Doktora gittim sonunda. Bir süredir içten içe, açık açık hissettiğim şeyi görmezden geldikçe kaybolur belki diye düşünüyordum ama geçmedi. Sorunları görmezden gelmek onları yok etmiyormuş. Anladım.
Çarşamba günü kan verdim, tahlil için. Cuma günü de sonuçları doktora gösterdim. Bu sonuçlar hiç hoşumuza giden değerler değil dedi. Uzun süredir kafamda beliren ama görmezden gelmeye çalıştığım o kelimeyi söyledi. Yaşın genç, o yüzden...bir şeyler bir şeyler. Bir kağıda ...polikliniği yazıp, elime verdi, şu hastanede var, oraya gidip tetkikler yaptırmanda fayda görüyorum dedi. Tetkiklere göre tedaviye başlanıyor dedi. Tedavi olmazsa çünkü daha böyle genç yaşta bir sürü kalp damar kemik...sorunuyla karşılaşacaksın dedi. Elimde o kağıtla çıktım hastaneden. Nasıl yürüdüğümün, nereye doğru gittiğimin farkına varmadan. İçimden çok pis ağlamak gelirken kendimi tutmak zorunda kaldım çünkü annemi arayıp, hiçbir şey olmamış, hiçbir şey yokmuş gibi gülümseyerek konuşmam ve doktorun dediklerini en tertemiz, pembe haline getirerek anlatmam gerekiyordu.
Bir şekilde işe geri döndüm. Yolda hıçkırarak ağlamamak için zor tuttum kendimi, ağlamış suratla ofise girersem anlarlardı, açıklama yapmak zorunda kalırdım ve daha çok ağlardım. Kafam suyun altında gibi, dışarıda ne olduğunun ayırdına bile varamaz halde ofise yürüdüm. Tüm öğleden sonra masamda oturmaya, normal görünmeye çalıştım. Hiçbir şeye bakamıyordum halbuki, gözüm görmüyordu, kulaklarım duymuyordu, ellerim hiçbir şeyi tutmuyordu. Mal gibi bakıyordum sadece, bir an önce saatlerin geçmesini bekledim. Tek yapmak istediğim eve gidip, yere kıvrılıp ağlamaktı.
Bu arada doktora gideceğimi bildiklerinden kızlar aramaya başladı, mesajlar gelmeye başladı. Telefonuma öylece baktım sadece. Önümde duruyordu, mesajları görüyordum, aramaları görüyordum. Açıp da bir şeyler söylemeye başlarsam ağlayacaktım. Ağlamamı durduramayacaktım. Hiçbirine bakamadım. Sonra mesai saati bitmeden gidiyorum deyip, kalktım. Biraz yürüdüm, öylece. Sonra otobüse bindim, dolmuşa bindim. Eve geldim. Ağlamaya başladım. Ağladım.
Bu kadar etkilemesini beklemiyordum. Ama etkiledi. Neden bana oluyor deyip duruyorum. Bu neden bana oluyor? Neden kimseye olmuyor da bana oluyor? Neden hayatımda hiçbir şey ama tek bir şey ya tek bir şey yolunda gitmiyor? Tek-bir-şey. Yolunda gitmiyor. Normal olmuyor. Dün eve geldiğimden beri ağlama nöbetleri geçiriyorum. Bir an iyi oluyorum, tamam diyorum kötü bir şey yok gibi aslında, düzelebilir, yaşamaya devam edebilirsin. İyi gibi oluyorum, ağlamam duruyor, bir şeyler yiyebiliyorum. Sonra yine geliyor düşünceler. Boğulurcasına ağlıyorum. İstifa edip, köye gideyim diyorum. Annemlerin yemeği bana da yeter herhalde. Ölene kadar sessizce yaşarım. Hiçbir yere çıkmam, bahçe çitlerinden ötesine geçmem. İnternet de doğru düzgün olmadığından diğer insanları, mutlu insanları, istediklerime sahip olan insanları görmem. Mutsuz da olmam. Kemiklerim erir, her yerim ağrır, yatağa düşerim. Sonra da ölürüm. Olması gerektiği gibi.
Bu noktada nasıl devam edeceğim bilmiyorum. Edemiyorum çünkü. İnsanlara verdiğim sözler var. Cuma günü bir geziye çıkacaktık mesela. Oysa ben pazartesi işe nasıl gideceğimi düşünüyorum. Kimseyle konuşacak gücüm yok. Hiçbir şeye odaklanacak mecalim yok.
Bugün ben de uzun yıllardır görmezden geldiğim geçer dediğim şey için hastaneye gittim. Hayat çok garip, senin sayfan çok garip. Bazen hani kore dizilerinde olur ya başka boyutları, alternatif yaşamları görürler hah senin sayfanı okurken sanki bir diğer boyuttaki kendimin düşüncelerini okuyor gibiyim. Bazen aylar sonra aklıma geliyor sayfan, bir bakayım diyorum ve her seferinde beni şaşırtıyorsun. Yalnız değilsin burada ara ara acaba neverland hikayeleri napıyor diye düşünen biri var bil istedim.
YanıtlaSilÇok geçmiş olsun...
Teşekkür ederim, düşünüldüğünü bilmek böyle bir kafadayken insana gerçekten çok iyi gelen bir şey. Teşekkür ederim.
SilHikayeleri yolunda gitmeyen çok fazla insan var, yalnız değilsiniz. bir süredir epey sağlık sorunu olan ve gün içinde buna bağlı olarak sürekli problemler yaşayan biri olarak bazen ben de öyle hissediyorum çevreme ve yaşıtlarıma bakınca ama alakası yok aslında. ve ben hayatla çatışmalarımı, kavgalarımı her şeyi kabullenip din ve tasavvuf ile bitirdim. siz de kendinize, zihninize huzur veren bir düşünce biçimi geliştirirsiniz inşallah. ve sürecin daha çok basindaymissiniz, doktor sadece olasılıklardan bahsetmiş. yas sürecini atlattıktan sonra tedavi ile her şey yoluna girecektir umuyorum. çok geçmiş olsun
YanıtlaSilYas sürecini atlattım sanırım şu ara. Ama bundan sonrası nasıl olacak, beni nasıl etkileyecek, kendi başıma nasıl başa çıkacağım...bunları düşünme zamanındayım.
SilBen henüz kavgalara son verebilecek aşamaya geçemedim galiba. Henüz din veya tasavvuf tarzı şeylerle de kavga eden halimi bırakamıyorum bir türlü.
Bir de, bana bu süreçte, yeni bir bakış açısı geliştirip kendimle barışmam konusunda en iyi gelen şeylerden biri de, gönül sadası isimli podcast oldu. Size de bir yazayım dedim. İyilik halinin nereden geleceği belli olmaz diye.
YanıtlaSilTeşekkür ederim bu arada öneri için, teselli veren cümleler için. Gerçekten. En ufak bir söz, düşünce, bakış bile insana bir destek oluyor bu ruh halindeyken.
Sil