2 Mart 2015 Pazartesi

Friedrich Schiller'in Hayaletgören'i

Anlatacağım öykü birçoklarına inanılmaz gelecekse de, olayların büyük bir kısmına bizzat gözlerimle şahit oldum.(...) Kötülüğün tasarlamaya ve uygulamaya kalkıştığı amacın cüretkarlığı ve bu amaca varmayı güvenceye almak için başvurduğu araçların tuhaflığı karşısında insan iki kere hayrete düşecektir.
diyerek başlıyor anlatıcımız bu gotik macerasına. 1700lerin Venedik'ini fon olarak seçmiş olan kitap iki ana bölüme ayrılmış. İlk bölümde Poe öykülerindekine benzer bir atmosferde Sherlock ve Watson ile olayların peşinden sürükleniyoruz, gayet akıcı ve güzel yazılmış. Ama ikinci bölümde Watson'la özdeşleştirebileceğimiz anlatıcımız, kendisine gönderilen mektupların içeriği ile bize olayları aktarmaya başlıyor ve bu ikinci yarıda olan hiçbir şeyin ilk yarıdakilerle alakası kalmıyor. Kitabın bu ikinci bölümünde tamamen, düzgün ve ahlaklı bir hayat yaşamakta olan bir prensin yanlış ilişkiler ve arkadaşlıklarla yolundan çıkmasını, gittikçe felakete sürüklenmesini okuyoruz. Kitap yarısına kadar gotik temasına uymuşsa da diğer yarısı ile bundan tamamen uzaklaşıyor. Schiller'in bu ikinci yarıdaki yazımı evet iyi, ama kitaptan bekleneni vermiyor ve ilk yarıdaki heyecanı gerilimi arayan okuyucu için bunaltıcı olmaktan ileri gitmiyor.
Friedrich Schiller, kaynak:Foesia fa Clube
Schiller gene de birçok gotik öğesini - en azından kitabın hakikaten iyi sayılabilecek ilk yarısında - kullanmış görünüyor. İlk gotik kitabımız "Otranto Şatosu"nda mekanımız İtalya kıyısında eski bir şatoydu, burada da Venedik'in o yüzyıllardır dünyanın dört bir yanından insanları büyüleyen gizemli kanalları, sokakları, taş meydanları. "Hayaletgören"in Venedik'i günümüzdeki romantik halinde değil tabiki, daha korkutucu, daha karanlık. İnsanları hiç de tekin değil ve maceramızın prensinin de dediği gibi "Venedikli kocalar tehlikelidir.". Schiller ve onun aracılığıyla anlatıcımız, bu ürpertici ve entrika dolu Venedik ortamını gayet iyi kullanıyor. En olmadık anlarda ortaya çıkıp, gizemli işler yapan anlaşılmaz mesajlar veren adeta hayalet gibi karakterler, dönemin sihirbaz-okültist modasına uygun hayalet çağırma seansları vb. her şey var.
Gene de sanki o ikinci yarıyı yazmasaymış Schiller ya da ne bileyim başkasına falan yazdırsaymış. Yazık olmuş güzelim kitaba.



Kitabın bendeki kopyasının arkasında 10 tl yazıyor ama Pandora'da 9,10 tl'ye alınabiliyor görünüyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

So many books, so little time

Mesela.  En son yazdığımda Pazar akşamıydı. Annemleri yolcu etmiştim sabahında. Pazartesi işe gittim, o hafta için planım her gün sabah ilk ...