23 Mart 2025 Pazar

“It is such a mysterious place, the land of tears.”


 Neredeyse 36 gün olmuş. Hiçbir şey düzelmiş değil ama en azından...Daha iyiyim de diyemiyorum ama en azından...Gerçekten sanırım zamanın her şeye biraz da olsa ilaç olabildiğini anlayacak kadar yaşadım. Bir şeylerin üstünden zaman geçtikçe - düzelmeseler bile - artık o ilk andaki kadar acıtmadıklarını anlayacak kadar "zaman" yaşadım sayılır.

Ne olduğunu tam anlatabilmem için, anlaşılabilir olması için tam olarak ne yaşadığımı, her şeyin en başına dönmem gerektiğini düşündüğüm için anlatamıyorum henüz. O kadar vaktim yok bu ara. Gerçi ne zaman var ki? Habire bir şeyler yapmam gerekiyormuş ve geride kalıyormuşum, yetiştirmem gerekiyormuş gibi hissetmeden yaşadığım tek bir saniye olmadığı için son 30 yıldır, sanırım bu "o kadar vaktim yok" hissi hiç geçmeyecek. Neyse. Anlatacağım bir ara.

14 Şubat'ta gittiğim ilk doktordan aldığım haber kötüydü, şimdilik bu kadarını söyleyebilirim. Onun açık açık başka yere git demesi üzerine gittiğim üniversite hastanesinde de daha da kötü şeyler duyunca son bir yıldır kaçtığım kendi doktoruma gittim mecburen başımı öne eğip. Doktorlardan istemediğim şeyler duyarsam kaçıyorum çünkü. Sadece doktorlardan da değil gerçi, genel olarak. Fikrimi açıklayamadığım, içimden geçeni dürüstçe söyleyemediğim için birden toz oluveriyorum. Doktoruma da yavaştan bunu yapmış gibiydim ama o noktada artık bu durumun kaçamayacağım bir hale geldiğini suratıma kocaman bir yumruk olarak yiyerek anlamış oldum. Sağlığımın çok büyük bir kısmını kaybettim. Diyebileceğim bu. Bir kere gidince geri gelmeyen bir kısmını. 90+5'te hasar kontrolü yapıyoruz şu an. İlaçlar verdi doktorum, ilk kutunun sonunda yeniden bir kontrol olacak ama kutu bitiyor ve bende o konuda bir düzelme pek yok. Durum biraz karışık. Bilmiyorum, sanırım yarın veya öbür gün gideceğim yine.

İşte demeye çalıştığım en başta o "zaman"la ilgili olarak, 36 gün sonra nihayet o ilk günkü haberi ilk aldığımdaki kadar acıtmıyor olduğunu düşünmem. Evet yine bunları yazarken boğazımdaki yumruyu yutkunarak geri itmeye çalışıyorum ve gözlerim gözyaşlarımdan ekranı zor görüyor ama en azından...O ilk iki hafta kafamın içinde olmak gibi değil. En azından...

Tüm bu sürede saçmasapan şeyler yaşamaya da devam ettim. T. ile sanırım tamamen yollarımız ayrıldı. Gerçi ben her durumda hemen en kökten şeyi düşünmeye eğilimliyim ama bence bu noktadan dönüş yok. Çünkü bu sefer geçen seferki gibi haklı olduğumu bile bile olgunluk yapıp, geri adım atmayacağım. Çünkü arkadaş olduğumuz bu 4 senede yaptığım tüm gözlemlerden çıkardığım, karşımda gerçekten ciddi içsel sorunlara sahip bir insan olduğu. Çok fazla insanla tanıştım, çok insan tanıdım diyorum hep ama öyle kızsal dramaların olduğu, çoğu insanın karşılaştığı o ortamlarda olmamıştım hiç. Bunu anladım. Tamam arada birkaç tane manyak insanla karşılaştım, gerçekten delilerle. Ama hiç böyle kız arkadaşlığı edinmemişim. Hele ki bu yaşta insan artık böyle şeylere takılmaz, birçok şeyi aşmış oluyoruz, mantıklı düşünen insanlarız, lisede değiliz diye düşünürken karşılaştığım duruma hala inanamıyorum.

İşin ilginci, rahatlamış hissediyorum. Ciddi anlamda kurtulmuş gibi hissediyorum. Yani...ne bileyim, böyle hissetmemem mi gerekiyor ona da bir kafam karışmıyor değil. İnsanlar - özellikle arkadaşım olarak yanımda olanlar - kötü insanlar olmasalar bile bana zarar veriyorlar artık diye herkesten kurtulduktan sonra kapımı açtığım ilk insandı T. İstekli değildim gene de ama...Bu 4 senede yine de her adım benim için bir tür mücadeleydi. Sanırım bu yüzden rahatlamış hissediyorum şu an. Bu beni kötü bir insan mı yapıyor? Kötü biri olmam gerçekten kötü bir şey mi peki?

Neyse. Dediğim gibi ya yarın ya da sonraki gün doktorda olacağım yine sanırım. Bundan sonrasında biraz uzun ve meşakkatli bir süreç var. Finansal olarak nasıl olacak henüz bir fikrim yok. Doktorla tam onları konuşamadım. Bir tür ameliyat gibi bir şey olacak ama ondan sonra da ilaçlarla yaşayacağım en iyi ihtimalle bir 20 yıl var önümde (en kötü ihtimalde bir 5 sene sonra ben de doktorum da vazgeçer). Bakalım ameliyat ne zaman olacak, sonrasında nasıl olacak her şey? Bu seneyi nasıl hayal etmiştim değil mi? Ülkede neler oluyor, umrumda olmayı bırakalı 20 yıl oldu gerçi ama neler olduğunu bile yeni öğreniyorum. O kadar ilgilenmeyi bırakmışım, o kadar Türkiye ile ilgili hiçbir şey düşmüyordu ki internette önüme, geçen akşam çalışma masamın başında otururken dışarıdan gelen sesleri duyunca bir ayıldım.

Nasıl olacak bilmiyorum. Her şey nasıl olacak hiç bilmiyorum.


***Fotoğraf Busan'daki Gamcheon Köyü'nden. Hani geçen sene temmuz'da gidip de hiç anlatmadığım gezimden.

“I am looking for friends. What does that mean -- tame?"

2 yorum:

  1. Tekrardan çok geçmiş olsun Hikâyeci. Ne denir, ne denmeli pek de bilemiyor insan, umarım bu işin peşini bırakmaz ve umarım istediğin sonuçları alabilirsin.

    YanıtlaSil

“It is such a mysterious place, the land of tears.”

 Neredeyse 36 gün olmuş. Hiçbir şey düzelmiş değil ama en azından...Daha iyiyim de diyemiyorum ama en azından...Gerçekten sanırım zamanın he...