerine-ormana götürür. Senelerce ölümüne kankayız şeklinde kendi dünyalarında mutlu mutlu yaşar giderler. Simba da geçmişini, ailesini, kimliğini unutur.
Ancak Aslan Kayası'nda Simba'nın yokluğunda herşey tepetaklak olmuştur. Scar kral olarak yan gelip yatarken, sırtlanlar ortalıkta yiyecek içecek namına ne varsa kurutur. Diğer hayvanlar da kıtlıktan göç eder. Kalan dişi aslanlar çaresizce yiyecek ararlar. Simba'nın çocukkenki en iyi arkadaşı olan dişi aslan Nala da bir gün ormana kadar yiyecek peşinde koşarken domuz Pumbaa'yı kovalamaya başlar. Böylece Simba'ya yeniden kavuşur ve onu eve dönmeye, herşeyi düzeltmeye ikna etmeye çalışır. Ancak Simba, duyduğu vicdan azabı ve suçluluk duygusundan dolayı iyice korkak, sorumsuz bir aslan olmuştur. Babası cesur ve adil Mufasa'nın öğrettiklerini unutmuştur.Oraların Yoda'sı maymun Rafiki gelir ve yodalığını yapar. Babasının gökyüzünde gördüğü ruhunu, sonunda kendi içinde bulan Simba da evine, herşeyi düzeltmeye, öcünü almaya gider.
Müziklerini Tim Rice ve Elton John'un birlikte yaptığı mükemmel şarkıları, diyalogları, hikayesiyle "The Lion King" hakikaten de bir 17 yıl sonra bile perdeye getirilmesi gereken bir klasik. Açılış şarkısı Circle of Life'ı ve o cümbüşü izleyip, ekranda birden beliren "The Lion King" yazısını görünce kimbilir daha kaç nesil titreyecek...
"Hakuna Matata"
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder