30 Mart 2012 Cuma

Kavşaktan geçerken

Bir şeylere ciddi anlamda dayanamamak ve bununla ilgili hiçbir şey yapamamak ne kadar kötü, biliyorsunuzdur. Eminim bildiğinize. Ama işte, gene de, bunu bilmek bir şeyleri değiştirmiyor. Çaresiz hissettiğimizle kalıyoruz.
Dün akşamüstü Eryaman tarafında bir kavşaktaki ışıkta durduk arabayla. Bir sürü araba da kavşakta, bekliyoruz. Işıkların dibinde bir evsiz vardı. Akli dengesinin normal seviyelerde seyretmediğini düşündürecek şekilde hareketler yapıyordu. Bir yandan karşısında olmayan insanlarla konuşuyor, bir yandan da ışıkta duran arabalardakilerden eline ağzını götürüp, içermiş gibi bir hareket yaparak sigara istiyordu. Bu sahnelerde arabadakiler ne yapar? Üzüntülü bir iç çekiş, birkaç mırıldanma, içi gitme, hayıflanma, tüh tüh yazık deme...ardından ışık yanar, araba ilerler ve o insanı, etten kemikten o gerçek insanı orada unutmak ve üzüntümüzü geçirmek üzere terk edip gideriz.
Ben dün terk edemedim. En azından aklımda. Kendime hala sinir oluyorum, hala içimde kocaman bir taş oturmuş duruyor ama gene de...Bir şekilde o adam orada kaldı. Bir gaza bastık ve gittik. Hiçbir şey yapamadık. İnip arabadan elinden tutamadık. Neden oradaydı, nasıl oraya gelmişti, kimdi, neciydi, kimsesi yok muydu, aç mıydı, açıkta mıydı (tabiki öyleydi ben de ne diyorsam), nedendi, neden, neden.
Yol boyunca, gittiğimiz yerde, geri dönerken de hep düşündüm. Yapacak daha iyi birşeyim yoktu çünkü onun için, diğerleri için. Aklımda hep dönüp durdu. Aslında böyle zor durumda kalmış insanlar için bir merkez yapılsa. Ne bileyim, şehrin şöyle güzel, boş bir arazisinde, biraz ormanlık yeşillik içinde uzun, geniş iki katlı bir kompleks olsa. Otel, bakımevi gibi. Devlet bunu inşa etse, temel idarecileri ile bakımcılarını isteyenler, gönüllü olanlar arasından atasa ve tamam, belli bir miktar maaş verse. Geri kalan tüm işleri gönüllülük usulü halledilse. Yani sokakta bir evsiz, zor durumda bir insan görenler bunu bir web sitesi ve telefon hattı aracılığıyla bu merkeze bildirse ve onlar da gelip, o insanı alıp, merkeze dahil etse. Ya da haber vermek yerine isteyen kendisi de götürebilir böyle insanları merkeze. Onlara orada belli bir sağlık ekibi tarafından gerekli teşhis konulsa, akli dengeleri belirlense ve buna göre gerekli bakımı alsalar. Daha iyi durumda olanların geçmişleri araştırılsa, kimsesizlerse onlara da gereken bakım sağlansa. Merkezin ihtiyaç duyduğu her bir malzeme web sitesi üzerinde kayıtlı olsa. Bu kayıtları kontrol ederek, gönüllüler ihtiyaca uygun malzemeyi alıp, oraya götürse, bıraksa. Mesela bu ayki maaşım bugün yattı diyelim. İçimden bir iyilik, bir insanlık yapmak geldi. Açtım siteye baktım. Yatak çarşafı stoğu gereken limitinin altında. Hemen çıkıp, artık gönlümden ne kadarlık kopuyorsa ondan bir tane çarşaf alıp, oraya bıraksam. Olmaz mı? Yani hiçbir şekilde para mevzu bahis olmasa. Direkt malzemeler, geçer madde olsa. Ne bileyim, orada görevli insanlar kötü olmasa. Hiçbir şeyi ceplerine atmaya çalışmasalar, o zor durumda kalmış insanlara çok iyi davransalar, üniversite-lise öğrencileri boş vakitlerinde orada yardımcı olarak gönüllü çalışsalar, insanlar boş vakitlerinde gönüllü olarak oraya o insanlarla konuşmaya, sohbet etmeye gitse,...
Diyeceksiniz ki insanoğlu bu kadar iyi olsa, zaten bu insanlar en baştan sokaklara düşmez, o halde kalmazlardı. Biliyorum, hayal görüyorum, gözüm açık.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bahar Ekinoksu - "Old must be left; New must be adopted; Life must be celebrated"

Ostara veya Eostre veya Eastre, Germen bahar ve şafak tanrıçası. O dönemin akademik yazılarında kendisinden yalnızca bir kez bahsediliyor - ...