11 Aralık 2011 Pazar

Ernest Hemingway'den "Yaşlı adam ve deniz"

(Cey'den misafir bir yazımız var bu akşam.)
Elimden Ernest Hemingway’in Yaşlı Adam ve Deniz kitabını yeni bırakmıştım. Kitabı bitirmenin heyecanıyla başkalarının kitap hakkındaki düşüncelerini duymak istiyordum. Onlar ne duymuş, onlar ne düşünmüş, aynı noktalardan mı bakmışız, farklı noktalardan baktıysak ne gibi farklılıklar var? Ben de doğal olarak goodreads.com u açtım ve bu kitap hakkında yapılan yorumları okumaya başladım. Gördüm ki eleştiriler sadece bu kitap hakkında değil, kitabı beğenmeyenler – hatta nefret edenler – çoğunlukla Hemingway’in yazış tarzından genel olarak hoşlanmayan kişiler. Öğrendiğim başka bir nokta ise benim 24 yaşında tanıştığım bu kitabın Amerika'da orta okul – belki lisenin ilk yılı – seviyesinde bir okuma olduğu.

Kendi orta okul çağımı düşündüm, lisenin ilk yılını. Ben orta okulun son iki sınıfında dershane sistemiyle boğuşuyordum. Haftasonu dershane, haftaiçi bir gün okuldan sonra dershane. Okuldan arta kalan vaktimin büyük kısmını dershaneye yatırıyordum. O okuduğum kitapları düşünüyorum, İpek Ongun kitaplarından Harry Potter serisine geçiş yapmıştım. Harry Potter okumak yanlış bir şey olduğundan değil, sadece şimdi dönüp baktığımda o yaşta sadece Harry Potter okumayı yeterli göremiyorum bir türlü.

Üniversite çağına gelip de internette gezinmeye başlayana kadar Ernest Hemingway ve Jane Austen'ı sadece kulaktan duymuş olmayı ama hiç okumamış olmayı aklım almıyor. Notre Dame’ın Kamburu'nu çizgi film olarak bilmeyi de. Ben kitaplığımdaki 80 sayfalık kitaba bakarak Oliver Twist’i okuduğumu sanırken aslında okuduğumun kitabın özetinin özeti gibi bir şey olduğunu bilmiyordum.

Bütün bunları düşünürken nasıl olur da 12 yıllık – üniversite ile beraber 16 – eğitim hayatım boyunca dünya edebiyatı veya dünya tarihi ile ilgili tek bir ders alamamış olurum, buna tekrar tekrar şaştım. Tarih dersleri boyunca tekrar tekrar Osmanlı tarihi okuyup, tam yakın tarihimize geleceğiz derken Atatürk’ün ölümünden sonra kendi tarihimizde olanları bile hiçbir derste görmedim ben. Amerikan iç savaşını, ikinci dünya savaşını birkaç filmden duyup öğrendim. Ne garip. İspanya tarihinde bir iç savaş olduğunu Hemingway’in Çanlar Kimin İçin Çalıyor romanından. Önce liseyi kazanamaya sonra üniversiteyi kazanmaya en sonunda da üniversiteyi bitirip mühendis olmaya çalışırken bunların hiç birini öğrenmeye vaktim olmamış. Hiç biri de okullarda bana öğretilmeye değer bulunmamış.

12 yıl boyunca cümlenin öğelerini tekrar tekrar kafama çaktıkları yetmezmiş gibi üniversitede zorunlu olarak verdikleri Türk Dili dersinde de ‘zincirleme isim tamlamaları’ nı öğrenmem uygun bulunmuş. Zaten ‘zincirleme isim tamlamaları’ nın yanında Ayn Rand’in, Jane Austen’ın, Tolstoy’un, Hemingway’in, Dostoyevski’nin, Steinbeck’in lafı mı olur.
(Siz ne kadar şanslıydınız bilmiyorum ama bizim için durum böyleydi. O yüzden hala tanımaya çalışıyoruz dünyayı, kapamaya çalışıyoruz arayı.)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

eylülde

 Neden hep imkansızı istiyor ki canım? Oysa çok kolay olabilirdi. Elimi uzatsam alabileceğim mesafede duran şeyler. Çok kolay olabilirdi. He...