2 Kasım 2016 Çarşamba

mutsuz mu gün

Bugün nedense bir mutsuz uyandım. Evet şu an ben de gülüyorum kendime, bu yazdığım cümleyi okuyunca. Ne zaman mutlu oldun ki diyorsunuz haklı olarak. Neyse oralara hiç girmeyelim. Böyle bir enerjisiz, böyle bir bezgin uyandım. Ha tamam normalde de şen şakrak uyanmam da bu böyle gün içine yayılan, evden çıkarken eşofman altımı bile çıkarmak istemediğim bir tür neşesizlikti. Temel yaşamsal fonksiyonları zar zor yerine getirmeye yetecek kadar enerjili olma durumu.
12'de italyanca kursum vardı okulda. Sene başındaki sınavda seviyem, B1 sınıfa başlamamı gerektiriyordu normalde ama B1 sınıfında geçirdiğim iki dersten sonra koşa koşa A2 sınıfına gitmiştim. Şu an devam ettiğim A2 sınıfı. B1'de sınıfın hepsi ispanyol, hoca pamuk gibiydi. A2'de sınıfta ispanyol nüfusu az ama hoca biraz sinir. Gerçi kadının hakkını yemeyeyim, gülüyor, konuşuyor, normal bir hoca aslında. Ama işte, ilk gün bana bir böyle gıcık geldi ya. Sanki böyle benden hazzetmiyormuş hissindeyim. Kendi kendime gelin güvey oluyorum işte, yoksa kadının beni salladığı falan yok. Normal işini yapıyor, italyanca öğretmeye çalışıyor hepimize. İlk derslerde tüm sorulara ben cevap veriyordum, herşeyi ben söylüyordum. Aman yarabbi resmen Hermionelik yapmışım ya sınıfa! Hoca da en sonunda çıldırmıştı, kimseden ses çıkmıyor ya başka, ödevi bir tek o mu yaptı cevabı bir tek o mu biliyor demeye başlamıştı. O yüzden artık çok ses çıkarmıyorum derste. Bırakıyorum çocuklar söylesin. Ama onların da ağzından iki kelime çıkmıyor, ben ne yapayım. Hayır bir de bu seviyeye fazlayım grammer olarak, B1'de bile tüm konuları biliyordum. Ama işte bu kadar gerizekalı olmayıp, bir de doğru düzgün konuşabiliyor olsaydım B1'den arkama bakmadan kaçmamış olurdum. Bu sınıfa fazlayım ama diğerinde de konuşamıyorum ve ispanyolların ispanyolca italyancalarını anlayamıyorum. Öff üstüne bir de tek beceremediğim konu, preposition'larda bugün alman çocuk hepsini doğru yapmıştı, benimse tek doğrum vardı, aşırı sinirim bozuldu.
Akşamüstü evdeyken de mutfak ve banyo duvarındaki nemlenme-kararmaya bakmaya bir adam geldi, tesisatçı gibi. Ev sahibi yolladı haber verip. Bu konu da sinirimi bozuyor şimdi. Duvar su almış herhalde, resmen böyle korku filmi şeytanlı ev duvarı olmuş ama bu da mı bana denk gelir yahu? Bayadır oluyordur belli, eh bir 4-5 ay daha dayanamadın mı ey duvar? Ben gittikten sonra ev sahibinin dikkatini çekeydin de o zaman yaptırmaya karar verseydi. Şimdi bu duvarı yaptıracak Paolo (ev sahibi) ama yine bize gürültü yine bize eziyet. Evde olduğum bir süre içinde olursa hem ses olacak hem de bence büyük ihtimalle suyu kesmek zorunda kalacaklar çünkü duvarın içindeki boruların değişmesi gerekiyor. Eh çoğunlukla da evde olduğumdan, esasında dört kişi şeklinde çoğunlukla evdeyiz. Off.
Ha bu arada güzel haberi vereyim. Gerçi ben henüz hiç güzel birşey yapıyormuşum hissinde değilim ama kısmet. Cuma günü Floransa ve Pisa'ya gidiyoruz. Pazartesi sabah döneceğiz. İlk Roma dışı gezim olacak şimdilik. Biletleri ve kalacak yeri ayarladık ama çok tırsıyorum, özellikle hostel yatakhanesinde kalacak olmaktan. Önceki gece de ilk avrupa gezimiz için tüm herşeyi ayarladık. Buradan uçakla Nuremberg'e geçeceğiz ayın 17'sinde. Orada iki gün, ardından otobüsle Münih'e, orada iki gün, yine otobüsle Viyana'ya gideceğiz. Viyana'da, sıkı durun, THE LUMINEERS konserine bilet aldık! 21'inde umarım şahane geçecek konserden sonra Viyana'yı da bir iki gün gezdikten sonra (ki bundan 8 sene önce bir ağustos ayında görmüştüm ilk defa Viyana'yı gayet eblek bir halde, o yüzden bu sefer herşey planlı olacak) yine otobüsle Bratislava'ya geçeceğiz ve bir günde orayı turladıktan sonra uçakla geri Roma'ya döneceğiz. Şimdilik en ucuza tutturabildiğim güzergah bu oldu, o yüzden böyle saçma bir halde ama en azından bir iki farklı şehir görmek iyi gelebilir. Var  ya hele bir de bu gece şu ocak'ın sonundaki Kaleo konserlerinden birine bilet alabilirsem, değmeyin keyfime.
Tamam Paris'e de gideceğim de, para kalır umarım. Asıl ilk ve tek hedefim Londra-Edinburgh-Dublin yapmaktı ama, heyhat! Buradaki elçilik 100 euro istiyor britanya vizesine. Bir de sterlin mevzusu var tabi. Anlayacağınız ada hayallerim yine uzak baharlara kaldı. Dert ettiğim şeye bak değil mi?
O zaman içten bir The Lumineers şarkısıyla veda edeyim bu gece.

2 yorum:

  1. Bende dil konusunda öyleyim, konuşamıyorum

    YanıtlaSil
  2. Daha çoook fotoğraf istiyoruzz özellikle de floransadaan :)

    YanıtlaSil

Bahar Ekinoksu - "Old must be left; New must be adopted; Life must be celebrated"

Ostara veya Eostre veya Eastre, Germen bahar ve şafak tanrıçası. O dönemin akademik yazılarında kendisinden yalnızca bir kez bahsediliyor - ...