10 Mart 2015 Salı

Remo Bodei'nin "Zaman Piramitleri" : Deja-vu Duygusunun Tarihçesi ve Kuramı

Yine de, geçmiş parçalarını yeniden kat etme duygusu, bazı anlarda kafamızı iyice karıştıracak ve geçici bir afallamaya yol açacak kadar açık ve dayanılmaz olur. Bizi - bilindiği için - pek fazla korkutmayan daha önce olmuşun normal bilinmesinden farklı olarak, Deja-vu'ya her zaman inanmazlık ve huzursuzlukla karışık bir şaşkınlık duygusu eşlik eder.
diyor Remo Bodei ilk sayfada. Dost Yayınları'ndan Durdu Kundakçı'nın çevirisiyle 2010'da çıkan Zaman Piramitleri'nde, "İtalyan düşünür" olarak tanımlanan Remo Bodei, deja-vu'nun bir anlamda tanımını yapmaya, tarihin tozlu sayfalarından nasıl yol alıp, günümüze kadar geldiğini anlatmaya çalışıyor. Yani sanırım yola çıkış amacı bu. Ama yaptığı şey daha çok, bir tür kendi kendine saçmalamaya dönüşmüş. Önce anlaşılmaz, karma karışık cümleler kurarak sayfalarca bizi oyalıyor. Bu cümleler içerisinde kayboluyoruz ve deja-vu'nun eli yüzü düzgün bir tanımına veya anlatımına ulaşamıyoruz. Ardından başlıyor Bodei sevdiği, hoşuna giden şiirlerden parçalar koymaya. Bunların deja-vu ile ilgisi olduğunu düşünmek istiyoruz haliyle, onun için koymuştur elbette diye umuyoruz. Ama aslında deja-vu ile ilgileri yok, Bodei bu ilgiyi sağlamak için sayfalarca konuşuyor. Şairin kaybettiği sevgilisine yazdığı satırların ardından Bodei oturuyor önce bir şairin tüm bir hayat hikayesini, özelini, şusunu busunu  döküyor ortaya. Ondan sonra hepsini o satırlarda aslında şair deja-vu yaşadığını söylüyor demek için bağlamaya uğraşıyor kendince. Şiirler geçiyor, bu sefer de tarihten önemli insanlar buluyor veya tamamen önemsiz insanlar, onların hayatını anlatıyor. Felsefeci olmak, düşünür olmak böyle saçmalamayı gerektiriyor herhalde. Ya da ben fena halde anlamıyorum bu işten. Sonuçta bir sayısalcı olarak hayatım boyunca sadece bir kez, bir dönem lisede felsefe dersi gördüm ve belli ki ben felsefeyi çok yanlış anlamışım. Hayır onu geçtim, kitabı "zaman" ile ilgili bir şeyler okuyabilirim, takıntılı olduğum bu konuda bana birkaç bir şey daha katabilir diye düşünerek almıştım ama kitap bana sadece sinir katsayısı olarak geri döndü. Bunu Dost'ta görüp de aldığıma o kadar pişmanım ki. Bir de 9,5 tl vermişim, peh! Gerçi Goodreads'te gördüğüm kadarıyla kitaba puan veren 3 kişiden biri (ki biri benim 1 verdim, bir diğeri 2 vermiş) 4 vermiş ve kendisi gayet de Türkiye'deymiş, eh o halde kesin ben anlamadım kitabı (İtalya'dan sevgili Alessandro ise benim gibi düşünüyor büyük ihtimalle).
Remo Bodei dede, hem de UCLA'de profesörmüş vay arkadaş!
Kitabın tek katlanılabilir ve değer yanı bir Shakespeare sonesiyle açılması. O kadar. Başka bir şey yok.

Hayır, Zaman, sen övünemeyeceksin benim değişmemle!
Yenilenmiş güçle yapılmış piramitlerin
benim için hiç de yeni, hiç de garip değiller:
yalnızca yeni kılıkları daha önce görülmüş bir oyunun.
Günlerimiz kısadır, işte bunun için şaşkın bakıyoruz
bize eski diye yutturduğu şeye,
ve inanıyoruz onun bizim arzumuz için doğduğuna
anlatıldığını daha önce duyduğumuzu düşünmek yerine.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

So many books, so little time

Mesela.  En son yazdığımda Pazar akşamıydı. Annemleri yolcu etmiştim sabahında. Pazartesi işe gittim, o hafta için planım her gün sabah ilk ...