10 Şubat 2015 Salı

from falling in the snow

Sabah gözlerimi açtığımda gördüğüm ilk şey çatıların üstündeki bembeyaz örtüydü. Sonra yavaş yavaş o örtünün ağaçların ve bahçelerin üzerini örtmesini izledim, sabah çayımı yudumlarken. Bu manzarayı böyle sakinlikle izleyebildiğim için, en azından hava daha aydınlanmadan buz gibi evde giyinmeye çalışıp kendimi sokaklara atmak zorunda kalmadığım ve keyfini çıkarmam gerekirken yollarda trafikte küfrederek bir ofise bir hapise gitmeye çalışmak zorunda olmadığım için mutluyum. Ayaklarımı sıcacık kalorifere uzatmış, önümdeki pencereden lapa lapa yağan karı izlerken Sicilya'da Bir Aşk Hikayesi'ni okuyorum. Kulağımda odamı dolduran sesi var Fleet Foxes'in, "White Winter Hymnal". Pek tabiki tamamen başka bir ülkenin başka bir şehrinde bakıyor olmak isterdim pencereden yağan kara ama bunun için bile şükrediyorum sonuna kadar. O kadar karanlıktan sonra bu bile güzel.
Belki daha da güzeli de olur.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

So many books, so little time

Mesela.  En son yazdığımda Pazar akşamıydı. Annemleri yolcu etmiştim sabahında. Pazartesi işe gittim, o hafta için planım her gün sabah ilk ...