21 Mayıs 2011 Cumartesi

{2010 Oscarları} PRECIOUS(BASED ON THE NOVEL "PUSH" BY SAPPHIRE) (2009)

"Life is hard. Life is short. Life is painful. Life is rich. Life is....Precious." diyor film Precious. İnsanın oturduğu yerden haline o sağlayan, böyle hayatlar da var veya dünyanın bir yerlerinde, bir köşesinde böyle şeyler de yaşanıyor dedirten filmlerden. 2 saat boyunca ekranda gördüğünüz, olan biten, gelip giden herşey karşısında siz de Clarieece "Precious" gibi tamamen başka şeyler düşünebilmek, hayal kurabilmek istiyorsunuz. Herşey o kadar çirkin, o kadar ezici ve pisken; Precious'ın yüzünde beliren o çığlık çığlığa sessizliği söküp almak istiyorsunuz. Babasının tecavüzü sonucu doğurduğu ilk çocuğu down sendromu taşıyor, ikincisi karnında, annesi kocası kızını tercih ettiği için ondan nefret ediyor ve devamlı aşağılıyor, hakaret ediyor,ona hayatı zindan ediyor, ayrıca okuldan da hamile olduğu için atılıyor ve alternatif bir dışarıdan bitirme kursuna gönderiliyor. Sonrası da biraz bu kurs ile başlıyor denebilir.
Amerika'nın Harlem'inde, yoksul ve çoğunlukla belalı siyahilerin aslında Hollywood filmleri aracılığıyla artık pek de yabancı olmadığımız hayatlarından çarpıcı olduğu kadar gerçekçi sayılabilecek bir hikaye de sunuyor film bize. Adından da anlaşıldığı üzere Amerika'da ilgi gören Push romanından uyarlanmış. Çekimleri ise sadece 5 hafta sürmüş. Mariah Carrey ve Lenny Kravitz gibi çeşitlilikleriyle birlikte başroldeki Gabourey Sidibe'nin arkadaşının zorlamasıyla denemelerine katıldığı ve de göründüğü üzere kazandığı ilk rolüne sahip olduğu filmin, en iyi kadın ve yardımcı kadın oyuncu, en iyi yönetmen, senaryo ve düzenleme dallarında da adaylıkları vardı. Özellikle Mo'nique'nin en iyi yardımcı kadın oyuncu ödülünü alacağına kesin gözüyle bakılıyordu ki aldı. Ayrıca en iyi uyarlama senaryo dalında da Oscar'ı kazandı.
İzlerken insanı depresyona sokan,karnına sancılar girdiren zor filmlerden Precious. İzlememiş, görmemiş, bilmemiş olmayı dilemek gelebilir içinizden.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

So many books, so little time

Mesela.  En son yazdığımda Pazar akşamıydı. Annemleri yolcu etmiştim sabahında. Pazartesi işe gittim, o hafta için planım her gün sabah ilk ...